“Edinilen bilgilere göre, Kayseri Kalesi içerisinde ayrı ayrı faaliyet gösteren kafe işletmeleri tek tek kaldırılacak. Bu alanların yerine tek ve büyük bir sosyal tesis yapılacak. Yeni tesis, farklı isimlerle değil, doğrudan ‘Emekliler Kafeteryası’ adıyla hizmet verecek.” (Şenay Sarıaslan, Kayseri Anadolu Haber, 26.12.2025)
**
Kaleiçi projesi hem düşünce ve hem de uygulama aşamasında sayısız yazı yazdım. Kimse “tınmadı!”. Öyle ya; “tarih danışman”, akıl fikir veriyordu. Aynı zamanda, olması “talihsizlik” olarak, nitelen danışman proje jürisinde de bulunuyordu.
**
Henüz künhüne vakıf olmadığım yukarıdaki haberi okuyunca, “yine mi haklı çıktım!” dedim ve arşivi karıştırdım. 01 Ekim 2019 tarihli yazım çıktı karşıma. Bazı yerleri çıkarttım büyük bir bölümü sizlerle paylaşmak istedim.
**
Tekrar ediyorum; düzenleme hemzemin, kır kahvesi gibi, prefabrik elemanlarla yapılmış (yazlık-kışlık) tesisleri, sosyal donatıları, güzel bir peyzaja sahip bir mekânsal düzenleme olmalıydı. Bu kadar büyük bir kütle yakışmadı oraya. Hele hele oraya müze olmazdı. Altı yıl sonra yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyuldu. Öyle ya, burası ilgi çekmeyecekti. Hiç işlevsel değildi. Yazık oldu bu kadar paraya, emeğe. Peki bunu kim ödeyecek? Tabii, yine bizler. Yazım şöyleydi:
**
Kaleiçi düzenlemesi, nihayet tamamlandı. Neredeyse, on yıldır uğraşılır… Neye mal oldu ya da Büyükşehrin başına “neye patladı!” bilemem… Büyükşehir mutlaka açıklamalı. Bu Pazar gezdim… Tabii, müze kısmı, yeraltı kapalı olduğu için gezemedim… Merdivenlerle çıkılan sur içi odalara da giremedim, zira izdiham vardı… Bir yanlışlık yaparsam şimdiden “affola!”. O nedenle, değerlendirmeler görebildiğim mekanları kapsar…
**
Bakınız, yetmişi devirdik… Neredeyse altmış yıldır bağ-bahçe; toprak, çayır-çimen, çiçek ile uğraşırım. Formel bir eğitim almadım ama biraz “peyzaj” işinden az çok anlarım. Yani, “sen kimsin!” demeye kalkmasınlar.
**
Mesela, dış güney cepheye konan, saksı içindeki çamlar neyin nesi? Oralar, boş kalsa daha iyi olurmuş… Öyle ya, surların üzerinde çamın ya da bir ağacın ne işi var? Bir kere, çarpıtmamak lazım. Bir restorasyonda asla/esasa uygunluk esas olmalı. Yahu, bir avuç toprağın olmadığı surda, çam/ağaç olur mu? Biraz ciddiyet, beyler!.. … Tabii, iç kısımda, büyük saksı içerisine konan diğer ağaçlar da öyle…
**
Bir de, “görgüsüzlük!” örneği, her yer bu saksılarla donatışmış; saksı surları oluşturulmuş. Anlaşılan Büyükşehrin parası “sebil” gibi. Bazı yerlere, toprak ile buluşan, -az da olsa, -bir iki çınar-, ağaçlar dikilebilirdi. Diğer yerlere, geniş ve sabit çiçeklikler yapılabilirdi… Buralara kalıcı, mevsimlik çiçekler; gül yakışırdı. Mesela, şimdi mevsimi, kasımpatı!..
**
Bu kadar güzel park ve bahçe yapabilen, oldukça uzmanlaşmış insanlar böyle bir peyzajı nasıl yapar? Anlamak mümkün değil… Sanki, birinin eline bol miktarda varmış da Büyükşehir almış gibi…
Bir de gölge alan yok… Güneşte insanlar ne yapacak… Oturacak yerler yapılmış (mesel Meydan Girişi karşısı) ama güneşe tam açık. Bir de, çıkışa yönelen insanlar farkına varmadan, pat diye düşebilir!”. Keşke orada da merdiven devam etseymiş ya da çiçeklik gibi bir engel konsaymış.
***
… Kusura kalmasınlar: Buranın peyzajını kim yaptı merak ediyorum? Demem o ki; o devasa saksılar, ağaçlar olmamış. Şu olabilir; bol miktarda çiçeklik yapmak şartıyla bu saksılara söylediğim çiçekler dikilebilirdi… Tabii, bu kadar çok saksı olmaz. Çok çirkin olmuş.
**
… Bana kalırsa, o ağaçları yol yakınken, park ve bahçelere taşımakta yarara var… Yoksa, orada heder olur gider… Tabii, adım başı konan saksıları da azaltmak gerekir. Alınmayın, bağışlayın, yukarıda da değindim; “görgüsüz zenginin” yeni yaptırttığı bağ/bahçe/villa evine dönmüş, burası…
**
… Ama ilk göze çarpan şu: Rahat bir yer değil… İnsanları oturup dinleneceği, bir “kır kahvesinde” olduğu gibi rahatlıkla çay kahve içebileceği; randevu verebileceği mekansal bir görünüm vermiyor… Mesela, Büyükşehir yanındaki “Muhabbet Çay Bahçesi” gibi, “samimi” bir yer beklerdim. Maalesef bu hava yok!..
***
Bir de merak ettiğim şu: Müze işlevini görebilecek bir alana ve yerlere sahip mi, burası? Unutmayın, yarışmaya katılan müelliflerin, buranın, aynı zamanda “müze olması mümkün değil!” noktasında ittifak etmiş olmaları…
**
Peki, o zaman ne diye yapıldı ki? Müellifler bu konuda şunu demişlerdi: “Burasının müze olmaya müsait olmadığını söyledik ama Büyükşehri temsilen bulunan ‘tarihçi danışman’, burasının aynı zamanda müze olarak düzenlenmesi konusunda ısrar etti… Biz de mecbur kaldık… “
**
Peki, Memduh Başkana samimi olarak bir şey soruyorum: Değerli Başkanım, başında dendiği gibi Kayseri’de ki tüm müzeler buraya taşına bildi mi? Biliyorsunuz, tutmasak, uyarmasak Gültepe’de ki Müze binası da yıkılacaktı. …