NEBAHAT ERDOĞAN

Tarih: 03.07.2025 15:18

YİNE KAVRULDUK…

Facebook Twitter Linked-in

Soğuk kışın ardından baharın ve yazın gelmesi doğada, insanlarda bir hareketlilik getirir. 

Kuş sesleri, arı böcek vızıltısı, açık pencereden gelen iğde kokusuyla karışan hanımeli kokuları en pahalı parfümleri tek geçer…

Ve…tüm çiçeklerin kokusuyla bir huzur gelir insana…

Ama…bu güzellikleri yaşarken zaman ilerledikçe,

Hani yaz mevsimi ya, 

Hani tatil sezonu ya,

İllaki kaçıracaklar o yaz başlangıcındaki huzuru…

Evet…yine kaçtı huzurumuz, sarmış alevler yine memleketin dört bir yerini…

Manisa, Bilecik, İzmir Seferihisar, Menderes’de, Sakarya’da günlerdir süren yangın ve Hatay’ın küle dönüşü…

Her yaz aynı şeyler yazılıyor, “orman yangını çıktı” televizyonlarda, sosyal medyada panik içinde koşturanlar, ilk müdahaleyi yapan çevre halkı, kaçamayan hayvanlar, çaresizce evlerinin küle dönmesini izleyen insanlar…

Yanan yerlerle katlanan acılar.

Yerleşim yerlerine kadar inen yangınlarda, insanlar zor anlar yaşaması, geçmiş, hatıraları, hayallerini alevlere teslim oluşunu göz yaşlarıyla izlemeleri “Türkiye yüzyılının” acı bir gerçeği olarak hafızalara kazındı.

İstemiyorum, yazın gelmesini bu yüzden istemiyorum…

Öyle bir durum ki,

Sanki birileri düğmeye basıyor, farklı bölgelerde peş peşe yangın alarmı veriliyor.

Normal bir durum mu sizce?

Hayatımız, canımız, ciğerimiz, ağaçlar, nefes almamıza neden olan ormanlarımız cayır cayır yanıyor…

Yüreğimiz yanıyor.

İçimiz parçalanıyor.

Yine kavrulduk köz gibi.

Her yıl aynı manzara, her yıl aynı katliam ve her yıl aynı acı…

Türkiye yüzyılı dediler, aile yılı ilan ettiler ama bir türlü kanayan yaralarımıza seferberlik ilan etmediler…

Yok muydu çaresi?!…

Elbette vardı.

Ama yapmadılar, yapmıyorlar.

HİÇ BİR DERS ALINMAMIŞ…

Geçtiğimiz yıllarda ki aynı manzaralar karşısından ders çıkartıp önlem alınmadı. 

Yangın söndürme uçakları, helikopterlerinin sayısını artırmak için bütçe ayrılmadı.

Ağızlarını açtıklarında mangalda kül bırakmayanlar,

Yurdun dört bir tarafı kül oldu.

Ortalık ateş çemberi

Sadece “sebebi araştırılacak” demekle yetindiler.

Her felakette yetersiz ekipmanların altında ezildik, yandık, kül olduk.

Depremde, sel de, göçükte, yangında hep sınıfta kaldık.

Bunu da Türkiye’nin ayıbı olarak not edelim.

Evet yaz sezonunun en sıcak dönemine girdik, bazı bölgelerde rüzgarın kuvvetli olması,yangına müdahaleyi zorlaştırsa da, aynı anda peş peşe çıkan yangınları havanın sıcaklığına bağlamak normal mi dersiniz?

Sadece bu yangınlarla kalmayacak, daha nereler yanacak Allah bilir.

Sorumsuz insanlarımız yok mu? 

Elbette var.

Piknik yapmaya gider, akşama kadar yer, içer, temiz havada tıka basa midesini doldur.

Giderken arkasına bile bakmaz.

Bu tip, sorumsuz kişiler umursamaz halleriyle, her yere zarar veren türdendir.

Sorumsuzluğunun bilincinde olan bu tipler,

Bir canlıyı yakmak içinneden bu kadar nefret eder ki.

İçinde sevgi ruhundan eser kalmamış olanlara doğaya verdiği zararı inandırmak çok zor.

İzmir Aliağa yangınındaki, sosyal medya görüntüleri doğru ise, bu yangınların sıcaklara bağlı olarak çıkmadığı kesin görünüyor.

Yerleşim yerlerine kadar inen yangınlarda yersiz yurtsuz kalan insanlar, sorumsuz kişilerin kurbanı olmak zorunda mı?

Ülkemizde zor yaşam koşullarında, birde evsiz barksız kalmaları tuzu biberi oldu. 

Evet destek sözü verildi ama,

Biliyorsunuz her felaketten sonra da sözler veriliyor, bunun tam yerinde ve süresiz uygulamalarına ne yazık ki şahit olmadık.

Bir bahane ile yardımların yarıda kesildiğini de gördük.

Evsiz kalanlar bu süreci nasıl geçireceğini kara kara düşünürken, yeniden ev sahibi olmanın hayallini bile kuramıyor.

Ormanlar yandığıyla kalıyor, ondan sonra unutuluyor yanan yerler peşkeş çekiliyor, ama yangın için hiçbir önlem alınmıyor.

SORULAR… SORULAR…

Aynı anda çıkan yangın adedinin yüzlerle ifade edildiği bir dönemde bu mümkün mü?

Uzaya 50 Milyon dolara insan gönderen Türkiye tanesi 10 Milyon dolara 5 adet uçak aIınamaz mı?

Yanan yerler korunacak tekrar ağaçlandırılacak mı, yoksa yakarak otel yerleri mi hazırlandı.?

Çünkü, geçtiğimiz yıllarda yanan yerlerin üzerinden 1 yıl geçmeden dikilen otelleri gördük…

Bu orman Yangınlarına karşı verilecek cezalar daha da ağırlaştırılamaz mı?

Bu yangınların terör uzantısı var mı?

Soruları uzatmak mümkün.

Ancak sanırım bu kadar yeterli. 

BİLANÇO…

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum 1 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Bornova, Gaziemir, ve Seferihisar’da 110’u konut olmak üzere toplam 114 binanın ağır hasarlı olduğunu açıkladı.

Üç günde 263 yangının meydana geldiği, bu yangınların 259’na müdahale sonucu kontrol altına alındığı, dört orman yangının ise devam ettiği açıklanmıştı.

Her böyle acı bilançolarla yüzleşiyoruz. 

Bu felaketlerin telafi yok, hatayı kabul etmiyor, onun için biraz değil çok dikkat etmeliyiz.

Orman geleceğimiz, ormanlar nefesimiz, yaşam kaynağımız, doğamızı nefessiz bırakmayın…

Türkiye’yi nefesiz bırakmayın.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —