Dün sabah, bir soruşturma haberi ile uyandık. Konser soruşturması bağlamında, Ankara Belediyesi’nden on üç kişi göz altına alınmış. Mesela, içlerinden biri ya da bir kaçı, “emri bize Mansur Yavaş verdi, bizim kabahatimiz yok!”, derse, yine bir sabaha karşı Yavaş da gözaltına alınıp, kodesi boylayabilir mi?
***
Neden olmasın. Öyle ya, Cumhurbaşkanlığı yolundaki taşların tek tek temizlenmesi lazım; o nedenle dikensiz gül bahçesi arzu edilir. Bunun çok kişi tahmin etti. Edenlerden birisi de bu “fakirdi!”
***
Bunun üzerine CHP mutlaka, üçüncü bir santrafor hazırlamalı ve gizli tutmalı, demiştim aylar öncesi. Acaba bu kim olabilirdi?
***
Ama abi; “Ankara’yı parsel parsel sattığı!” söylenen; dönemi hakkında doksan yedi dosya savcılığa intikal eden, o dönemin Başkanı ile ilgili, şimdiye kadar bir “çıt çıkmadı!”. Neden acaba?
***
Tabii, o başkanın kim olduğunu bilmiyorum ama kimin söylediğini biliyorum, ismini veremiyorum? Öyle ya, yıllar yıllar öncesi Uğur Mumcu’nun öldürülmesi üzerine, eşine; “Tuğlayı çekerseniz duvar yıkılır!” diyen ve “kastım bu değildi” diye, yıllar sonra açıklık getiren şahıs gibi, şimdi de, “parsel parsel sattı!” diyen kişinin; “ben böyle dememiştim!” deme ihtimali var.
***
Evet… Aczim ve cehlim, bu tür zor soruya yanıt verebilecek seviyede değil. Ama bildiğim bir şey var. Belleğimden çıkmaz. Bir buçuk iki asır önce yaşayan Ziya Paşa’nın (1825-1880), dönemi için söylediği şu dizeler (Terkib-i Bend IX):
“Pek rengine aldanma felek eski felekdir,
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönekdir.”
Anlamı şöyleymiş: “Dünyanın rengine pek aldanma, dünya yine eski dünyadır. Çünkü dünyanın uygunsuz tabiatı dönektir.
***
Dikkat ederseniz etrafınızda, mebzul miktarda, pervane gibi dönen, dönekler var.
***
Bir de yine aklımda kalan Ziya Paşa’nın;
Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz,
Bir kaç guruşu mürtekibin câyı kürekdir.
Bunun da anlamı şuymuş; “Milyonla çalan yüksek makamda başı dik dolaşır[ken]. Birkaç kuruşu zimmetine geçirenin cezası kürektir.”
Tabii, bu sözün günümüzle hiçbir ilgisi yok. “Öküz altında buzağı arayanlara” hemen duyurayım,
***
Ama biz Erzurumlu İbrahim Hakkı merhumun ifadesi ile; “Mevla görelim neyler; neylerse güzel eyler!” diyerek bir nokta koyalım; konuyu bir fıkra ile kapatalı.
***
Adamın biri müebbette mahkum olmuş... Aradan uzun zaman geçmiş; sürekli hastaneye gidiyor. Her gidişinde bir uzvunu kaybederek tekrar kodese dönüyor. Uyanık gardiyan;
- “Hemşerim, ufaktan ufaktan tüyüyorsun haberin olsun ama yuttuğumuzu sanma!”