KADİR DAYIOĞLU

Tarih: 25.09.2025 12:31

MEHMET NAZIM BEY (1886 Kayseri-22? Temmuz 1921 Kütahya) (1)

Facebook Twitter Linked-in

Çoklarımızın, “kim bu şahıs?”, diyeceğini. Biliyorum. Bakalım “kimmiş bu şahıs”? Şehit Miralay Mehmet Nâzım Bey, hemşerimiz… Eczacı Ünal abi (Özkan) söylemişti, merhum Mehmet Saçlı’nın dayısı olurmuş. Mehmet abi de rahmetli pederin çırağı idi… Saçlılar da Kılnamazlar ile akraba… Rahmetli, öğretmen Şaban Balcıoğlu’nun eşi, merhume Şerife teyzemiz de Kılnamazların kızı…

***

Kurtuluş savaşının kahramanlarından, Onu, adını taşıyan mezarlığa giden bulvar, kaldırılan mahalle ve DDY arazisinde bulunan ve sonra taşınan ilkokulu ile biliyoruz. Tamam da hayat hikayesini bilenimiz az, hatta hiç yok diyebiliriz. Çok acı…

***

Bu toprakların yetiştirdiği nâdir insanlardan, büyük asker, büyük komutan… “Vatandan başka sevgilisi olmayanlardan”. Şehit düştüğünde rütbesi yarbaydı. Sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi rütbesini miralaylığa (albay) terfi ettirdi. Ankara da defnedildi. 

***

Dedim, Şehidimiz adını taşıyan ve Hatıroğlu Camii-Mezarlık arasında bir bulvar ve kaldırılan ve ismini taşıyan bir mahalle, bir de yeri değiştirilen bir ilkokul ile tanır eskiler.

***

Tabii, mahallesinin adını kaldıranlarda, koyanlar kadar “tarih şuuru!” olmadığından, onlara ne desek az. Allah’tan Bulvarın (Şehit Miralay Nazım Bey Bulvarı) adını kaldırmadılar. Milli Eğitime teşekkür ederim, adını TOKİ tarafından yaptırtılan bir İlkokula verdiği için. İsmine de “TOKİ Şehit Nazım İlkokulu” denmiş. Adresi de; Mimarsinan Demokrasi Mahallesi Melikgazi KAYSERİ. Daha önce okul, DDY arazisi içerisinde, lojmanların yanındaydı.

 

Tabii, burada bir ayıp yapmışlar. Okulu yapan TOKİ olabilir ama TOKİ, Nazım Beyin yanında çok çok küçük kalır. Umarım, “TOKİ”, kaldırılır. Ha, ayrı bir plakete, “Bu okul TOKİ tarafından yaptırtılmıştır” diyebilirsiniz.

***

Bir de, karargahında bulunan, sanırım emir subayı, İhsan İdikut’un kaleme aldığı; “İdeal Komutanlarımızdan 4. Fırka Kumandanı Miralay Şehit Nazım Bey” kitabı var. Bulabilir misiniz, bilemem ama birilerinin bastırması gerekir… Ben de dahil, birçok arkadaşımızın Nazım Bey ile ilgili yazılarını hatırlatırım. 

***

Kütahya Merkeze bağlı Çöğürler Köyü’nde, sakinleri tarafından yaptırtılan “Şehit Yarbay Nazım Bey Anıtı” varmış. Dostlar, anıt yapılırken, köy muhtarı tarafından, elle yazılmış, ki bende, bir mektup var, Kayserili olması nedeniyle katkı verirler düşüncesiyle, bir mektup göndermişler Kayseri Sanayi Odası’na… Başka kimlere gönderdiler? Bilmiyorum.

***

Mektubu, “Kütahya ili Çavuş Çiftliği Köyü Muhtar” Mustafa Ergun Özuğur göndermişti. Bazı kaynaklarda Çöğürler Köyü deniyor, şehit düştüğü yere. Bu karışıklık muhtemelen, ilk müdahalenin yapıldığı “Çöğürler seyyar hastanesinin” olmasından kaynaklanıyor. 

***

Yine mektupta anıtın yapılacağı yer, şehit düştüğü “Yumruçalı tepe” olarak verilmiş. 22 Temmuz 2005… Bir de, bazı kaynaklarda ölüm yeri, Afyon diye belirtilmiş. Mesela Büyükşehir yayınlarından “Kayseri Ansiklopedisi”. Çoğu kaynak Kütahya olarak kayıt düşmüş. Doğru olan bu olsa gerek. Harp tarihinde “Yumruçalı-Nasuhçalı” savaşı olarak geçiyormuş. Tabii, ana harp, “Eskişehir-Kütahya” harbi. Tarih de 15 Temmuz 1921 veriliyor. 

***

Mektup geldiğinde, Başkan da Mustafa Boydak… “Sadece, bilgi için” bana havale ettiler; “gereği için” değil… Kuruş yardımı esirgediler ama köylüler yaptılar, anıtı. Bildiğim kadarı ile her yıl anma töreni düzenliyor, Kütahya Valiliği... Buradan onlara, kıymet bilenlere selam olsun!

***

 

Yine köylüler, cenazesinin, Ankara’ya gitmek üzere, bindirildiği tren istasyonuna isminin verilmesini istedi ama Bakanlık ciddiye almadı. Kayseri Milletvekillerine bir görev düşüyor, o istasyona mutlaka Nazım Bey’in ismini verdirtsinler. Bakalım, ne kadar, “tarih şuurları” varmış bir görelim.

***

Bir bilgi daha vereyim. Şehidimiz, Polonya, Ukrayna sınırları arasında kalan Galiçya’da bulunmuş. Galiçya cephesi olarak bilinen bu bölgede yapılan harpte çarpışmış. O nedenle Rusça öğrenmiş. Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarında, Gazi Mustafa Kemal, Nazım Beyi, büyükelçi olarak atamak istemiş Moskova’ya. Fakat Nazım Bey kabul etmemmiş, “benim yerim cephe!” demiş. Doğru batı cephesine koşmuş. Haliyle, şehadete gidiş yolu da böyle başlamış… 

 ***

Gelelim, Prof. Dr. Cihan DURA hocamız; “Vatanından Başka Sevgili Bilmedi” başlıklı, sitem dolu yazısına (Ara 02, 2011). Tabii, sitem Kayserililere… Elime yeni geçti. Hocamın izni ile köşeme taşımak istedim, bazı bölümlerini. Aslında, ben de vermiştim, şimdi vereceklerimin bir kısmını.

***

Metne geçmeden önce hemen bir bilgi notu vereyim: “Bu neslin vatandan başka sevgilisi olmadı” sözünü Garp Cephesi Komutanı merhum İsmet Paşa, Nazım Bey’in şehadeti üzerine, cephede, ağlayarak söylemiş. 

***

Dostlar, her okuduğumda, nutkum tutulur ağlarım. Anlatırken, başlarım fakat devamını getiremem. Yarın da devam edeceğiz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —