Milli ara bitti.
Ligimize dönüyoruz.
Nefeslerimizi tuttuk.
Dönüş zor bir maç ile.
Kazanırsak olay, kaybedersek kolay olacak.
Rakibimize karşı son 8 maçta kazanamıyoruz.
KRİTİK MAÇLAR SERİSİ…
Sarı kırmızılı takım için kritik maçlar serisi başlıyor.
Yarın Fenerbahçe ile oynuyoruz.
Milli maç dönüşü.
Rakibimiz kanarya’nın yakın bir zamanda elendiğimiz Türkiye Kupası macerası da başlarda gerek yurt için gerekse de yurt dışında 3 cephede birden zirvede olmak için ter akıtacaklar.
Bizim artık kupa derdimiz de yok.
Malum Sinan Kaloğlu’nun göreve geldikten sonraki tek mağlubiyeti kupa’da Silivrispor’a karşı idi.
Bu serinin sürmesi ve Kaloğlu’nun sarı kırmızılı camiada ayaklarının yere daha sağlam basması, tırnağının yer tutması açısından yarin ki en büyük sınavı son derece önemli.
YERİN HAZIR!
Bellona Kayserispor’da Fenerbahçe maçı hazırlıkları devam ediyor.
Sarı kırmızılılar taraftarını bekliyor yarın.
Kulüp tarafından yapılan paylaşımlar dikkat çekici.
Diyorlar ki;
Bellona Kayserispor “Yerin hazır!
Cumartesi günü #ŞehrinKalbi'nde buluşuyoruz.”
Evet.
Tam zamanı.
Yeriniz hazır.
Sadece yarın iki saatinizi ayıracaksınız ve sarı kırmızılı takıma destek vereceksiniz.
Şimdi değilse ne zaman?
Bu konuda sarı kırmızılı takım Başkan yardımcısı Süleyman Akın@suleyman_akinn diyor ki;
Futbol Takımlarının Gelirleri
-Sponsorluk
-Forma
-Stadyum (Taraftar) geliridir.
Herkes bilet alabilir.
Alacakları biletlerle Kayserispor’a destek olabilirler.
Bilet fiyatları ise şu şekilde; Güney Alt 1000 TL, Kuzey Üst 1000 TL, Doğu Üst 1250 TL, Doğu Alt 1500 TL, Batı Üst 1350 TL, Batı Alt 1900 TL, Batı Balkon 2250 TL, Misafir 1300 TL.
FENER ALAYINA HAZIR MISINIZ?
Kayserispor yarın birkaç işi birden toptan halledecek.
Öncelikle iç sahada kazanana fobisi sona erecek.
İkincisi 13 maçtan bu yana süren iç sahadaki tükenmişlik sendromu sonlandırılacak.
Fenerbahçe’ye karşı 8 maçtır kazanamama gibi bir eziklikte bitecek inşallah.
Yani sarı kırmızılı takımın yarın göreceği toptan çok sayıda hesabı var.
Bu nedenle nefeslerimizi tuttuk.
Pusuya yattık.
Kazanmak adına kenetlendik.
Futbolun tüm pozitif aktörleri bizle birlikte.
1-0 OLSUN BİZİM OLSUN…
Futbolda klasik bir tabir vardır.
İyi kötü sanırım futbolla ilgilenen herkes çok iyi bilir.
Zor maçlar öncesinde hep aynı şey söylenir.
“1-0 olsun bizim olsun!”
İşte yarın tam da böyle bir maç bizi bekliyor.
Atalım üstüne yatalım.
Bu takımda 100’ler kulübünde üye çok sayıda oyuncu var.
Uzun bir süreden buyana beraber oynuyorlar.
Tek soruları aksayan ödemeler.
Bu bağlamda sanırım bu zorlu maç öncesinde üzerine düşeni yapmıştır.
Uzun bir adana sonra A Milli takıma da kaptanı Gökhan Sazdağı’nı gönderen kulüp için önemli artılar var son dönemde.
A Milli takımın Galler maçında seyirci iyi bir sınav verdi.
Darısı yarına inşallah.
Bu kez öz be öz Kayserililer olacak zira tribünlerde.
Seyirciden öte taraftar yani.
KAZANAMIYORSAN-KAYBETME…
Klasiklere devam ediyoruz.
Önce ne dedik?
“1-0 olsun bizim olsun!”
Olmadı mı?
Acele etmeyin.
Demokrasilerde olduğu gibi futbolda da çareler tükenmez.
O halde ne diyoruz?
“Kazanamıyorsan-Kaybetme…”
Sarı kırmızılı takımın öncelikli hedefi kazanmak.
İkinci önceliğimiz ise kaybetmemek.
Yani Ya Fener’i devireceğiz ve Fener alayı yapacağız, ya da yenilmeyecek ve Fener’e takozu koyacağız.
Bu işler böyledir.
Futbol malum her yönü ile zengin bir sektör.
Etinden, sütünden, yününden misali her türlü kazanabileceğiz, turizm gibi bir başka bacasız sanayi.
O nedenle hem sahada, hem saha dışında kazanımlar önemli.
Kazanamadığınız takdirde kayıpları minimize etmekte bir başka profesyonel yaklaşım hali ile de.
PLANLARIMIZ HAZIR!...
Bu nedenle yarınki maçla ilgili yapılan santim-sütun hesapların içeriği epey kalabalık.
A Planı.
Olmadı B Planı.
O da mı olmadı C Planı ve
Alfabede ki bütün harflerin de içinde olduğu bir Z planı vardır sarı kırmızılı camianın.
Hatta yöneticilerin beyanatları bile hazırdır kafalarında.
O nedenle milli aranın sonrasındaki dönüş her yönü ile anlamlı, manalı ve de kaybetmekten öte kazanmaya odaklı bir durum içeriyor.
DERS ÇALIŞIYORUZ…
Malum futbol içinde ciddi manada matematik içeren bir spor dalı.
Sürekli kazandığınız, kaybettiğiniz puanları ve rakiplerinizi yakın takipte tutmak zorundasınız.
Geliri-gideri-gelmeyeni-iç edileni-menajeri-falan-filan-inter-milan…
Sürekli bir hesap trafiği.
Anında bir reaksiyon durumları.
Kazanmanın dayanılmaz ağırlığı.
Kaybetmenin müthiş hafifliği-ezikliği ve hüsranı.
Yani demem o ki…
Simon Cuper’in kitabında yazdığı gibi…
“Futbol sadece futbol değil!”
Nasıl anlamak isterseniz.
Nasıl Yorumlamak isterseniz.
Nasıl yaşamak isterseniz.
Zira futbol aynı zamanda bir yaşam biçimi.
Eğer ki rakibinize saygı duyacak kadar, oyunu kuralları ile oynayabilen, içinizde savaşmayı seven bir fair play ruhu var ise…
Eğer kapasiteniz yetiyorsa!...