MUSTAFA CENGİZ

Tarih: 10.01.2025 15:48

YENİ YILDA DAHA İYİ HİSSETMEK İÇİN ÖNERİLER…

Facebook Twitter Linked-in

Her yeni yıl yeni bir başlangıç anlamı taşıyor. 

Kimilerine göre bunlar gereksiz ayrıntılar.

Yani hayatı geldiği gibi yaşamak lazım.

Kader-kaza çizgisinde.

Peki hiç mi önlem almamak lazım.

Kendimizi güncellemek.

Sosyal toplum çizgisinde, bilinçli olmak. 

Ama çağ modern çağ.

Hayat akıyor.

Ve… 

İşin ilginç tarafı eskiye oranla insanların yaşam süreleri uzamış durumda.

Kadınların erkeklere oranla daha fazla yaşadıkları da ortada.

Yoğun siyaset gündeminden uzaklaşıp, bugün size yeni yıla ve hayata dair biraz farkı bilgiler.

Konunun maddiyatla ilgisi hem var hem de yok aslında.

Biraz da olay kişisel duygu, düşüncelerden kaynaklanıyor. 

Bakalım sizlerde bu tür bir yaşam standardına yakın mı yaşıyorsunuz, yoksa tek düze bir hayatın esiri misiniz?

MÜKEMMEL OLMASINI BEKLEYEMEYİZ.

Yeni bir yılda bu umutla herkesin kendisi için yeni hedefler belirlemesi gerektiğini paylaşan Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, “Hayatımızdaki her şeyin kontrolümüzde ve mükemmel olmasını bekleyemeyiz. 

Güzel şeyler ve olumsuz şeyler yeni yılda da olacak. 

Kendimize karşı daha şefkatli davranmak zorlukların üstesinden gelmek için ilk hedefimiz olmalı” açıklamasında bulundu.

Uzman Psikolog Ezgi Dokuzlu, 2025 yılında insanların kendilerini daha iyi hissetmeleri için 10 öneride bulundu.

İYİ HİSSETMENİZ İÇİN 10 ÖNERİ…

-Ne istediğinizi bilmek ve hayatınızı bu isteklere göre düzenlemek, planlamak sizin elinizde. Kendinizi daha iyi tanımak için “Ne istiyorum, neden bunu istiyorum, bana ne katkı sağlayacak?” gibi sorular hakkında düşünmek gelecekle ilgili planlarınızı netleştirecektir.

-Yeni yılda yeni hedefler belirlerken cümlelerinizi olumlu bir şekilde ifade etmeye çalışın. “Başarısız olmayacağım” yerine “Eskisinden daha başarılı olmak için elimden geleni yapacağım” gibi...

-Büyük hedefler motive edicidir fakat onları gerçekleştirmek için önce küçük adımlara ihtiyacımız var. Hedeflerinizi ulaşılabilir kılmak için parçalara bölerek adım adım ilerleyin ve gerçekleştirmek için bireysel olarak ne yapabileceğinize odaklanın.

-Yeni yıl için yeni hedefler belirlerken başarılarımızı, başarısızlıklarımızı sahip olduklarımızı kabullenmeli, kendimizi başkalarıyla kıyaslamadan değerlendirmeliyiz.

-Geçmişteki hatalarımızdan neler öğrendiğimizi hatırlamak farkındalık oluşturur ve kendimizi daha iyi tanımamızı sağlar. Bu da daha güçlü ve bilinçli bir ilerleme sağlayacaktır. 

-Var olana odaklanmak olmayana odaklanmaktan daha iyi hissettirir ve daha motive edicidir. Nelere sahip olduğumuzu gözden geçirip bunlar için önce kendimize ve sevdiklerimize teşekkür etmeliyiz.

-Gelecekle ilgili düşünürken karamsarlıktan uzak durmalı ve “Ya olursa, ya yapamazsam” gibi söylemler yerine şu anda neye sahip olduğumuzun farkında olarak davranmalıyız. Geçmişteki hatalar, gelecekte yaşanmamış olumsuzluklar için bugünümüzü feda etmemeliyiz.

-Daha önce denemediğiniz şeyleri denemek, belki yapmaya cesaret edemediğiniz belki de fırsat bulamadığınız şeylere yeni bir yılda şans vermeyi deneyebilirsiniz.

-Pandemi hala devam ediyor, yeni varyantlar bu sürecin sonlanmasına dair endişeleri arttırsa da artık maskeli mesafeli yaşamaya, kısıtlamalarla sosyalleşmeye alıştık. Bizim için en zor süreç pandeminin başlarıydı, daha önce yaşamadığınız karantina ve önlemler her birimizde kaygı yarattı ama artık virüsten korunmak için ne yapmamız gerektiğini biliyoruz, her zamankinden daha güçlüyüz. Virüsle mücadelede yeni yılda da daha kontrol sahibi olacağız.

-Mutlu olmanın bir araç değil sonuç olduğunu unutmamalıyız. Mutlu olmaya çalışmak mutlu olmanın yollarını aramak yerine kendimizi iyi tanıyıp nelerin bize iyi geleceğini bilmemiz bizi gerçek mutluluğa götürecektir.

YALNIZLIK, RUTİN YAŞAM TARZI, 

YAŞLANMAYI HIZLANDIRIYOR!

Devam ediyoruz.

Geçtiğimiz günlerde kendisi Kayseri’ye de gelmişti. 

Longevity (sağlıklı uzun ömürlülük) kavramını değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sosyal izolasyonun, yaşlılıkta ölüm riskini artıran faktörlerden biri olduğunu ifade ederek, “Yalnızlık, bireyleri umutsuzluğa itebilir. 

Bu nedenle, yalnızlığı giderecek sosyal ortamlarda bulunmak ve sosyal bağları güçlendirmek son derece önemlidir.” dedi. 

Statik ve rutine bağlı kalan bireylerin, beyinlerinin potansiyelini tam olarak kullanamayacaklarını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, rutin yaşam tarzının da yaşlanmayı hızlandırdığına dikkati çekti.

Tarhan, literatüre yeni girmiş Longevity (sağlıklı uzun ömürlülük) kavramını değerlendirerek, yaşlanmayı hızlandıran durumlara dikkati çekti.

YAŞLANMAYI DURDURABİLİR MİYİZ?

Geçmişten bu yana ‘yaşlanmayı durdurabilir miyiz?’ konusunun merak edildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Longevity konusunun ülkemizde tartışılmasına çok seviniyorum. 

Ben de beyinde saklanan yaşam sırlarını tartışmak istiyorum.” dedi.

Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler’in, dünyayı tehdit eden üç ana tehlikeden bahsettiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bunlar gelir eşitsizliği, iklim değişikliği ve yalnızlık. 

Yalnızlık, bu dönemde giderek yaygınlaşan bir sorundur. 

İnsanların mutluluğu sadece kendilerini gerçekleştirmekle değil, aynı zamanda başkalarına yardım etmek ve manevi ihtiyaçlara odaklanmakla da ilgili. 

Bu noktada Maslow'un tespitleri önemlidir; insanın mutlu olabilmesi için sadece kendine değil, başkalarına da katkı sağlaması gerektiğini vurgular. Bireysel faydanın yanı sıra toplumsal fayda da önemlidir. 

Bu nedenle, paylaşmak ve yardımlaşmak gereklidir.” diye konuştu.

“YALNIZLIK, UMUTSUZLUĞA İTEBİLİR”

Dünyada yalnızlık epidemisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Hawking'in 2004 yılında yaptığı bir çalışma, 50 yaş üstündeki bireylerde bilişsel gelişimlerin azaldığını göstermektedir. 

Harvard Üniversitesi'nin 70 yıllık bir çalışması, sosyal ağları güçlü olanların daha sağlıklı yaşlandığını ortaya koyuyor. 

Sosyal izolasyon, yaşlılıkta ölüm riskini artıran faktörlerden biridir. 

Yalnızlık, bireyleri umutsuzluğa itebilir; yalnız hisseden kişiler ‘Yaşamanın anlamı kalmadı’ diye düşüncelere kapılabilir. 

Bu nedenle, yalnızlığı giderecek sosyal ortamlarda bulunmak ve sosyal bağları güçlendirmek son derece önemlidir. 

Örneğin, İngiltere ve Japonya, yalnızlık bakanlıkları kurmuşlardır çünkü yalnızlık oranları ciddi şekilde artmaktadır. Bir üniversitenin 50 bin kişiyle yaptığı bir çalışmada, 50 yaş üstü bireylerde yalnızlık oranı yüzde 27, 16-24 yaş grubunda ise yüzde 40'tır. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte, gençler arasında sosyal izolasyon giderek artmaktadır.” şeklinde konuştu.

“RUTİNE BAĞLI BİREY, BEYNİNİ 

TAM KAPASİTE KULLANAMAZ!...”

Beynimizi geliştirmek ve yeni deneyimlere açık olmak için çevremizdeki alışkanlıkları değiştirmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Her zaman aynı yolları kullanmak yerine farklı yollar denemek, beyin aktivitesini artırabilir. 

Değişikliğe açık olan kişiler, beyninin daha önce kullanılmayan alanlarını aktif hale getirebilirler. 

Statik ve rutine bağlı kalan bireyler, beyinlerinin potansiyelini tam olarak kullanamazlar. Farklı bir yola girdiğinizde, beyniniz yeni bir duruma adapte olarak yeni mental programlarla karşılaşır.” dedi.

YAŞLANMAYI HIZLANDIRAN 

DUYGUSAL, SOSYAL FAKTÖRLER 

Prof. Dr. Tarhan, yaşlanmayı hızlandıran duygusal ve sosyal faktörlere de işaret ederek, bu faktörleri ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:

“Stres ve depresyonun etkisi: Kronik stres, depresyon ve anksiyete gibi duygusal faktörler, yaşlanma sürecini hızlandırabilir. Özellikle yalnızlık, bireyleri umutsuzluğa sürükleyerek yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor.

Yalnızlık epidemisi: Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler, yalnızlığı çağımızın en büyük sorunlarından biri olarak tanımlıyor. Sosyal bağları zayıf olan bireylerin, yaşlılıkta ölüm riskinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Sosyal ağların önemi: Harvard Üniversitesi'nin 70 yıllık çalışmasına göre, güçlü sosyal ağlara sahip bireyler daha sağlıklı yaşlanıyor. Sosyal ortamlar, yalnızlık duygusunu azaltarak bilişsel gerilemeyi önleyebilir.

Rutine bağlı kalmanın zararları: Beyin aktivitelerinin artırılması için yeniliklere açık olmak, değişik deneyimlere yönelmek önemlidir. Statik ve rutin bir yaşam tarzı, beynin potansiyelini sınırlayarak zihinsel yaşlanmayı hızlandırabiliyor.

Yalnızlıkla mücadele için çözüm önerileri: İngiltere ve Japonya’nın yalnızlık bakanlıkları kurması, yalnızlık sorununa dikkat çekiyor. Türkiye'de de sosyal bağları güçlendirecek politikaların geliştirilmesini öneriyorum.

Sağlıklı yaşlanmanın anahtarı: Güçlü sosyal ilişkiler, düzenli fiziksel aktivite, dengeli beslenme ve stres yönetimi, sağlıklı bir yaşlanma sürecinin temel taşlarını oluşturuyor.” 

Evet… Bugün güncel hayata dair iki öneli isimden önemli öneriler sunmaya gayret ettim. 

Aslında işin özü insanın kendisi. 

Her iş kendimizde bitiyor. 

İyisi de kötüsü de. 

Bu nedenle kendimize daha fazla özen göstermeli, geliştirmeli, çalışmalı, sağlığımıza dikkat etmeli hakkımızda hayırlısı içinde dua etmeliyiz.

Rabbim siz değerli okurlarımıza hayırlı ömürler versin inşallah. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —