MUSTAFA CENGİZ

Tarih: 15.09.2025 12:04

TÜRKİYE YENİDEN BİR YERDEN BAŞ’LAMALI AMA NEREDEN?!...

Facebook Twitter Linked-in

Son olarak Kayseri’ye geldiğinde il kongresinde yaptığı konuşmaya dair satır başlarını paylaşmıştım bu köşeden.

Sonrasında epey bir zaman dilimi geçti üzerinden.

Ama o hız kesmiyor.

Söylemleri ile önemli mesajlar vermeye, Türkiye ile ilgili kaygılarını dillendirmeye devam ediyor. 

Üzerinden tam dört ay geçmiş.

Tarihler 20 Nisan'ı gösteriyormuş.

BTP Kayseri 9. İl Kongresi Gültepe Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. 

BTP Kayseri İl Kongresi'ni gerçekleştirirken, Genel Başkan Baş'ın da katıldığı kongrede il başkanı Rüştü Karataş, güven tazeledi.

Halen imza zorunluluğu sürüyor.

O günlerden bugünlere epey gündem değişti.

Çok sayıda siyasi ve ekonomik gelişme yaşandı ülkemizde.

Peki bu gelişmelere dair Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ne diyor?

Bugün onun görüşleri ile birlikte bir Türkiye turuna hazır mısınız?

TANE TANE ANLATIYOR...

Diyor ki mesela "Anayasa Madde 66 ne diyor?" tek tek anlatıyor.

Önce bir hatırlatma.

Madde 66. – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür. 

(Son cümle mülga: 3.10.2001- 4709/23 md.) Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.

Buradaki muhatabın vatandaş değil, devlet olduğuna vurgu yapıyor.

Anayasa üzerine oynanan oyunları gözler önüne seriyor.

Kimi, kiminle hangi amaca hizmet etmek için işbirliği yaptığını gözler önüne seriyor.

Ardından yine soruyor ve açıklıyor.

"Muhalefet ne yapmalı?"

Tek tek anlatıyor ve birlik diyor, beraberlik diyor.

Aslına bakarsan başarabiliriz, yeter ki iste. 

İstersek yaparız, değişen dünyada değişimin öncüleri olabiliriz.

Konuşalım, anlaşalım, dinleyelim, sorumlukları paylaşalım, saygı duyalım…

Daha ne desin?!...

ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR...

Başta CHP'ye yapılanlar olmak üzere ülkemizde ciddi bir Demokrasi sorunun olduğuna dikkat çeken Baş diyor ki;

"Her gün, her saat yeni bir antidemokratik uygulamaya tanıklık ediyoruz. 

CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’nın ablukaya alınması bu antidemokratik uygulamanın yeni ve endişe verici bir örneği. 

CHP’liler kayyum atanan CHP il binasına sokulmuyor. 

Ortaya çıkan arbede görüntüleri endişe verici. 

Türkiye bunu hak etmiyor. 

Bir siyasi partinin il binası kimin talimatıyla ve hangi gerekçe ile ablukaya alınır? Gerekçe ne? 

İl binasına CHP’liler giremeyecekse kim girecek? 

Ortada hiçbir hukuki gerekçe yok. 

Tamamen hukuka aykırı olan bu uygulamayı kınıyoruz. 

Bu, Türkiye’ye her açıdan zarar verecek antidemokratik bir uygulamadır. 

Bağımsız Türkiye Partisi olarak demokrasinin yanında yer aldığımızı ifade ediyor, herkesi sağduyuya davet ediyoruz.”

FARKINDA MISINIZ?

Kapıdaki tehlikeye dikkat çekiyor.

Gençlerimize sahip çıkmamız gereğinin altını bir kez daha çiziyor.

Hem uyarıyor, hem de soruyor;

"5 milyon civarı genç ne okuyor ne çalışıyor. 

Onlar bizim geleceğimiz, geleceğimizi yok ediyoruz. 

Tehlikenin farkında mıyız?

Yarınları savunmak. 

İşte bütün mesele bu.

Gençleri çetelerin, örgütlerin tuzağına kaptırıyoruz. 

Kumar belası her yaştan insanımızı kuşatmış durumda. 

İzmir’de şehit olan polislerimiz bu acı verici durumun son örneği. 

Hızlı bir biçimde gençlerimizi bu belalardan uzak tutacak formülleri hayata geçirmeliyiz.”

EĞİTİM VE SİSTEM...

"Pazartesi günü 18 milyon öğrencimiz yeni eğitim-öğretim yılına başladı. 

Ancak bu heyecanın yanında göz ardı edemeyeceğimiz büyük bir sorun var: 

Türkiye’de her dört öğrenciden biri okula aç gidiyor.

Aç bir şekilde derse giren çocuklar yalnızca dikkat ve odaklanma sorunu yaşamıyor aynı zamanda eğitimde eşitsizliğin de en ağır yükünü taşıyor.

Bu tablo sadece ailelerin değil tüm ülkenin sorunudur. 

Geleceğimizi emanet ettiğimiz çocukların en temel ihtiyacı olan beslenme devletin güvence altına alması gereken bir haktır.

Çözüm aslında son derece açık: 

Her öğrenciye ücretsiz ve sağlıklı bir öğün sağlamak.

Unutmayalım, karnını doyuramadığımız çocuklarımıza eşitlikten bahsedemeyiz."

KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR…

Tablonun perde arkasını gözler önüne sermeye devam ediyor Baş.

Diyor ki; “Yarının gençlerine güçlü bir Türkiye bırakmak çözüm değil, yarının Türkiye’sine donanımlı gençler bırakmalıyız. 

Aksi halde “kontrolsüz güç, güç değildir”…

Ülkemizde 4.5 milyon genç ne eğitimde ne de işte. 15-24 yaş arası her 3 gençten 1’i ne okulda ne de istihdamda. 

Nüfus artırmayalım demiyoruz ama var olan nüfusun karşı karşıya olduğu tehlikenin farkında mıyız? 

Uyuşturucu, çeteleşme, cinayetlerin temelindeki sebepleri incelemenin ve gerekli önlemleri almanın vakti geldi de geçiyor.

Yarının gençlerine güçlü bir Türkiye bırakmak çözüm değil, yarının Türkiye’sine donanımlı gençler bırakmalıyız. 

Aksi halde “kontrolsüz güç, güç değildir”…”

VERGİ MESELESİ...

İşte 10 numara 5 yıldız bir tespit daha.

Vatandaş zaten dolaylı vergilerden dolayı perişan.

Ama yetmez ama evet.

Aynen devam.

Yeni vergiler yağmur gibi yağıyor. 

Diyor ki vergi konusunda.

"Vergiyi tabana yayalım deyip duruyorlar. 

Bırakın tabanın yakasını. 

Vergiyi tavana yayın."

İSRAİL HESAP VERMELİ...

Tek kelime ile izah ediyor.

"İsrail teröristtir" diyor ve ekliyor.

"İsrail’in yaptıkları terör eyleminden başka bir şey değildir. 

Tüm insanlık için bir sorun haline gelen bu haysiyetsiz yönetim mutlaka hesabını verecektir. 

Tarihte zulüm ile abad olan görülmemiştir."

DUYDUNUZ MU?

Bir de farklı bir ekonomik konuya gönderme yapıyor ve madeni paralara dair bir tespitte ve uyarıda bulunuyor Baş.

Sanırım bir çoğunuz bunu duymadınız bile.

“1 TL üretmek için 4 TL harcıyoruz tıpkı asgari ücretlinin 22.104 lira almak için 50 bin liralık emek harcadığı gibi. 

Emeği değersiz olan ekonominin parası değerli olamaz.”

HANGİSİ YÜK ACABA?

İşte ekonomiye dair önemli bir tespit ve uyarı daha.

Baş, memur sayısı ve faiz mukayesesini şu şekilde yapıyor:

"“Memur çok, bütçeye yük!” diyenler, faize giden trilyonlardan hiç söz etmiyor.

2024’te 5 milyon memura 1,9 trilyon lira, faize ise 1,2 trilyon lira ödendi.

Memura değil, faize ses yükseltin!"

İTHALAT VE TÜKETİM EKONOMİSİ

Haber şu şekilde; Türkiye, dünyanın en pahalı kırmızı etini tüketiyor. 

Dünya ortalaması: 6.72 dolar (276 TL) Türkiye: 17.76 dolar (730 TL)

Peki buna yorumu ne Baş'ın?

"İthalat ekonomisi benimsenince “bu kadar çok ithalat olmaz ekonomik dengemizi bozar” diye itiraz ederdik. 

Cevaben “paramız var ki ithal ediyoruz” diyen biri çıkmıştı. 

Şimdi de “paramız var ki tüketiyoruz” diyebilirler.

Hala kafamızda 30 civarında ama aslında artık dolar 41 lira…"

Görünen o ki tüketmeye devam ederken, bir yandan da tükeniyoruz ama sanırım bunu kimsenin umursadığı pek yok.

BÖYLE ÇÖZÜLEMEZ!

Bitiriyoruz.

Diyor ki baş finalde;

"Fakirin derdini zenginlerle, 

Kadının derdini erkeklerle,

Gençlerin derdini yaşlılarla çözmeye çalıştığımız sürece hiçbir şey düzelmeyecek.

İnsanlar ve toplumlar yaşlandıkça statükoya alışırlar ki böyle bir alışkanlıkla, özgürlük bir hapishaneye, gerçeklerse yalana dönüşebilir.

Gençleşmeliyiz, başka çaremiz yok.

Emekli mutsuz!

İşçi mutsuz!

Memur mutsuz! 

İşveren mutsuz!

Öğrenci mutsuz!

Çiftçi mutsuz!

Sadece bir grup azınlık mutlu (!)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —