Türkiye'nin temel problemlerinden birisi BOP.
Yani Büyük Orta Doğu projesi.
Gün geçmiyor ki bu projeye dair yeni ilaveler yapılmasın.
2000’li yılların başında ortaya atılmıştı bu.
O zamanlar "Ortadoğu'da 22 ülkenin sınırları değişecek" söylemini kimse tınmıyordu.
Ya da kapıdaki tehlikenin kimse farkında bile değildi.
Herkes kendi aleminde idi.
Türkiye’de kurulacak olan yeni partilerle ilgili gelişmelere dair kimsenin haberi yoktu.
İKİ BÜYÜK ÖNGÖRÜ SAHİBİ…
Merhum liderler bir bir siyaset arenasından çekildiler.
En son bu değişime direnen merhum başbakan Saadet partisi lideri Necmettin Erbakan olmuştu.
Ömrü vefa etmedi, bazı gerçekleri toplumumuza anlatmaya, kapıdaki felaketi milletin gözünün içine sokmaya.
Açın bakın arşivlere…
Neler, neler anlatmış, nelere dikkat çekmiş?
Bir de BTP Lideri Haydar Baş’ı unutmamak lazım.
O da bu konuya dair müthiş öngörülü bir liderdi.
Kimin kiminle iş tutuğunu ve Türkiye’nin başına gelecek felaketini yıllar öncesinden defalarca anlatmaya çalışmıştı.
Şimdi onun yolundan giderlerin başında oğlu Hüseyin Baş var.
BTP’nin genç ve cesur lideri.
DÜĞMEYE ÇOKTAN BASILDI…
Dünya Milenyum dönemine girerken düğmeye çoktan basılmıştı.
Bölgedeki ülkelerin toprak bütünlüğü, sınırları, insanlarının yaşamlarına dair başlarına yeni bir felaket daha gelmesin.
Süreci herkes sanırım iyi biliyor.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde görev yapan ve sık sık ülkemizde de gazetelerde boy gösteren Barack Obama’nın da himmeti ile siyahi ikili Condoleezza Rice’ın dış işleri bakanlığı ve Colin Luther Powell ile birlikte hızlanan süreç ve "Bölgede en az 20'ye yakın ülkenin sınırları değişecek açıklamalarından son gelinen nokta şu anda Suriye'nin paramparça edilişi.
Malum bu ikilinin o dönemde Türkiye’ye dikte ettirdiği 9 maddelik bir girizgah epey yankı bulmuştu.
Peki kim bunlar?
Colin Powell-Asker ve eski Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı
Colin Luther Powell, Amerikalı asker ve siyasetçi. 1989-93 arasında ABD genelkurmay başkanı, 2001-05 yılları arasında da dışişleri bakanı olarak görev yaptı. ABD tarihinde bu görevlere getirilen ilk siyah kökenlidir.
Condoleezza Rice (14 Kasım 1954, Birmingham, Alabama, ABD), 2005-2009 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin eski Dışişleri Bakanı, diplomat, siyaset bilimcidir. Rice, 2005'ten 2009'a kadar dört yıl boyunca Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı ve 2001'den 2005'e kadar Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yaptı. Birleşik Devletlerin 66. dışişleri bakanıdır. İlk afro-amerikalı dışişleri bakanıdır.
Madeleine Albright'tan sonra ikinci kadın dışişleri bakanı oldu. Şu anda Stanford Üniversitesi'ndeki Hoover Enstitüsü'nün direktörlük görevini sürdürmektedir.
İLK SİNYALLER…
ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi ile birlikte 22 ülkenin sınırları değiştirilmek isteniyor.
Ne zaman?
2000’li yılların başında.
Nasıl oluyor bu ?
Ortada bir proje var ve yerli işbirlikçileri her ülkede.
2023 Yılında Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan makale, "Ortadoğu'da Türkiye'de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek" ifadesi ile bu projenin gerçekleri su yüzüne çıktı.
2003 yılında Eski Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan makale, "Ortadoğu'da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek" ifadesiyle başlayan analizlere kaynaklık ediyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nin 26 Ocak 2005 – 20 Ocak 2009 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı görevinde bulunan Condoleezza Rice, 7 Ağustos 2003 tarihinde Washington Post’ta yayımladığı makalesinde ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ya da Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi’ni (GODKA) kaleme almıştı.
1 Mart tezkeresinin TBMM’de kabul edilmeyişi dahil bu projenin aksamasına neden olmasa da şu anda gelinen nokta itibarı ile bu proje tam gaz sürüyor e ülkemizde dahil gizli bir istila yaşanıyor.
O GÖRÜŞMELERE DAİR…
12 Eylül 2013 tarihli Milliyet gazetesinde “İşte 10 Yıllık Sır” manşetiyle Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasındaki görüşmeye ait olduğu belirtilen 7 Nisan 2003 tarihli protokol yayınlandı.
İngilizce belgede anlaşmanın lojistik amaçlı 3 temel maddeden oluştuğu, 17 maddelik prensipler listesini kapsadığı görülmektedir.
Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını” itiraf etmiştir.
Gül’ün gizli anlaşma itirafı, 24 Mayıs 2003 günü Vatan gazetesinin birinci sayfa manşetinden yayınlanmıştır.
Gül’ün açıklamasına göre anlaşma “2 sayfa 9 madde”dir, ayrıca yazılıdır ve gizlidir.
“BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz” diyen Gül, sözleşmeye göre “Ortadoğu’daki tüm rejimlerin değişeceğini”, ABD’nin sözcüsüymüş gibi ilan etmiştir (Vatan, manşet, 24 Mayıs 2003 ve Radikal, 14 Mart 2006).
Abdullah Gül, bu plana gizli sözleşmeyle bağlanmıştır.
ABD’nin BOP planı kapsamında rejim ve haritası değiştirilecek ülkelerden biri de Türkiye’dir.
Ve Türkiye 10 yıldır bu anlaşmanın uygulanmasıyla bölünmektedir.
17 Temmuz 2003’te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen Gül, ABD ziyaretini açıklamaya çalışırken, yine 2 Nisan 2003’te Powell ile yaptığı anlaşmayı itiraf etmektedir:
“Tezkerenin reddinden sonra Powel’ın Türkiye’ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık”.
13 Mart 2006 günü AKP’nin Kızılcıhamam Toplantısında milletvekillerine verilen brifingte konuşan Abdullah Gül, “BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Amacımız, İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” demiştir.
Gül’ün yukarıdaki açıklamalarından anlaşıldığı gibi, 12 Eylül 2013 Milliyet Gazetesinde yayınlanan belgeler, Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 günü Vatan Gazetesindeki açıklamasına konu olan 2 sayfa 9 maddelik anlaşmanın ekleri olduğu anlaşılmaktadır.
Böylece Abdullah Gül’ün bu anlaşmalar ve prensip listeleri dışında başkaca gizli belgeler de imzaladığı kendi beyanı ile ortaya çıkmıştır.
LİSTEDE HANGİ ÜLKELER VAR?
Bu yazıda Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 22 ülkenin sınırları değiştirilmek isteniyor şeklinde gündeme gelmiş ve yıllar geçtikçe bu ülkelerde sırasıyla iç karışıklıklar medyana gelmişti.
İşte Orta Doğu diye ifade dilen coğrafyada yer alan ve sınırları yeniden çizilen ve çizilemeyen o ülkeler;
Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Etiyopya, Fas, Filistin, Irak, İsrail, Katar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Mısır, Pakistan, Sudan, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen İran, Kıbrıs, Türkiye…
Condoleezza Rice’ın, Ulusal Güvenlik Danışmanı (2003) olduğu ve Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika (GODKA) ya da Büyük Orta doğu Projesi’ni (BOP) anlattığı ve Washington Post’ta yayımlanan o yazıda “Bugün, Amerika ve müttefikleri kendilerini dünyanın bir başka yerindeki uzun soluklu değişimlerden bir tanesine hazırlamalıdır:
Orta Doğu. 22 ülkeden oluşan ve toplamda 300 milyonluk bir nüfusa sahip olan Orta Doğu, 40 milyon nüfuslu İspanya’dan daha düşük bir toplam gayri safi yurt içi hasılaya sahiptir.
Bu bölge, Arap aydınların politik ve ekonomik bir “özgürlük açığı (eksiklikliği)” diye adlandırdığı şeyler dolayısıyla geri kalmaktadır.
Onlarca yıldır devam eden umutsuzluk duygusu, insanlara üniversitelerini, kariyerlerini ve ailelerini dahi bir kenara bıraktıracak nefret ideolojileri için verimli bir temel oluşturmakta ve bunların yerine kendilerini patlatmayı tercih ettirmektedir – beraberlerinde olabildiğince çok fazla masum canı da götürerek.
Tüm bu faktörler, bölgenin istikrarsızlığı için ana sebepler olmakla birlikte, Amerika’nın güvenliğine de sürekli bir tehdit oluşturmaktadır.
Bizim işimiz, Orta Doğu’da daha ileri demokrasi, hoşgörü, refah ve özgürlük arayanlarladır.” ifadeleri yer alıyor.
IRAK VE SADDAMLA BAŞLADI…
Devam edelim yazının bir başka paragrafı ile;
Açık olalım; Amerika ve o zamanki koalisyon Irak ve oradaki rejimle bir savaşa girdi, çünkü Saddam Hüseyin hem Amerika hem de dünya güvenliğine bir tehdit oluşturuyordu.
Bugün, o tehdit söz konusu değil.
Ve Irak’ın özgürlüğüne kavuşmasıyla birlikte, Orta Doğu’da hem bölge hem de dünyanın geneli için daha olumlu bir gündem belirlemek adına daha özel imkanlara sahibiz.
Daha şimdiden İsrail ve Filistin halkları arasında barış içinde hızla ilerlemek adına imzalanmış anlaşmalar görmekteyiz.
Haziran’da yapılan Kızıl Deniz Zirvesi’nde, İsrailliler, Filistinliler ve komşu Arap ülke vatandaşları, başkanın öne sürdüğü görüşte hemfikir oldular – iki ülkenin, İsrail ve Filistin, iç içe barış içinde yaşayan iki komşu ülkenin istikrarının devamı görüşünde.
– İsrailli liderler, Filistinlilerin kendi kendilerini yaşanabilir, barış dolu, demokratik ve terörle mücadeleye adanmış bir devlette yönetmeleri fikrinin kendileri (İsraillilerin kendileri) adına daha iyi bir fikir olduğuna daha çok inanmaya başladılar.
Aynı zamanda Filistinli liderler de, terörün; Filistin devleti için bir araç olamayacağını, tam tersi, bu devleti imkansız hale getireceğini daha çok kavramaya başladılar.
Orda Doğu’nun dönüşümü hiç kolay olmayacak.
SIRADA KİMLER VAR?
Sırada İran ve Türkiye var.
Türkiye’nin de bunun son hamlesi açılım ve terörist elebaşına özgürlük nidaları, "Gelsin TBMM'de konuşsun" ya da "İmralı heyetinde bizde varız!" söylemleri.
Aslında “Söyleyene değil de söyletene bak derler!” ya işte öyle bir şey.
Malum bu Projenin eş başkanı bizden birisi.
Bununla da övünüyor zaten kendisi.
CEM TOKER@tokcem diyor ki "Büyük Ortadoğu Projesi yöneticilerinin tahtaya sürdükleri yeni piyon !!!
Bir sonraki fotoğraf İsrail’in başkentinden gelirse şaşırmayınız..
Netanyahu ve Ahmed Şara el ele, göz göze, diz dize!!!"
Gelinen nokta bu.
Sürekli partnerleri değişiyor ama hedefleri değişmiyor.
Onlar için kimin değil, neyin başarıldığı önemli.
Bu nedenle sanırım gelinen nokta da biraz daha uyanık olmak durumundayız.
Altımızdaki cennet vatan toprağı kayıyor.
Bakın önceki gün 20 şehit haberi ile sarsıldı ülkemiz.
Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun inşallah.
Neyin ne olduğu da bilinmiyor.
Türkiye üzerine çok büyük oyunlar oynanıyor ve artık bunu da kimse gizlemiyor.
Aleni bir taarruz var Türkiye’ye.
Bölmek, parçalamak, küçülterek yutmak istiyorlar.