KADİR DAYIOĞLU


ZOR DOSTUM ZOR

“Zor dostum zor, bu işler!” Yaza yaza yoruldum, Kayserispor’u…


“Zor dostum zor, bu işler!” Yaza yaza yoruldum, Kayserispor’u… Trendyol Süper Lig’inde deplasmanda Sivasspor’a mağlup olan Kayserispor’da gergin anlar yaşandı. Deplasmanı, 5-2 mağlup noktalayan sarı-kırmızılı takımda taraftarlar, akşam saatlerinde tesislere giderek futbolcuları protesto etti.

***

Çalıştırıcı, Sinan Kaloğlu dönemi sona erdi. Kulüp yazılı bir açıklama yaparak Sinan Kaloğlu döneminin sona erdiğini kamuoyu ile paylaştı. 

***

İşler kötüye gitmeye başladı mı ilk ayrılan çalıştırıcı olur… Bu artık, vaka-ı adiyeden… Öyle ya, etek dolusu para verildiğinden, futbolcularla yollar ayrılmaz, ilk aşamada.

***

Böyle işler ters giderse, sırada, “Başkan istifa!”, “yönetim istifa!” sözlerini duyacağız. Başkan ve yönetimin “alacağı varsa”, bir süre direnecekler. Nâçar kalacaklar; “Bizi bu havuza kim itti!”, diyerek, geçmiş yönetimlerini suçlayarak. Ayılacaklar, “Bab-ı Kayserispor’dan!”

***

Bu sefer, Kayseri “uluları”, yeni birilerini havuza itecek, vaat üstüne vaat ile. Tabii, bu vaatlerin ne olduğunu, Kayseri’nin muhterem ahalisi asla bilemeyecek. Bilemeyince de, “fısıltı gazetesi” de tiraj almaya başlayacak; “kapalı kapılar arkasında!” neler denecek neler!

***

 Yine tabii, yeni gelenler de, suyu bulanık, dibi gözükmeyen havuza atlayacak. Havuza girince, derinliği anlayacak ama nâfile. Suya “itilmişler” bir kere, artık, “Başkan istifa!”, “Yönetim istifa!” sözlerini duyana kadar. O nedenle, büyükler demiş ki; “dibini görmediğiniz suya asla girmeyin!” Moral bozmak istemem ama durum maalesef böyle. 

***

Çok iyi anımsarım, Kayserispor yönetimine girdiğimiz 1970’lerin başında, bir ay içerisinde, İşçi Kredi Bankası’ndan yirminin üzerinde, farklı hesap almıştık; “o vardı, bu yoktu!” türünden. Ayrıca, alacaklılar, bakkalı, manavı, kasabı, futbolcuları, kapımız çalmaya başlamıştı. Muhasip Üye rahmetli Zeki Abi (Özbakkal) neler çekmişti, neler. 

***

Öyle olmuştu ki, Elektrik Şirketi’ndeki odası camından, gelen alacaklının birisini gördü mü, hemen yerini değiştirirdi. Hemen benim odaya geçer; “Aman Dayı, kapıyı kapat, falan geliyor!”, derdi. İnanın, bazen içeriden kilitlediğim olurdu.

***

Neydi, o günler; neydi o günler. Kayserispor, uçan kuşa borçluydu… Bir taraftan bankalar, diğer taraftan alacaklılar sıkıştırırdı. Alacaklı futbolcular ise, bir başka alemdi. Maçta, koşmaya dermanları kalmaz, hele hele topa hiç girmek istemezlerdi.

***

Ufak alacaklılar için ilk aklımıza da Kebapçı Hilmi (Özdoğan) ve rahmetli Üveyiz Molu gelirdi... Hilmi, kasasında günlük ne varsa; Üveyiz Abi de “gişe hasılatlarından” ne varsa, verirdi. 

***

“Hemen ödeyeceğiz!” sözünü verirdik. Tabii, inanmazlardı. Ama para yok ki, geri veresiniz. Hiç unutmam, Hilmi, artık dayanamadı; “Verdiklerimi siliyorum, inanın et alçak param yok. Bir daha gelmeyin; para pul istemiyorum!”, demişti. Sonunda, bunların alacakları ne oldu? Bile miyorum!

***

Bu vesile ile, Üveyiz Abi’ye rahmet, Hilmi dostuma sağlıklı ömür diliyorum… O nedenle dedim ki, “Yaşadığım Kayseri” kitabımda; “Üveyiz Molu gibisi gelmez bu şehre…”, Tabii, “Kebapçı Hilmi gibisi” de… 

***

Şimdi durum nasıl? Bilemiyorum… Ama farksız olduğunu sanmıyorum. Bu kurulduğu günden beri, bir “doğa yasası” gibi gerçek olan bu döngü, günümüzde de olacak, olmaya da devam edecek.

***

Nedeni ise çok açık: Bir kere denklem yanlış kuruluyor. Doğru çözüm bekleniyor. Ara sıra, bir doğru sonuç çıktı mı, avunuyoruz. Yanlış kurulan denklem şu: “Profesyonel bir olay, amatörce ve amatörlerce yönetilemez!” Nokta… 

***

Peki, yönetilirse ne olur? “Başkan istifa!”, “Yönetim istifa!” sözünü duyarız sık sık. İşte bu gerçeği, otuz yılı aşkındır sürdürdüğüm köşe yazarlığında, bir türlü anlatamadım Başta belediyeler olmak “Kayseri ulularına” ama dinlemediler. Öyle ya, ne halleri varsa görsünler. 

***

Bu vesile ile, fikstüre bir göz attım. Kayserispor, 19 maç yapmış. Eksi 20 averaj ve 16 puanla sondan üçüncü. Üstünde aynı maç, aynı puan ve eksi 11 averajla Bodrumspor…

***

Bizim altımızda; aynı maç eksi 15 averaj ve 10 puanla Hatayspor; onunda altında yani dipte aynı maç ve eksi 27 averajla 5 puanla Adana Demirspor var. 

***

Anlaşılan Hatay ile Adana’nin hele hele Adana’nın işi zor mu zor. Bodrum’un üzerinde, 21 puanla Antalya ve onunda üzerinde 20 maçlı Konya; düşme hattında bulunanların 19 maçı var. 22 Puanlı Kasımpaşa bile potaya girebilir.

***

Kaç takım düşecek bilmiyorum ama üç puanlık ligde Kayseri ve Bodrum sıyırabilir mi? Bilemiyorum. Onun değerlendirmesini de, futbolu gerçekten iyi bilen dostumuz Mustafa Cengiz’e bırakalım. Fazla ileri gitmeyelim. 

***

Cengiz’in rahmetli babası Mehmet Güner Cengiz’e, “Kaleci Cengiz” derlerdi. Toprak sahadaki, o plonjonlarını hiç unutamam. Hatta eldiveni Kayseri’ye ilk getiren isim olarak dizinde, “dizliği” de... Güzel kaleci idi. Ürgüp Gençlik, Erciyes Gençlik, Orta Anadolu, Şeker, Havagücü, Sümerspor takımlarında oynadı. Büyükoğlu Ahmet ve onun küçüğü Mustafa da güzel topçu idi. Ailece, Sümerspor’da şampiyonluğu futbolcu olarak tattılar… 

***

Dostumuz Mustafa’nın Kayserispor ve Erciyesspor tarihini anlatan altı kitabı ve sayısız makaleleri var. İnanın, bizim kuşak ve sonrakiler, hep bunlardan alıntı yaparlar ama “biliyorlarmış” gibi yapmayı da unutmazlar. Maalesef Kayseri’de de, her konuda böyle bir hastalık var. Bu nedenle Mustafa, ikisi de rahmetli Aydemir Doğan, Naci Hoca (Ulucanlar) ile birlikte kaynak kişidir. Ben de sıkıştım mı, dostumuza sorarım.