Anlaşılan iktidar, belediyeler uhdesindeki kreşleri kapatacaklar ya da devralacaklar. Kapatırsınız, kapısına kilit vurursunuz geçer gider. Aileleri ve çocukları kaderleri ile baş başa bırakırsınız olur, biter. Yani, malum hikayede olduğu gibi hem öküzden ve hem de küpten…
***
Devralıp faaliyete devam ederlerse ne olur? Buralarda kimler eğitici olur? Kimler görev alır? Şayet buralar, “milli ve manevi değerlere bağlı!”, “dindar nesil yetiştirmek” amacıyla, eğitime devam ederse, “ÇEDES kapsamında”, Bakana göre birer sivil toplum örgütü olan, tarikat ve cemaat mensupları görev alırsa, “yandı gülüm helva!” Şayet, MEB’e mensup, pedagoji bilenler görev alırsa, mesele yok.
***
Madem, belediyelerin eğitiminden şikayetçisiniz, gelin önce nasıl bir eğitim verildiğini görün. Bir iki kötü örneği, genelleştirmeyin. Denetleyin, gerekli uyarıları yapın. Düzeltilmese gereğini yapın. Buna kimse itiraz edemez.
***
Ayrıca sizde açın onlarca kreş şayet amacınız çalışan aileleri rahatlatmak ve kadının işgücüne katılımını artırmaksa…
***
Kusura kalmasınlar, kamuya, kuzuyu yemeye kararlı kurt rolü yakışık almaz. Hem ters teper ve bu erinde geçinde sandığa yansır.
Anlaşılan, belediyelerin hem yönetsel ve hem de ekonomik açıdan ellerini kollarını bağlamasını, “topal ördek haline getirilmesinin” sonuçlarını, geçtiğimiz iki yerel seçimde görmemişler.
***
ANAP’ın, bizi seçmezseniz, başkanları böyle yaparız, anlamına geren sandalyeye, sicimle bağlı, propaganda afişlerinin etkisinin ne olduğunu da...
***
Tabii, tartışma, başka mecralara da yöneldi. Bu sefer Bakan, İBB Başkanı İmamoğlu’nun diplomasını gündeme getirdi. “Katakulli” gibi laflar ettiler…İmamoğlu da; “Men dakkadukka!” kavli gereği eski dosyaları açtı. Bakanın nasıl profesörnasıl rektör olduğunu açıkladı.
***
Doğu ya da yanlış, bilemem. Sayın Bakanın mutlaka açıklaması gerekir. Şayet, ulaşabilme imkanım olsa ben sorarım. Açıklarsa onu da köşeme taşırım. Ama açık, net, kronolojik olarak.
***
Tabii, İmamoğlu’nun iddiaları üzerine, MEB sitesine girdim Sayın Bakanın özet hayat hikayesini okudum. Akademik aşamalarına baktım. Biraz anlama ve okuma özürlü olduğum için bir şey anlayamadım. O nedenle açıklarsa iyi olur dedim. Tabii, taktir kendilerinin…
***
Peki, İmamoğlu ne dedi, tahsili ile ilgili “katakulli” benzetmesi üzerine. İrticalen konuştuğu için bazı anlam ve cümle düşüklükleri var. Bazı tekrarları da çıkarttım. Bağlamından, meram anlaşılıyor: “Milli Eğitim Bakanı oradan laf yetiştirsin İmamoğlu'na. … İmamoğlu'na, efendime söyleyeyim, adam gibi okul;benim [mezuniyetim] İstanbul Üniversitesi orada işte. 500 küsur yıllık okul. Mezunlarına buradan selam yolluyorum. Yani mezuniyetime katakullidiyor.
… Çok benim özel hususuma girdikleri [girmedikleri] zaman bu işlere çok girmem. Yani ben de derim sana yani, seni oraya atayanın diplomasına bak önce derim ama o işe girmem. Ama şuna girerim mesela. … Bir, Yusuf Bey, bakan değil mi? Nasıl Yusuf Bey profesör oldu? Bu ülkede profesör nasıl olunur? Vatandaşlarımız biliyor mu? 5 yıl doçentlik kadrosunda kalmanız gerekir. Peki Yusuf Bey 5 yıl kaldı mı doçentlik kadrosunda? Kalmadı.
Nasıl profesör oldu? 5 yıl kalması gerekirdi. Kalmadı. Peki5 yıl kalmayan Yusuf Bey sonra profesör oldu, ardından rektör oldu. Nasıl? Rektör nasıl olunur? 3 yıl profesör kalmanız lazım. 3 yıl… 3 yıl profesör kalmanız lazım. Pat diye profesör, pat diye rektör oldu. Nasıl oldu biliyor musunuz? Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle. 48 saat diyorlar. Kararname yayınlandı. 48 saat diyorlar. 48 saat diyorlar. Kararname yazıldı. Kararnamede 48 günlük profesör rektör olarak atandı. O atandıktan sonra o kararname tekrar iptal edildi. … Bize, bize hak hukuk hatırlatıyorlar. …