KADİR DAYIOĞLU


YER VE YÖRE İSİMLERİ…


 

 

Çok yazdım, çok çizdim, çok uyardım…  Uluorta, gelişi güzel ve hatta hangi gerekçe ile olursa olsun yer, yöre, belde, ilçe vs. isimlerinin değiştirilmesinin çok yanlış olduğunu; bunu yaparak kentin tarih hafızasını sildiğimizi, yok ettiğimizi; kentin geçmişle olan bağını koparttığımızı, defalarca taşıdım bu sütuna... Taşımayacağa da devam edeceğim. Bu da eskilerden bir tekrar olacak.

***

Örnek olarak da Gedris, Karadere, Billur, Çaybağları, Haymana, Gürle vs. olarak bilinen bölgenin birden bire Erenköy ismi adı altında bir mahallede birleştirilmesini göstermiştim... Oysa, Şehitlik’ten başlayıp, ta Hisarcık Burhan Sokağı’nın girişine kadar, en az 50 kilometre karelik, çok çok geniş bir alanı kapsayan bu mahallede yukarıda isimlerini verdiğim kadim yerleşim yerleri, bağlar mevcut.

***

Ve sormuştum: Bunlar ya da biri ya da Bakırköy değil de neden Erenköy?

***

Mesela, Taşlıburun’dan sonrasına Altınoluk Mahallesi ismi verilmesi de bu cümleden… Biliyorsunuz bu bölgede Eğribucak, Kükürt, Kayadibi, Çağşak, Obruk, İnecik, Belbaşı gibi kadim bağlarımız var.

***

Evet, neden Gümüşoluk değil de Altınoluk?

***

Bunun nedenini, biraz cemaat jargonuna vakıf olanlar gayet iyi bilir… Bu isimler “Erenköy Cemaati”nden mülhemdir… Umarım, aksini söylemezler. Söylerlerse, çok ayıp ederler.

***

Tabii, kendi mülklerine bu isimleri verseler saygı duyar ağzımı açmam bile… Ama burası kamusal bir alan, doğru değil… Hem bunların, bir miktar cemaat bağlıları dışında Kayseri ile hiç mi hiç ilgisi yok… Bu aynı zamanda, o yörede bulunan “kadim” yer ve yöre isimlerinin yok olmasına,  unutulmasına neden olur…

***

Mesela, Melikgazi’de, “Ülkücüler” tarafından öldürüldükleri iddia edilen, 1970-1980’lerin “Akıncı Militan” Metin Yüksel ve “Akıncıların” abisi, “ideologu” Sedat Yenigün’ün ismini verdiler caddelere; sanki bizim değerimiz yokmuş gibi…

 

Neden verdiniz? Bu isimlerin Kayseri ile hiç mi hiç ilgisi yoktu… Oysa bu şehrin yetiştirdiği değerler var, onların isimlerini verebilirdiniz. cadde ve sokaklara.

***

Özellikle bağlarda gedikler ya da oralara has isimler var… Bunların yerine, ilgisiz isimlerle birlikte “numara” verilmesi de ayrı bir garabet… İsterseniz Hisarcık yolunu sayayım: Cevizli Kuyu, Becen Kuyusu, Merdivenli, Kilimci Hacı Şükrü Ağa Gediği, Gürle, Emin Hocanın Gediği, Yumurtacı Gediği, Reyhan Bucağı, Paşabağları, Taşçıoğlu Gediği, Çayırgöl gibi…

***

Bu isimler dururken ne diye numara verilir ki, cadde ve sokaklara? Bu kadar mı kökten kopuk belediyelerimiz?

***

Bu tür isimler her bağ da var. Bunları bilenler de azaldı… Bu isimleri kullanmazsanız ne diye hafızada kalsın ki? Mesela üç-beş mahalleyi birleştirip tek isim altında topluyorsunuz… Doğru bu… Peki, kaldırılan isimler bir sokağa, bir caddeye verilse olmaz mı? Allah’tan camiler/mescitler var da isimler hatırda kalıyor.

***

Bakınız, erken Cumhuriyet dönemi eserlerine ve isimlerine bir alerjiniz olabilir; onları hafızadan kazıyabilirsiniz, anlarım. Ama ta dört-beş asır gerisinden beri gelen, rol model aldığınız Osmanlı’dan gelen isimlere kıymayın; hiç olmasa onları yaşatın bari… Bu kadar mı tarih ve kent bilincinden yoksunsunuz?

***

Sizlere, sanırım Belediyelerin haberi olmadığı, Surayia Faroqhi’nin (Süreyya Faruki) Osmanlı’da Kentler ve Kentliler isimli kitabından yer alan Kayseri’de ki (merkez) bazı isimler vereceğim.

***

1600’lerin başında; Molu, Erkilet, Horsana, Arguncuk, Germir, Talas, Billur, Gürle, Hisarcık, Merkep Meydanı, Gediris, Çay, Eğribucak, İnecikler, Hasandağı, Beğendik, Belbaşı, Kayadibi, Mahrumlar, Çağşak, KulaklıHacılar, Karaca Viran, Sakar vs. vs. gibi yerel isimler varmış Kayseri merkezinde...

***

Bakınız 1690 yılı kayıtlarında neler varmış Kayseri de: Kulaklı, Cebel-i Yılanlı, Obruk, Hasandağı, Kızıltepe, Hırka, Dadağı, Güllü, Kanlıyurd, Meşhetler (Maşhatlık) vs. vs.

***

Bunların ne anlama geldiğini, neyi kastettiğini bilmiyorum ama varmış... Peki, 2021 yılında bu isimleri hatırlıyor musunuz? Elbette hatırlıyoruz ve de biliyoruz... Ama bir kısmını kaldırdık Erenköy dedik, bir kısmına da Altınoluk... Işık Meydanı, Kurtuluş, Kazım Karabekir dediklerimiz de oldu...

***

Bildiğiniz gibi, 1973 yılında belediyeyi kazanan CHP’liler; “Bizim yönetimimizde mahrumlar olmaz, yıllardır mahrum bırakılmış Mahrumları biz kurtaracağız !” diyerek en az dört beş asırlık Mahrumları bir çırpıda “Kurtuluş Mahallesi” Yapmışlardı... Belli ki bunlarda, sol örgüt “Kurtuluş”tan esinlenmişlerdi. Onlardan sonra gelenlerde başka bir cehalet örneği sergilediler, geriye dönüş yapacakları yerde, Kazım Karabekir Mahallesi dediler, burasına...

***

Neden? Bir Allah’ın kulu çıkıp bunun nedenini izah etmedi. Hep topu taca attı…

***

Yok arkadaş; hiç kimse bu kentin hafızasını yok etme, kentin tarih ile olan bağlarını kopartma, silme hakkına sahip değildir... Tıpkı bizim asırlara sari Gediris, Billur, Karadere, Çay Bağları vesairenin bir gece de Erenköy olduğu gibi... Taşlıburun’dan sonrasına Altınoluk dendiği gibi...

***

Umarım karar verenler bilerek ya da bilmeyerek neyi yok ettiklerinin artık farkına varırlar; yine umarım Merkep (Eşşek) Meydanına Işık Meydanı, Gedris yukarısına Erenköy; Taşlıburun üstüne Altınoluk ve Mahrumlara Kurtuluş ya da Kazım Karabekir deme gibi tarih bilincinden yoksun bir tutum sergilemeye devam etmezler...

***

Son olarak şunu söylemek istiyorum: Tarih bilinci nutuk atmakla, övünmekle oluşmaz... Tarih bilinci doğru bilgiler etrafında tarihe sahip çıkmakla; Tarihle dost olmakla oluşur...