İşler ters gitmeye başlayınca, beklenmedik şeyler olunca; “pek hayra alamet değil!”, derdi eskiler… Nerede o, “Ağustosta suya girsen balta kesmez buz olur!”, denen günler.
***
Ben de bahar havasında geçen kışa bakınca;“pek hayra alamet değil!” diyorum. Sözleri Necdet Atılgan’a, merhum Kadri Şençalar’ın hüzzamı; “Kara talihimden bu yılda/ Baharı görmeden yaz geldi geçti!” şarkısının tam okunacağı zaman.
***
Öyle ya, bugün martın ikisi, ortada ne yağmur ve ne de kar var. Birinci ve ikinci cemreler düştü, dört gün sonra da “karaya” düşecek. Her ne kadar üçüncü cemre baharın habercisi deseler de, daha on bir gün var, eski hesaptan kışın yani “gücük”ün çıkmasına.
***
Hiç belli olmaz, bu günlerde de yağış düşebilir ama düşen kar pek yerde kalmaz yani “yeri tutmaz”artık. Bakalım kalan günlerde, kar, “güdük devenin kuyruğuna çıkabilecek mi”?
***
Sonra,mart girecek. Mart havası hiç belli olmaz… O nedenle güvenilmez marta… Her yöne dönenlere, “mart havasına döndü!” derler. Bahar geldi derken; “kazma kürek yaktırabilir!” Benden haber vermesi.
***
Bu işleri çok iyi bilen Hüseyin Hocamız, bana; “daha çok beklersin, bu yılda meyve falan yok!” dedi. Tabii, Tanrı’dan umut kesilmezmiş. Öyle ya, “umut” fukaranın ekmeği imiş.
***
Baksanıza, Tayyip Bey bile, emeklinin umutla beklediği, zamlara son noktayı koydu; “boşuna beklemeyin. Zam mam yok!” dedi. Belli ki “tulumbada su kalmadı”, kim bilir belki de kaynaklarda kurudu. Aslında, Sayın Erdoğan bunu, sekiz yıl önce,4 Aralık 2016 tarihinde, Kayseri Sanayi Odası ödül töreninde, serzenişte bulunan sanayicilere; “tulumbada su kalmadı!” diyerek itiraf etmişti…
***
Ama bunu muhterem ahali pek anlamamıştı galiba, her sandıkta, Tayyip Beyi zaferle çıkarttı. Bakalım bu sandıkta ne olacak? Eminim, yine Sayın Erdoğan sandıktan çıkacak… Emekli de yine AK Parti’ye oy verecek… Göreceksiniz. Öyle, sokak röportajlarında, yakındıkları derde bakmayın. Hepsi de mutlu ve mesut hallerinden.
***
Dedik ki, böyle giderse, - ki, gidecekmiş, büyük bilge Cömert öyle söylüyor-, meyve falan beklemeyin. Öyle ya; kafasını kaldıran ağaca “mart dokuzu”, “dokuzun dokuzu”, “abdul beşi”, “ille on beşi”, “mayıs dokuzu” denilen ve peş peşe gelen “sayılı günler” vuracak.“Sayılı günler”, cehennem zebanisi gibi durur meyve ağaçları ve sebze fidelerinin başında.
***
Tabii, Büyükşehir Belediyesi, Erciyes tesisleri için Tekir pınarlarına el koyduğundan; DSİ, avuç içi kadar, küçük bir su yapısı “Öküz Çukuru” göletine bir türlü su tutturamadığından, Tekir havzası sulaması da nasibini alacak, kuraklıktan. Hisarcık veKıranardı’nın çok muhterem ahalisi, “bağcılar” bir de bakacak, arklar kurumuş.
***
Bu nasıl oldu? Diyecekler ama nafile… “Ümitlerim hep kırıldı, yârim artık gelmeyecek!” hüzzamını koro halinde söylemeye başlayacak… Biliyorsunuz bu eser Yesari Asım Arsoy’a ait. Söyleyecek söylemesine ama bunun bir “kader planında” olduğunu da ilave edecek; Büyükşehrin, hesapsız, kitapsız gerçekleştirdiği Erciyes Projesi’ni hiç görmeyecek.
***
Ne oldu biliyor musunuz? Bu proje ile hem “öküzden” ve hem de “küpten” olduk. İddia ediyorum, bu projenin, işin ta başında yapılmış bir çalışma yok, içme-kullanma ve sulama suyu ile ilgili. Bir yaprak çalışma göstersinler, dişlerimi kırayım.
***
Dostlar, Tekir havzasının suları, pınarlar, habitatı için verdiğim mücadele için, başka yerde ödül verirlerdi bana… Seksenine bir kala, sağlık sorunları ile boğuşurken, inanın, yüreğim yanıyor. İnanın, çok uyardım ama dinleyen olmadı. Hâlâ da “üç maymunları” oynuyorlar.
***
Hâlâ farkında değil, hem Büyükşehir ve hem de yöre ahalisi;Tekir’in ölüme terk edildiğinin. Hâ bunu derken, bunlar AK Parti’ye oy vermeyecek iddiasında değilim. Hem de kopup kopupyüzde 70 oy verecek, daha önce olduğu gibi.
***
Lafı uzattık galiba… Ama duramıyorum; “Beyhude gamlanma divane gönül/ Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil!” demeden…
***
Büyük şair Fuzuli’nin dizelerini (kaside) merhum hafız İsmail Coşar, hicaz makamında çok güzel okumuş. Uzun eserin bir bölümü şöyle;
Derdime vâkıf değil cânân beni handân bilir
Hakkı vardır şâd olanlar herkesi şâdân bilir
Söylesem te'siri yok sussam gönül râzı değil
Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah'ım bilir.