FARUK ERGAN

Tarih: 08.11.2024 13:14

YÜK OLMAK VE ORGAN BAĞIŞI

Facebook Twitter Linked-in

Siyasette, sosyal hayatta, iş hayatında ve aile içinde, bir başkasına yük olmaya bayılan insanlar vardır. Size her alanda yardımcı olmak için kapınızı çalan, bir şekilde sizi ikna edip yetki alan özellikle siyasetçiler yük olmaktan ve masraflarını size ödetmekten zevk alırlar. Kolay yaşamanın ve asalak olmanın en kestirme yolu kişi veya topluma yük olmakla mümkündür. Ülkeye ve millete hizmet etmek için yola çıkanların, istisnasız tamamı hem ülkeye hem de millete yük oluyorlar. Kendilerinin ve tüm aile fertlerinin harcamaları, sağlık giderleri, seyahat masrafları, ısınma, aydınlanma ve çocuklarının yurtdışı eğitim giderleri direkt veya endirekt olarak hazineye yük olmuştur. Siyasi Partilerin, Hazine yardımı adı altında aldıkları yüz milyonlarca liraya ve büyük bir çoğunluğu işlevsiz 600 kişiye de anlam vermek imkânsız. Mecliste veya kamuda görev yapanların, özellikle iktidar partisi ve ortaklarının afaki rakamlara aldıkları ihale ile millete zarar vererek yük olmaları da ayrı bir klinik vakadır. Hastane, köprü, yol yapmalarıyla öğünen iktidar, Cumhuriyet kazanımlarını yok ettiklerinden söz etmiyor. Ekonomi, eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok kurumda dünya ülkelerinin en gerisindeyiz. Kendi zevkini tatmin uğruna çılgınca gerçekleştirmeye çalıştığı israf, yurt içi veya yurt dışı gezilerinde israfa dayalı yapılan konvoylar, yabancı para cinsinden alınan yüklü harcırahlar, en lüksünden yemeler-içmeler, en pahalısından ve markalardan giyinmeler, takıları ve konaklamaları bile millete yük olmaya devam ediyor. Hakkım değil, alın teri dökmedim ben bunu kabul edemem diyen,ne Diyanet teşkilatı elemanları ne de faiz haram diyen riyakarların aldıklarından dolayı yılışarak yaşamaya devam etmeleri tam da çukurluk.Şahsım adına, dışlanmaktan, hakarete uğramaktan, yok sayılmaktan,liyakatsız yöneticilerden, insanlar arasında ayrım yapan devletten,en önemlisi bunların tamamının yükünü çekmekten yoruldum artık.
3-9 Kasım Dünya Organ Bağışı haftası olarak kutlanmaktadır. Tedavisi sadece organ bağışına ve doku nakline bağlı olarak yaşamaya çalışan insanların dünyada ve ülkemizde sorunları çözüm beklemektedir. Organ bağışı, kişinin hayattayken kendi özgür iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi ile birlikte birinci derece yakınlarının da izin vermesiyle gerçekleştirilmesidir. Ekim2024 itibariyle 1.477 Kalp, 25.246 Böbrek, 2.650 Karaciğer, 277 Pankreas, 204 Akciğer başta olmak üzere 33.498 organ nakli bekleyen hasta sayısı vardır. Daha öncede yazmıştım, organ bağışçıları neden devlet imkanlarının tamamından gereği gibi faydalanmazlar? Bu kadar önemli ve hastaların yaşamasına direkt katkısı olan, üstelik Diyanet İşleri Başkanlığınca organ bağışının dinen sakıncası olmadığı, caiz olduğu fetvası verildiği halde bağışçılar gereği gibi teşvik edilmemektedir. Şehit yakınları ve Gazilerimiz devletin birçok olanaklarından faydalanıyor, araç alanlar bazı vergilerden muaf tutuluyor tabii olarak doğal haklarıdır. Bu Vatan ve Bayrak için kan dökmüşler, can vermişler, bazı organlarını kaybetmişler ve yaşamlarını idame etmekte zorlanıyorlar veya bir başkasının desteğine muhtaç olmadan yaşamaları için daha çok imkan sunulmalıdır. Tekrar asıl konumuza dönecek olursak, organ bağışı herhangi bir karşılık beklemeden ve çıkar gözetmeksizin içten gelerek yapılan bir eylemdir. Bu insanlar ölmeden, yaşarken kendilerini özel hissetmeliler, özellikle devletle olan tüm işlerinde, eğitim, sağlık, iş bulmakta, vs öncelik veya diğer ihtiyaçlarını karşılamakta maddi indirim almalıdırlar. Devletin vereceği bir yaka kartı ile hem onurlandırılmalı hem de başkalarına örnek teşkil edecek şekilde ifşa edilmelidir. Organ bağışçısı öldükten sonra yapılacak iltifatlar, dört kişiye can oldu, bağışçının ailesi ile hasta yakınları buluştu, duygusal anlar yaşandı gibi söylemler bir anlam ifade etmemektedir, zira bağışçı ölmüştür istediğin kadar abartabilirsin. “Maide 32; Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.”
“İnancına göre kamu hakkı yemek haramsa, bu millete yük olmaktan vazgeç.” Faruk Ergan


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —