MUSTAFA CENGİZ

Tarih: 29.08.2021 12:08

BUGÜN 30 AĞUSTOS… GURUR DUYUYOR İNSAN

Facebook Twitter Linked-in

Ağustos Ayı Türk’ün zaferler ayı.

1071 Malazgirt’ten bu güne gelene kadar yaşanan tarihi başarıların hepsi de birbirinden önemli zaferler.

Türk’ün Anadolu’ya gelmesi ve Türk’ün Anadolu ebediyyen kalması için gelinen nokta son derece önemli.

Bugün öylesine anlamlı bir günki.

26 Ağustos, "Büyük Taarruz"un başlaması ile birlikte 30 Ağustos zaferi ile taçlanan tarihi dönemeç ezelden-ebede kadar yaşayacağımız Anadolu topraklarının Ulu önder Gazi Maraşel Mustafa Kemal Atatürk tarafından Dünya aleme 7 düvele bir kez daha ilan edildiği gün.

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ!

Tek emir vardı!

Tek parola vatandı!

“Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı şehit kanıyla sulanmadıkça terk olunamaz.”

22 gün 22 gece sürdü.

Dünya’nın en uzun süren Meydan Muharebesi oldu.

Öyle kanlı bir savaştı ki, Mustafa Kemal bu savaş için ; “Melhame-i Kübra” yani “Büyük Kanlı Savaş” ifadesini kullandı.

13 Eylül 1683’de Viyana’da başlayan geri çekiliş 238 sene sonra Sakarya’da Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde durduruldu.

Artık Türk orduları için taarruz vakti gelmişti.

EN ÖNEMLİ İLKESİ…

Bağımsızlık, en önde gelen Atatürk ilkesidir. Millî Mücadele adını verdiğimiz büyük olay, her şeyden önce bu ilkenin gerçekleşmesi için yapılmış, sonunda başarıya ulaşmıştır. Çünkü esas olan, bağımsızlığına kastedilen Türk milletinin saygın ve şerefli bir millet olarak yaşaması idi; bu esas da ancak milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla sağlanabilirdi. Bu nedenle Millî Mücadele’nin parolası, "Ya bağımsızlık ya ölüm!" olmuştu.

TARİHE DAİR BİR ALINTI…

Hep merak etmişimdir...

Acaba Gazi Paşa, geceleri başını yastığa koyduğunda gözlerinin önüne ne gelirdi?

57. alay içinde güzel türkü söyleyen o askerin parçalanışı, Filistin çöllerinde açlıktan ölen o arkadaşı, Bitlis'te gözü önünde toprağa yığılan dostu, canı pahasına savunduğu Çanakkale'den geçip İstanbul'u işgal eden gemiler, Sakarya meydanlarındaki kan ve acı o sahne, suikast girişimleri...

İçinde yaşlılar, çocuklar, kadınlar ile dolu ve ateşe verilmiş camiler, okullar, harabeye dönmüş yüzlerce köy, yol kenarlarındaki hendekler içinde kılıçtan geçirilmiş bebekler...

Büyük Taarruz, 30 Ağustos deyip geçiveriyoruz; fakat farkında değiliz... 450 km boyunca taarruz eden askerlerin ve Gazi Paşa'nın Yunan kovalamacasında gördüğü manzarayı hiçbir millet görmemiştir. Bir ordu düşünün ki düşmana taarruz ettikçe düşman kaçıyor ve önündeki evleri yakmaya, insanları katletmeye devam ediyor. Taarruz eden asker, oradan geçerken hanımının ve ufacık yavrusunun yanmış, kesilmiş, paramparça edilmiş cesetlerini görüyor ve gözyaşları içinde taarruza devam ediyor...

İzmir'e giren süvarilerin yüzlerine dikkat ettiniz mi? Hiçbiri gülmüyor. Alt üst olmuş bir psikoloji içinde gözlerinin önündeki manzarayı ve kalplerindeki acıyı hayal edemeyiz. Buna rağmen çelik gibi bir irade ile verilen emirden azıcık bile çıkmıyorlar. Asayiş asla bozulmuyor.

30 Ağustos'ta bu oldu.

Gazi Paşa başını yastığa koyduğunda, akli dengesini yitirmek için sayısız sebebi varken, o akıl ve o iradeyle devlet kurmuş, yönetmiş ve kalkındırmış. Çobandan pilot çıkarmış. Kağnıdan, uçak üretmiş. Ona bu gücü veren, aklını yitirmemesini sağlayan bir tek şey olabilirdi: Yüksek vatan ve millet sevgisi. Ancak yüksek ilke, yüksek ülkü sahibi bir insan bunca yaşananlardan sonra sağlıklı kalabilirdi.

Önünde yanmış cesetler duruyor ve aklından, yüzlerce yıl milletin kanını emen kapitülasyonları kaldırmak geçiyor, geçebiliyor! Böyle bir irade bahşedilmiş bir irade değildir de nedir?

30 Ağustos kutlu bir gün değildir de nedir?

SAYGI VE MİNNETLE…

26 Ağustos, "Büyük Taarruz"un yıldönümü idi.

Bugün 30 Ağustos  

Öngörüsü yüksek bir devrimci ve sezgileri güçlü bir devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü ve Kuvayimilliyecileri saygıyla anıyoruz.

Yaşadıklarımız Atatürk'ü her gün doğruluyor!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —