YÖNETİM KURULU OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞRILDI!
CHP İl Yönetim Kurulu, İl Başkanı Feyzullah Keskin tarafından salı akşamı olağanüstü toplantıya çağrıldı. Toplantıda mahalle delege seçiminde çıkan olayları gerekçe göstererek zamanında ilçe kongresini yapmayan Melikgazi İlçe Başkanı Yakup Yılboğa ve yönetiminin görevden alınıp alınmaması oylandı. Toplam 24 kişilik il yönetim kurulu üyesinden toplantıya katılan 16 üyeden 9’u alınması, 6 üye de alınmaması yönünde oy kullanırken bir üyede çekimser kaldı.
4 İL YÖNETİM KURULU ÜYESİ MUHALEFET ŞERHİ KOYDU!
Melikgazi ilçe kongresi yapılmadan il kongresinin 24 Eylül tarihinde yapılması yönünde karar alınmasına tepki gösteren dört üye “Önce Melikgazi ilçe kongresini yapalım. Sonra il kongresinin tarihini belirleyelim. Melikgazi ilçe kongresini yapmadan il kongresi için tarih belirlememiz doğru olmaz. Türkiye’nin 9’ncu, Kayseri’nin de en büyük ilçesi konumunda olan Melikgazi’yi saf dışı bırakarak il kongresi yapılmasını doğru bulmuyoruz” diye karara muhalefet şerhi koydu.
CHP İl Yönetimi salı akşamı saat 17.00’de olağanüstü olarak toplandı…
24 kişilik il yönetim kurulundan 16’ı toplantıya katıldı… Malum Feyzullah Keskin başkanlığında atanan 24 kişilik yeni il yönetim kurulunda Prof. Dr. Tuncay Çelik’in de adı yeralıyor olmasına rağmen akademik durumu siyaset yapmasına izin vermediği için görev alamamıştı…
Aslında il yönetimi başlıca iki gündem maddesi için toplantıya çağrılmıştı…
Fakat toplantı başlayınca iki ayrı gündem maddesi daha oylandı… Birisi 24 Eylül için il kongresi kararı alınması diğeri de 21 Temmuz tarihinde yapılması gereken mahalle delege seçiminde çıkan olaylar nedeniyle iptal edilen ancak bugüne kadar ne mahalle delege seçimi ne de daha sonra ilçe kongresi yapılmayan Melikgazi ‘de hem ilçe başkanı Yakup Yılboğa hem de ilçe yönetim kurulunun görevden alınıp alınmaması ile ilgili öneriydi…
Bazı üyeler il kongre tarihi kararı alınmadan önce yarım kalan Melikgazi ilçe kongresinin her koşulda ve muhakkak yapılması görüşünde idi… Bu görüşü savunan bazı il yönetim kurulu üyeleri, “Önce Melikgazi ilçe kongresini yapalım. Sonra il kongresinin tarihini belirleyelim. Melikgazi ilçe kongresini yapmadan il kongresi için tarih belirlememiz doğru olmaz. Türkiye’nin 9’ncu, Kayseri’nin de en büyük ilçesi konumunda olan Melikgazi’yi safdışı bırakarak il kongresi yapılmasını doğru bulmuyoruz. Ayrıca bunu da demokrasi anlayışımıza da sığdıramıyoruz” diyordu…
İl Başkanı Feyzullah Keskin’de, “Ben şahsen Melikgazi ilçe kongresinin yapılması için hem Melikgazi İlçe Başkanı Yakup Yılboğa hem de parti genel merkezi düzeyinde hertürlü girişimde bulundum. Ancak şu ana kadar genel merkez bize yapın demediği gibi yapılmaması yönünde talimatta da bulunuyor. En son Yakup Başkana da önce mahalle delege seçimini sonra da ilçe kongresini yapması için gerekli talimatı verdim. Ancak Sayın Yılboğa bu şartlar da ne mahalle delege seçimini ne de ilçe kongresini yapamayacağını açıkça söyledi. Zaten daha önce çıkan olaylardan dolayı mahalle delege seçimi iptal edilmiş kendilerini gerek tehdit eden ve gerekse hakarette bulunanlar ile ilgili yasal işlem başlatmışlardı. Fakat aynı tehdit ve hakaretlerin devam ettiğini, telefonla arayan bazı kişilerin kendisine hertürlü tehdit ve hakarette bulunduğunu ve bu şartlarda ne mahalle delege seçimini ne de ilçe kongresini yapmasının mümkün olmadığını söylüyor. Bu şartlar da bizim başka bir yaptırımımız yok. Üstelik süre de doldu. Bizimde bir an önce daha fazla gecikmeden İl kongresi kararı almamız lazım” dediği söyleniyor…
İl Yönetim Kurulu üyeleri Av. İbrahim Kaan, Av. Neşe Nasırlıoğlu, Avukat Umut Yılmaz ve Av. Mustafa Devrim Demirtaş ise Melikgazi ilçe kongresi yapılmadan il kongresi için tarih belirlenmesini doğru bulmadıklarını bir kez daha hatırlatarak, yapılacak il kongresinde partililerin kendilerini haklı olarak eleştireceklerini belirterek, “İl Başkanı ve il yönetimi olarak Kayseri’nin en büyük ilçe kongresini yapmadan il kongresi yapmamız sorgulanacak ve bizim meşruiyetimiz tartışılacak. O nedenle bizler Melikgazi ilçe kongresi yapılamadan il kongresi içi tarih belirlenmesine muhalifiz ve bu konu da alınacak karara da muhalefet şerhi koyuyoruz” dediler ve karar defterine bu dört isim muhalefet şerhi düştü…
Normalde 21 Temmuz’da Melikgazi ilçe Örgütünde 58 mahallede delege seçimi gerçekleştirilmiş olsaydı 418 delege seçilecekti… Bu rakamda Kocasinan ve Talas’ta dâhil birçok ilçeden fazla delege demektir…
Melikgazi İlçesinde önce mahalle delege seçimi daha sonra da ilçe kongresi yapılamadığı takdirde il kongresinde 481 delege oy kullanamayacak demektir…Bu durumda doğal olarak il kongresinin meşruluğu konusunda tartışma yaratacak… Düşünün o ilin en büyük ilçesi il kongresine yeni delege gönderemiyor… Bu durum da doğal olarak beraberinde il kongresinin de meşru olup olmadığı konusunda tartışma yaratıyor…
Salı akşamı CHP Melikgazi İlçe Başkanı Yakup Yılboğa ve ilçe yönetim kurulunun görevden alınmasına ilişkin alınan karardan sonra yeni Melikgazi İlçe Başkanı ve yönetim kurulu atanacak ve atanacak bu yeni ilçe başkanı ve yönetimi kongreler tamamlandıktan sonra Melikgazi’yi seçime götürecek… Seçime kadar atanacak bu ilçe başkanı ve yönetimi görev yapacak…
Bakalım salı günü yapılan olağanüstü toplantı da alınan bu karar CHP’de nasıl bir tartışma yaratacak?
**
ÖLDÜKTEN SONRA
YAPILMASI GEREKENLERİ
BİLE PLANLAYAN PLANLAMACI…
Salı günü Faruk Molu’yu ebediyete uğurladık…
Faruk Molu Kayseri için büyük bir değerdi…
Kayseri’de başta Yamula Barajı, Serbest Bölge, Taksan, KEMSAN gibi birçok köklü projenin gerçekleştirilmesi için öncülük etmiş bir isimdi… Devlet Planlama Teşkilatı’nda Başkan vekilliği TÜBİTAK’ta yönetim kurulu üyeliği, DESİYAB’tayönetim kurulu üyeliği gibi birçok önemli görevlerde bulunmuş bir isimdi… Aile boyu Kayseri’de de birçok hayır işleri vardı… Molu ailesi köklü bir aileydi…Rahmetli babası Arif Molu’da ağa tabiiyetle bir insandı… O da Kayseri’de (ve hatta Kayseri dışında özellikle demir yolu yapımı konusunda) birçok yatırıma öncülük etmiş bir isimdi… Her biri başlı başına anlatılması gereken hikaye…
Ben onu 1991 yılında tanımıştım…
O dönem Büyükşehir Belediyesi’nde rahmetli Niyazi Bahçecioğlu ile birlikte Basın Yayın Müdürü olarak görev yapıyor ve aynı zaman da kurmuş olduğumuz Kayseri Büyükşehir Belediye Televizyonunun da Genel Yayın Yönetmeniydim…
Aylardan Nisan olduğu için okullarda ha bire fidan dikiliyor bizler de bunu haber konusu yapıyorduk…
O dönem Anadolu Haber Gazetesi’ninde sahibi olan Mustafa Yeğenağa, o haberlerimiz izleyince telefon açtı:
“Recep, bunlar ne ki Faruk Molu, Boğazköprü’nün az ilerisinde bir araziyi ağaçlandırıyor ki gidip görmeni isterim!” dedi.
Ben de sevip saydığım Mustafa Yeğenağa’ya, “Hay hay! Gidip bir göreyim!” diye söz verdim.
Ertesi gün Faruk Molu’yu telefonla arayarak randevu talep ettim. Faruk Molu’da, “Hay hay buyurun gelin!” dedi ve bende kameraman ekibimi alarak Molu Çiftliği’ne gittim… Mustafa Yeğenağa bahsettiği için Faruk Molu bizi nezaketle karşıladı ve çiftliğin yamacında başlatmış olduğu ağaçlandırma alanını gezdirdi… Bizler de ha bire görüntüler aldık, Faruk Molu ile röportaj yaptık. Yaptığımız röportaj sırasında Faruk Molu, “Çocuklar benim bu yaptığım iş pek akıl karı değil. Her vatandaş böyle yapacak diye bir kural yok. Benim imkanım var da yapıyorum yoksa her vatandaş nasıl yapsın?”
Cidden akıl karı iş değildi… Onlarca dönüm aracı ağaçlandırılıyordu… Daha doğrusu çam dikiliyordu… Tutar mı tutmaz mı belli değildi. Çünkü Molu Çiftliği’nin arkasındaki dağın yamacında ki toprakta pek kaliteli bir toprak değildi… Kireç ve kalkerden oluşuyordu… Ama Faruk Molu büyük bir azim ve kararlılıkla o dağın hem güne hem de batı yamacını ormana çevirdi…
Ardan yıllar geçti Faruk Molu ile dostluğumuz daha da ilerledi… Zaman zaman oturup sohbet ettik. Sonra 1999 genel seçimlerinde DSP’den milletvekili adayı olması için ortağım Eşref Boyraz ile birlikte güçlükle razı ettik. Daha önce Kayseri’den milletvekili seçilen ve rahmetli Ecevit’in Başbakanlığını yaptığı dönem de Dış İşleri Bakanı olan İsmail Cem’in tekrar ikinci defa Kayseri’den aday olup olmayacağını kendisine sorduktan sonra, “Ben tekrar bir kez daha Kayseri’den milletvekili adayı olmayacağı. Sağolsun Kayserili dostlarım beni siyasi mefta olmaktan kurtardı ve tekrar milletvekili olmamı sağladılar” diye bize teşekkür edince bizde birinci sıra milletvekili adayı olması için Faruk Molu’ya bu öneriyi götürdük. Faruk Molu, “Çocuklar o konu da ben sırama savdım. İki defa rahmetli Turan Feyzioğlu’nun partisinden milletvekili adayı olmuş seçilememiştim. Tekrar deneyemeye hiç niyetim yok!” demesine rağmen bizi razı etmişti. Daha doğrusu, “Sayın Ecevit ararsa belki onu kıramam!” deyince biz Ecevit’e arattırmış ve öylelikle razı etmiştik. Fakat ne ilginçtir ki Faruk Molu’ya çiftliğinde adaylık formu imzalattığımız o an telefon çaldı ve DSP Genel Merkezi’nden arayan Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tayfun İçli, Faruk Beye, “Faruk Bey Sayın Bakanımız İsmail Cem tekrar Kayseri’den aday olsa sizce bir mahsuru var mı?” deyince son derece nezaketli bir yapıya sahip olan Faruk Bey de, “Estafullah efendim, hiçbir mahsuru yok. Bakan beyin başımızın üstünde yeri var!” diye bu nezaketsiz teklifi bile kabul etmiş oldu… Oysa biz bunu daha önce İsmail Cem ile konuşmuş ve kendisi Kayseri’den tekrar aday olmayacağını kesin bir dille söylediği için birinci sıra adaylık teklifini Faruk Beye götürmüştük… Tüm ısrarlarımıza rağmen Faruk Molu, “Ayıp olur çocuklar lütfen ısrar etmeyin! Diye adaylıktan çekilme önerimizi reddetmişti…Tabii DSP İl ve ilçe örgütleri bakımından tam anlamıyla örgütlü bir parti olmadığı için o seçim kampanyasında çok zorluklar yaşandı… Kazanılmış seçim adliye koridorlarında alavere-dalavereyle az bir oy farkıyla kaybedilmiş oldu…
Bu hepimiz için bir yıkım olmuştu… Faruk Molu seçimlerden sonra Marianne’yi de alarak Beldibi’nde dinlemeye gitmişti… Beldibi’nden kendi kullandığı arabayla alış verişe gideren çıktığı yoldan gelip bir kamyon bunlara çarpınca eşi Marianne’yi o feci kazada kaybetmişti… Faruk Molu bu kazada çok sevdiği dört çocuk annesi eşi Marianne’yi kaybettikten sonra bir türlü toparlanamadı… Eşi Marianne ile birlikte hem Almanya hem de Türkiye’de çektirdiği fotoğrafları boy boy yaptırıp oturma odasına astırdı… Hep o anılarla yaşadı… Bizim de dostluğumuz iyice pekişmişti… Zaman zaman aklı estiğinde arar sohbet ederdik… Yaklaşık dört ay falan önce bir telefon açtı ”Recep senden bir racam var!” dedi. Ben de, “Hay hay Faruk ağbi emret!” dedim. “Estağfullah!” dedi ve sora isteğini söyledi:
“Benim ne zaman öleceğim belli değil. Ölmek istiyorum ama ölemiyorum bu nasıl işse! Fakat bu durumda çok da fazla yaşayacağımı sanmıyorum. O nedenle senden ricam, ben ölünce üç gazeteye ve mahalli gazetelere verilecek ilanları sen ayarla, parasını da sana şimdiden hesabına yolluyum!” dedi.
Ne deyim, şaşırdım kaldım. Bir süre bocaladıktan sonra:
“Estafullah Faruk ağbi, Tanrı uzun ömür versin! İlanın sırası mı şimdi?” dediysem de, “ İnsanın ne zaman öleceği belli olmaz. Benim senden ricam, bu ilanların fiyatını öğren bana bildir, bende şimdiden sana parasını peşinen yolluyum!” dedi.
Kem küm ettim ama diyecek bir şey yoktu, “Pek Faruk ağbi hay hay!” dedim ve geçiştirdim. Fakat Faruk Beyi öyle kolay kolay geçiştirmek mümkün değil. Doğru bildiğini sonuna kadar savunur ve de takipçisi olur. Yani bu konular da inat bir adam… Neyse epeyi bir zaman geçti. Ben de unutturdum diye seviniyordum. Bir süre sonra tekrar telefon açtı:
“Ne oldu o gazetelerden ölüm ilanı fiyatını aldın mı?” diye kararlı bir ses tonuyla sordu. Ben de kem-küm ettikten sonra, “O gazetelerin ilan servisleriyle görüştüm bana ölüm tarihi belli olmayan bir ilan için şimdiden nasıl fiyat verelim dediler?” deyince, “Yahu bu atla deve değil ya, üç aşağı beş yukarı fazlasıyla söylesinler ben ona göre fazla fazla yollayım!” dedi. Benim lafı eveleyip gevelediğimi anlamış olmalı ki başından geçen bir olayı anlattı:
“Ben Devlet Planlama Teşkilatında iken rahmetli babam geldi gitti bana şu Karsu Fabrikası için bir fizibilite hazırla dedi. Ben de babam buna kafa yormasın, sıkıntıya girmesin diye her defasında geliyordu ha gidiyordu ha diye oyaladığımı anlayınca, “Bak Faruk sen bu işi yapmayacaksan yapacak adam bulacağım’ diye bana fırça atmış ve ben de mecburen o fizibiliteyi hazırlamak zorunda kalmıştı. Eğer sen de bu gazetelerden ilan fiyatı almayacaksan alacak adam bulacağım ona göre!” diye sert çıkmış, ben de “Peki Faruk ağbi, anladım hay hay!” demek zoruna kalmıştım…
Ama yine dediğini yapmamış, talebini savsaklamış, Dayı’da, “Faruk Bey şu işi sorup duruyor ne yaptın?” diye gelip gidiyordu… O sabah damadı ve benim de dostum KARSU Genel Müdürü Nevzat Seyok cep telefonundan arayınca açar açmaz, “Faruk Bey rahmetli mi oldu?” diye sordum, O’da, “Maalesef evet!” dedi…
Niye bunu anlatma gereği duydum? Faruk Molu’nun bir çok meziyeti anlatılabilir… Yaptığı yatırımlar tek tek sıralanabilir… Ama ben onun “planlamacı” boyutuna işaret etmek istiyorum… Faruk Molu, planlamadan gelen bir adamdı… Bu alışkanlık gereği hep planlamaya önem verirdi… Ona bir sürü projeden, plandan ve hatta hayalinizden bahsedebilirsiniz… O sizi sabırla dinler ve sonun da onun size soracağı tek soru şudur:
“Fizibilitesi var mı?”
“Yok!” dediğiniz an Faruk Molu için anlattıklarınızın hiçbir hükmü olmaz… Anlattıklarınızın hepsi lafta kalır!
O planlamacıydı… Hem de DPT’ndakileri bile çileden çıkaracak kadar planlamacı! Hem de dönemin Başbakanlarını ve bakanları kızdıracak kadar planlamacıydı… Hem de ölümünden sonra yapılacakları bile bir bir planlayacak kadar bir planlamacıydı… O planlamacının adı Faruk Molu idi… o nesli de kurumu da tükenen son planlamacıydı. Nur içinde yat Faruk Molu!