CHP, Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in gecen haftaya damgasını vuran değerlendirmelerine bugün de devam ediyoruz.
“AYRILAN PAY BİNDE 1'DEN BİLE AZ”
Diyor ki Genç; Daha çarpıcı olan ise şu: Milli Savunma Bakanlığının toplam 822 milyar TL'lik bütçesi içinde şehit yakını ve gaziler için ayrılan pay binde 1'den bile az. Her 1000 liralık savunma harcamasının sadece 38 kuruşu şehit yakını ve gazilerimize gidiyor. Sayın Bakan, şehit yakını ve gazilerimizin hakkı bütçe kalemi değildir, bu ülkenin onlara olan borcudur. Bu kalemin güçlendirilmesi bizce bir zorunluluktur. 2015'te başlayan Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi Projesi dokuz yıl sonra hâlâ yüzde 31 seviyelerinde. 2026 hedefiyse yüzde 45, 2028 hedefi yüzde 65. Sayın Bakan, sınır hattı on üç yılda tamamlanamıyorsa burada ciddi bir yönetim sorunu da vardır diye düşünüyorum: Beton duvarın yüzde 100 tamamlandığı söylenirken elektronik güvenlik altyapısının yüzde 31'de kalmasıysa proje koordinasyonundaki kopukluğu bizlere göstermektedir.
“PERSONELİN ÖZLÜK HAKLARI KONUSU,
SORUNLAR ARTIK KRONİK HALE GELDİ”
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, personelinin özlük hakları konusunda yıllardır süregelen sorunların bir kısmı artık kronik hâle geldi. Astsubaylarımızın haklarına ilişkin soru önergelerimize verilen cevaplar maalesef aynı şablon cümlelerle geçiştirilmekte. Somut bir çalışma var mı, yok mu, takvim nedir, sözler tutulacak mı? Hiçbirine net yanıt maalesef alamıyoruz. Aynı şekilde, sözleşmeli personelin, uzman çavuşların sorunları da birikmektedir. Askerimizin motivasyonu, adalet duygusu ve görev bilinci Türkiye'nin milli güvenliğin en güçlü parçasıdır. Bu konuların geçiştirilemeyecek kadar ciddi olduğunu düşünüyoruz.
Soru önergelerine verilen cevapların niteliğine ilişkin birkaç noktayı da özellikle belirtmek istiyorum: Kısa bir süre önce Pençe Kilit Harekâtı bölgesinde bir mağarada metan gazına maruz kalarak şehit olan 12 askerimizle ilgili sizlere yönelttiğim 24 soruya verilen yanıt ‘Basın açıklaması yaptık’ şeklinde oldu. Aynı zamanda bu şehitlerden bir tanesi de kendi seçim bölgem Kayseri Sarız ilçesindendi. Sayın Bakan, orada ölçüm yapıldı mı? Mağaraya girişte hangi prosedürler uygulandı? İnsansız sistem kullanıldı mı? Bu soruların hiçbirine ne yazık ki net yanıtlar alamadık. Benzer bir durum uçaklarda da karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz yıl çok alçaktan uçarak Kayseri'de acil iniş yaparak şehirde büyük panik yaşatan C-160 eğitim uçağıyla ilgili soru önergeme verilen cevapta ‘Bakımlar eksiksizdir’ deniyor ama bakımın tarihi, arızanın kaynağı, soruşturmanın aşaması gibi temel bilgiler paylaşılmıyor ve geçtiğimiz günlerde yaşadığımız çok büyük acı, Azerbaycan'dan dönerken Gürcistan üzerinde C-130 uçağında 20 askerimizi şehit verdik. Allah'tan rahmet diliyorum şehitlerimize, yakınlarına ve ulusumuza sabırlar diliyorum. Bu kargo uçağı Kayseri 12'nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığından kalkmıştır ve şehit askerlerimizin 10'u da Kayseri'de görev yapmaktaydı. Bu olayda da henüz kamuoyuna açık, teknik bir değerlendirme sunulmuş değil. Elbette soruşturma yürütülür, rapor hazırlanır, süreç işlesin. Biz bu hassasiyete saygı duyarız ama TBMM'nin yönelttiği soruların tamamen yanıtsız kalması, doğal olarak ‘Kurumsal iletişimde bir sorun var’ düşüncesini de beraberinde getiriyor.
Şunu açıkça söylemek isterim: Burada kimse Bakanlığı yıpratmak istemez, tam tersine, Milli Savunma Bakanlığının güçlü ve hesap verebilir olması hepimizin ortak talebidir. Bu nedenle, soru önergelerine verilen cevapların kamuoyunu bilgilendirecek nitelikte olmasını çok önemsiyoruz. Bizim bu bütçe görüşmelerinde talep ettiğim şey, siyaset üstü bir duruşun gereği olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kurumsal yapısının siyasetten uzak olarak güçlendirilmesi, liyakatin korunması, personelin hakkının verilmesi, projelerin yıldan yıla ötelenmemesi ve Meclisinin soru yetkisinin ciddiye alınmasıdır. Bu ülkenin askerinin de vatandaşının ve Meclisinin de hak ettiği şey şeffaf, hakkaniyetli ve planlı bir savunma yönetimidir.”
GENÇ: BÜTÇE AÇIĞI YİNE
VATANDAŞTAN KAPANIYOR
CHP’li Aşkın Genç’ten araç satışında noter harcı düzenlemesine tepki geldi.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen torba kanun teklifinin 8’inci maddesinde yer alan, noterde yapılan sıfır ve ikinci el araç satışlarında binde iki oranında ve en az bin lira noter harcı alınmasına ilişkin düzenlemeye tepki gösterdi.
Genç, mevcut vergi politikalarının bütçe açığını kapatma yükünü ağırlıklı olarak tüketim üzerinden finanse ettiğini belirterek, KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüzde 63’e ulaştığını hatırlattı. Araç alım-satımında getirilen yeni harç uygulamasının, halihazırda ÖTV, KDV, motorlu taşıtlar vergisi ve akaryakıt üzerinden vergi ödeyen vatandaşlar için ilave bir mali yük oluşturacağını söyleyen Genç, “Bütçe açığının bedeli tekrar yurttaşa çıkarılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, düzenlemeyle ilgili yaptığı konuşmada, araç sahiplerinin halihazırda ÖTV, KDV, motorlu taşıtlar vergisi ve akaryakıt üzerinden yüksek vergi ödediğini belirterek, getirilen yeni harcın vatandaş üzerinde ilave mali yüke yol açacağını söyledi.
CHP’li Genç, konuşmasında şunları kaydetti:
“ON AYDA 1 TRİLYON 440,5 MİLYAR
LİRALIK BÜTÇE AÇIĞI VERİLDİ”
“Görüşmekte olduğumuz teklifin 8’inci maddesi, kağıt üzerinde bir ‘noter harcı düzenlemesi’ gibi duruyor ama aslında Hazine’nin bütçe açığını nasıl kapatmayı tercih ettiğini bizlere gösteriyor.
2025 yılının ilk on ayında merkezi yönetim bütçe gideri 11 trilyon 592,5 milyar lira, gelir ise 10 trilyon 152 milyar lira. Yani sadece on ayda 1 trilyon 440,5 milyar liralık bütçe açığı verilmiş durumda. Bu, her ay ortalama 144 milyar lira açık demek.
“100 LİRALIK VERGİNİN YAKLAŞIK 49
LİRASI FATURA,MARKET RAFINDAN”
Bu açığı nasıl kapatıyorsunuz?
2025 Ocak-Ekim döneminde tahsil edilen 8 trilyon 729 milyar liralık verginin yaklaşık yüzde 49’u KDV ve ÖTV’den gelmekte.
Yani toplanan her 100 liralık verginin yaklaşık 49 lirası, fişten, faturadan, pompadan, market rafından tahsil ediliyor. Toplam vergi gelirlerinde dolaylı vergilerin payı yüzde 63, dolaysız vergilerin payı ise yüzde 37. Başka bir ifadeyle; vergi yükünün üçte ikisi gelirine, kazancına göre değil; tükettiği kadar vergi ödeyen yurttaşlarımızın sırtında.
“HAZİNE 2026 BÜTÇESİNDE HARÇ GELİRİ HEDEFİNİ,
YÜZDE 62,66 ARTIRARAK 459 MİLYAR LİRAYA ÇIKARDI”
Gelir vergisi toplam vergiler içinde yüzde 26 paya sahipken, kurumlar vergisinin payı sadece yüzde 10. KDV, ÖTV, harçlar, damga vergisi derken bütçenin ana omurgası işçinin bordrosu, kiracının faturası, şoförün deposu üzerinden kurulmuş durumda. Şimdi gelelim harçlara… Hazine ve Maliye Bakanlığının ekim raporuna göre 2024 Ocak-Ekim döneminde harç tahsilatı 154 milyar lirayken, 2025’in aynı döneminde 254 milyar liraya çıkmış. Artış oranı yüzde 65. TÜİK’e göre Ekim 2025’te yıllık enflasyon yüzde 32,87. Yani harçlardaki artış, resmi enflasyonun yaklaşık iki katı. Asgari ücret 2024’ten 2025’e yüzde 30 artırılarak net 22 bin 104 liraya kuruşa çıkarıldı. Vergiler yüzde 50–65 artıyor, harçlar enflasyonun iki katı hızla büyüyor; ücretler ise bu hızın belirgin şekilde gerisinde kalmakta. Bütün dengesizlik işte burada. Üstüne bir de şunu eklemek lazım; Hazine, 2025 bütçesinde harç gelirleri için yaklaşık 282 milyar lira hedef koymuşken, 2026’da bu kalemi yüzde 62,66 artırarak 459 milyar liraya çıkarmayı planlıyor. Bu sıçramanın önemli bir kısmı da bugün görüştüğümüz torba yasadaki yeni harçlarla, özellikle araç satışında getirilen noter harcıyla sağlanmak isteniyor.
“BU VERGİLEME ADALET
İLKESİNE AÇIKÇA AYKIRI”
8’inci madde tam da bu resmin mühendislik ayağıdır.
Maddeyle, noterde yapılan sıfır araç tescillerinden ve tescilli ikinci el araçların satış ve devrinden, satış bedeli üzerinden binde 2 oranında noter harcı alınıyor; üstelik ‘asgari bin liranın altına düşmemek üzere’. Teklifin etki analizinde, 2024 yılında 9,2 milyon ikinci el, 1,3 milyon da sıfır araç satışı yapıldığı, bu hacim üzerinden 2026 yılı için yaklaşık 13,1 milyar lira ek gelir öngörüldüğü yazıyor. Yani Hazine diyor ki: ‘Araç alım satımında noter masasına oturan her vatandaştan biraz daha alacağım; buradan da 13 milyar lira devşireceğim.’ Bu noktada 8’inci maddede yapılan şeyi şöyle okuyorum; zaten ÖTV ödenmiş, üzerine KDV ödenmiş, her yıl motorlu taşıtlar vergisi ödeyen, akaryakıtta tekrar ÖTV ve KDV’ye maruz kalan bir araç sahibi, şimdi bir de aracını satarken ‘noter harcı’ adı altında ikinci bir taşıt alım vergisine tabi tutulmakta. Bu vergileme adalet ilkesine açıkça aykırıdır. Aynı ekonomik varlık üzerinden, ömrü boyunca defalarca vergi almaktasınız ama iş kurumların, yüksek karlı şirketlerin, servetin vergilendirilmesine gelince aynı iştah ortadan kayboluyor.
“BÜTÇE AÇIĞINI KAPATMANIN ADRESİ
AYRICALIKLI KESİMİN BİLANÇOSUNDA”
Bütçe açığını, otomobil sahibi orta sınıfın noter masasına yeni bir vergi koyarak kapatamazsınız.
Vergi adaletini, zaten ÖTV ve KDV altında ezilen araç alıcısına ikinci bir taşıt alım vergisi getirerek sağlayamazsınız. Vergi sistemini daha da dolaylı, daha da adaletsiz, daha da parçalı hale getiren bir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. Kaynağı; kayıt dışılığı azaltarak, servet ve kar üzerinden adil vergilemeyle, lüks tüketimden, yüksek ranttan almanız gerekirken; siz yine en kolay yolu seçiyor, noter masasında, fişte, pompadan vatandaşa uzanıyorsunuz. Biz bu maddeye ve teklifin tümüne ‘hayır’ diyoruz ve iktidarı, bütçe açığını kapatmanın adresini bir kez olsun yurttaşın cebinde değil, ayrıcalıklı kesimlerin bilançosunda aramaya davet ediyoruz.
“HER 3 GENÇTEN 1’İ ÜRETİMDE YOK,
TARIMDA 10 KİŞİDEN 8’İ SİGORTASIZ”
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, TÜİK verilerini değerlendirerek, Türkiye’de 6 milyon 954 bin gencin ne eğitimde ne istihdamda olduğunu, tarımda çalışanların büyük bölümünün sosyal güvenceye sahip olmadığını ve toplanan her 5 liralık verginin 1 lirasının faize gittiğini söyledi.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, TÜİK’in son açıkladığı işgücü ve kamu maliyesi verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Genç, geniş tanımlı işsizliğin yüzde 29,6’ya yükseldiğini belirterek, Türkiye’de 12 milyon 41 bin kişinin işsiz ya da eksik çalıştığını hatırlattı. Genç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Her 10 kişiden neredeyse 3’ü ya iş aramaktan umudunu kesmiş ya da geçici, günü kurtaran işlerde çalışıyor. Bu, ekonominin hızlanamadığının en net göstergesidir.”
Son bir ayda istihdamda açıklanan artışın tamamının eksik istihdamdan kaynaklandığını belirten Genç, “İstihdam var denilenlerin önemli bölümü tam gün çalışmıyor, tam maaş alamıyor. Rakam büyüyor gibi görünüyor ama gerçekte insanlar geçinemiyor” ifadelerini kullandı.
TARIMDA 10 KİŞİDEN 8’İ SİGORTASIZ
TÜİK verilerine göre 15–34 yaş grubundaki 6 milyon 954 bin gencin ne eğitimde ne istihdamda olduğuna işaret eden Genç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Her 3 gençten 1’i üretimin tamamen dışında. Bu, Türkiye’nin potansiyelinin en az üçte birinin kullanılamadığı anlamına gelir. Genç nüfusumuz var ama genç üretimimiz yok.”
Genç, kayıt dışı istihdam oranlarının da dikkat çekici olduğunu belirterek, toplam istihdamın yüzde 26,9’unun sosyal güvenlik kapsamına alınmadığını, tarım sektöründe bu oranın yüzde 83,2’ye yükseldiğini aktararak, “Tarımda çalışan 10 kişiden 8’i sigortasız. Bu yalnızca bugün için değil, geleceğin emeklilik krizinin de habercisidir” dedi.
Faiz ödemelerinin bütçe içindeki payının yüzde 15,7’ye, vergi gelirlerine oranının yüzde 20,8’e çıktığını, dolaylı vergilerin ise toplam vergi gelirlerinin yüzde 63’ünü oluşturduğunu vurgulayan CHP’li Genç, “Toplanan her 5 liralık verginin 1 lirası faize gidiyor. Verginin ağırlığı ise maaşlının, emeklinin, asgari ücretlinin üzerinde. Bu tablo, çalışanı yoran ama sermayeyi koruyan bir yapı ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı.
RAKAMLARLA TÜRKİYE…
Evet…
İki gündür sanırım sizi epey rakamlara boğduk.
Ama Türkiye gerçekleri bunlar.
Ne yazık ki CHP haricinde, Aşkın Genç dışında bunları dillendiren de yok maalesef.
İktidara göre Türkiye güllük-gülistanlık ne de olsa!...