Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 50’sine sahip olan kadınlarımızın spor alanındaki sorunlarına dair bir yazı.
Hep erkekleri ve futbolu yazacak değiliz ya!...
Her ne kadar dışlansalar, kurşunlara hedef olsalar da onların toplum hayatındaki, yaşamımızdaki değerini, önemini inkar etmemiz mümkün değil.
Bazı kesimler inat ve ısrarla bu görmese, onları eve kapatmak istese, toplum hayatından soyutlayarak dışlamak istese bile.
Biliyorsunuz toplumun her kesiminde onların imzasını görmek mümkün.
Eğer gerçekten inanıyor ve saygı duyuyor iseniz Kadınlarımız baş tacımız.
Bu realiteden hareketle bugün sizlere bizi spor platformunda gerek olimpiyatlarda, gerek Dünya ve Avrupa şampiyonalarında başarıları ile onurlandıran kadınlarımızın sporda yaşadıkları sorunlara dair bir yazı.
İfadeler bizzat onlara ait.
Bizimki gözlem, destek ve sorunlarının giderilmesi bağlamında bir nebze olsun onların sesi-soluğu-sözcüsü olabilmek.
Bu konu bu yazıya sığmayacak kadar önemli bir sorun.
Üzerine tezlerin yazılması, komisyonlar kurulması, üniversitelerde kürsüler açılması gerek bu konunun çözümü ve kadınların spordaki sorunlarının ivedilikle çözüme konusunda aslında.
YAŞADIKLARI ZORLUKLARI ANLATTILAR
Kadın sporcular sempozyumda yaşadıkları zorlukları anlattı.
Nerede?
Kocaeli Spor Tarihi Sempozyumu'nun son gününde, kadın sporcuların yaşadıkları zorluklara dikkat çekildi.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 'Kocaeli Spor Tarihi Sempozyumu'nun son gününde, kadın sporcular ve spor yazarları tecrübelerini paylaştı.
Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen sempozyumun 'Kadın Gözünden Kocaeli Spor Tarihi' başlıklı oturumunda, kadın ve engelli sporcuların yaşadığı zorluklar ele alındı.
Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Spor Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Özlem Töre'nin moderatörlüğünü yaptığı oturumda, eski basketbolcu ve Akademisyen Doç. Dr. Yeşim Körmükçü,
Halter Antrenörü Şule Şahbaz ve işitme engelli milli karateci İrem Topaloğlu konuşmacı olarak yer aldı.
BAKAR MISINIZ?!...
Birbirinden ilginç konu başlıkları.
Birbirinden daha da iç burkan tespitler.
Üzüntü veren tablolarla suratlarımıza tokat gibi gerçekler.
Anılar…
Acılar…
Değerlendirmeler…
Gözlemler…
Mesela eski basketbolcu Yeşim Körmükçü, "Eskiden ayakkabı bulamazdık" diyerek imkansızlıkları anlatırken, Halter Antrenörü Şule Şahbaz ise, "9 Avrupa rekoru kırdım ama yeteri kadar ilgi gösterilmiyor.
Biz başarılı kadınlar her yerde varız.
Tanıtılmadığımız için bizi kimse tanımıyor" yorumunu yaptı.
KÖRMÜKÇÜ: "AYAKKABI
BİLE BULAMAZDIK…"
Devam edelim.
Sporumuzun, sporcularımızın ne kadar sıkıntılı süreçlerden geçtiğine dair yaşanmışlıklarla.
Doğma büyüme İzmitli olduğunu belirten Doç. Dr. Yeşim Körmükçü, sempozyumun bir hafıza niteliğinde olduğunu söyledi.
Geçmişle bugünü kıyaslamanın zor olduğunu belirten Körmükçü, şöyle konuştu:
"Ben Yeşim Hocaysam bunu bu kente ve bu kentin sporuna borçluyum.
Bu şehre borcum var ve bunu gençlere destek olarak sürdürmeye çalışıyorum.
Geçmişle bugünü kıyaslamak çok zor.
Ayakkabı bulamazdık.
Yurtdışından ayakkabı gelmesini beklerdik.
Teknoloji çocukları spordan uzak tutuyor ama imkanlar da çok fazla. İlerlemek isteyenler için çok fazla seçenek var.
Amatör ruhu tekrar canlandırmamız gerekiyor."
ŞAHBAZ: "9 AVRUPA REKORU KIRDIM
AMA YETERLİ İLGİ GÖSTERİLMİYOR"
Halter Antrenörü Şule Şahbaz, ile devam edelim mi.
O da başarıları ile büyük büyük isim.
Hem de engellilere de kucak açan kocaman bir yürek.
Ancak gelin görün ki “Bir dokun, bin ah işit” dercesine dert küpü.
Halter Antrenörü Şule Şahbaz, kadınların halter sporunu zor şartlarda yaptığını ifade ederek, "Eskiden kadın halteri çok zordu, halterci demek bile çok zordu.
Avrupa'da ve dünyada birçok rekor kırdım.
Çok emek sarf ettim.
Bir kadın olarak bir sporcu olmak hala çok zor.
Aşılması gereken çok yol var.
9 Avrupa rekoru kırdım ama yeteri kadar ilgi gösterilmiyor.
Biz başarılı kadınlar her yerde varız. Tanıtılmadığımız için bizi kimse tanımıyor" dedi.
Şahbaz, yurtdışından teklifler aldığını fakat Türkiye'den ayrılmak istemediğinin de altını çizdi.
"EV EV GEZDİM, HEPSİNİ
EVLERİNDEN ÇIKARDIM"
Antrenör olduktan sonra eve hapsolan engellileri spora kazandırmak için Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin 'Gülen Yüzler' birimiyle ev ev gezdiğini anlatan Şahbaz,
"Eve hapsolan engellilere spor yaptırmak istiyordum. Gülen Yüzler birimiyle ev ev gezdim, hepsini evden çıkardım.
Birçok sporcu bularak onları çalıştırdım.
Kocaeli'ye madalya getiren isimler oldu.
Engelli Milli Takımı'nda yer aldım ve 53 madalya kazandık.
O dönem Kağıtspor bize destek oldu" diye konuştu.
TOPALOĞLU: "BABAANNEM BANA
'YAPAMAZSIN ZORLANIRSIN' DEDİ"
Milli karateci İrem Topaloğlu, 19 yaşında karateyle tanıştığını anlatarak, "Anne ve babam ayrılınca beni babaannem büyüttü.
Spora çok ilgim vardı ama babaannem bana 'Yapamazsın zorlanırsın' dedi. Ben ise mücadele ettim ve 19 yaşında karateyle tanıştım.
Benim motivasyonum diğer işitme engelli gençlere ilham olmaktı. Başardıkça gücümü fark ettim.
Her yerde iletişim problemi yaşıyoruz.
İşitme engelli sporcular asla pes etmesinler, bizleri örnek alsınlar."
SPOR YAZARLARI KOCAELİ'NİN
SPOR HAFIZASINI KONUŞTU
KOÜ Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Mehmet Zeki Kutlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturumda ise spor yazarları Erdal Hoş ve Hayri Beşer, Kocaeli'nin spor hafızasını konuştu.
Spor yorumcusu Erdal Hoş, Kocaelispor'un "Avrupai bir hikaye" olduğunu belirterek, "Varlıktan yokluğa düşen sonra kendi kendine ayağa kalkan bir başarı hikayesi.
Kocaelispor bunu güzel bir şeye dönüştürdü" dedi.
Spor yazarı Hayri Beşer ise Kocaeli'nin kozmopolit yapısının spor açısından büyük zenginlik olduğunu ifade etti.
Beşer, "Kocaeli, Türkiye'nin konserve edilmiş halidir.
Bu kadar kozmopolit olması spor açısından da büyük zenginlik.
Bazı şehirler sadece bir branşta nam salmıştır ama Kocaeli'nin tarihine baktığımızda her branştan sporcu yetişmiştir.
Antalya'da yağlı güreş ünlenmiştir ama Kocaeli'nin yetiştirdiği Ahmet Taşçı'ları yoktur.
Gazanfer Bilge çok önemli bir sporcudur.
Bu yüzden Kocaeli, spora verdiği katkılardan dolayı nadir bir ildir" ifadelerini kullandı.
Hayri Beşer, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin amatör spora yatırımları ve Kağıtspor'un birçok branşta faaliyet göstermesi dolayısıyla belediyeyi tebrik ettiğini de sözlerine ekledi.
Sempozyumda ayrıca KOÜ Öğretim Üyesi Mehmet Zeki Kutlu, geçmişten günümüze "Tepük" oyunu hakkında sunum gerçekleştirdi.
HEPSİ DE BİRBİRİNDEN DEĞERLİ…
Yıllarca Amatör kümede top koşturmuş, sporcu bir ailede büyümüş birisi olarak yukarıda anlatılanların hepsini birebir yaşamış birisiyim.
Malzeme yoktu.
İmkansızlıklar çoktu.
Ancak amatör bir ruh vardı ve bu ruh başarmak isteyenler için her zaman önemli bir rehberdi.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke.
Şu andaki tesislere, malzeme bolluğuna, maddi kaynaklara şapka çıkartmamak ne mümkün.
Ancak nerede ise nüfusun dörtte birinden fazla genç atıl vaziyette bekliyor.
Evlerindeler ve Neet durumundalar.
Ev genci veya NEET (Not in Education, Employment, or Training), eğitim-öğretim sisteminden de, iş piyasasından da kopmuş olan gençleri ifade eden nüfus terimi.
Onları bir şekilde sokağa çıkartma, spor tesisleri ile tanıştırmak, Türkiye’nin Olimpiyat, Dünya veya Avrupa şampiyonluklarında adımızı Altın harflerle yazdırmak, İstiklal marşımızı tüm Dünyaya dinletmek için önemli bir fırsatımız var.
Spor’da yaşanan bu son kirlenmişlik aslında bir milat olmalı.
Sıfırdan başlamalı Türkiye.
Gençlerine kızlı-erkekli sahip çıkmalı.
Geçmişin üzerine kalın biç çizgi çekmeliyiz.
Onları sporun fair play ruhu ile sahalara, salonlara, pistlere çıkartmalı ve bunu da başarmalıyız…