KADİR DAYIOĞLU


YARIN 10 KASIM

Türk’ün atasını sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. Ruhu, şâd olsun…


Yarın 10 Kasım. O da “her canlı gibi, ölümü tattı!”. “Naçiz vücudu toprak oldu!” Ama ruhu etrafımızda geziyor, teftiş eder gibi… Eserleri, tüm tahribata rağmen yaşıyor. Yaşamaya da devam edecek.

***

Öleli, neredeyse bir asra yaklaştı. O bir Tanrı değildi. Onun rehberi akıl ve bilimdi. Bizlere de mürşit olarak bunları gösterdi. 

***

Atatürk ve onun devrimlerine her türlü eleştiriyi yapabilirsiniz ama hakaret asla… Ona da izin vermeyiz, en azından tepki veririz. Tepki de veremezsek, kalben buğzederiz.

***

Son günlerde, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik saldırılar arttı. Artmaya da devam ediyor. Genellikle, soyu üzerine. Kimin Türk olup olmadığını bilmem. Ölçmeye tartmaya da kalkmam. Aynı zamanda beni ilgilendirmez de. Ama şurası muhakkak ki, Gazi Mustafa Kemal, halis, muhlis bir Türk. Bunda, şüphe dahi etmem. Kimsenin de şüphesi olmasın. 

***

O bir, Karaman Yörüğü’dür. “evladı Fatiha’ndır”. Zavallılar onun, “dedelerinin Manastır'daki Kocacık Köyü'nden gelip Selanik'e yerleştiklerini” (Erhan Afyoncu, Sabah 10.02.2017) bilmiyor. Arkadaş, kulağına, “çakma tarihçilerin” üflediğini gerçek sanıyor. 

19 Mayıs 1919’da, Samsun’a ayak bastığında, halkı umutsuz görünce şunu söyler; “Beyler, Konya Ovası’nda, Torosların eteğinde, bir Yörük çadırından duman çıkıyorsa asla umudunuzu kesmeyin”.

***

Biliyorsunuz, Kayı Boyuna mensup Osmanoğulları, dört yüz çadırdan bir cihan devleti çıkarttı. Bunu bilen Mustafa Kemal de bunu anımsatıyor!

***

Kendisine ve kendi gibilerine, ellerinde bir mezura din iman ölçenlere, XVII. yüzyılda yaşamış Osmanlı şeyhülislamlarından Mehmet Bahaî Efendi bir şiirinden bir ikiliyi anımsatırım: “Bize mülhid diyenin kendüdeîman olsa/Dahleden dinimize bari müselman olsa”.

***

Hatırlar mısınız, bu kıtaları çok vermiştim. Anlaşılan sık sık vereceğim, ta ki; bizim “ecmaine” edep nasip olana kadar… Öyle ya!, edebi de, çizmeyi de aşmaya başladılar.  Ne diyelim; “Edep yâ hû, bu da geçer yâ hû!”

***

Bizim “ecmainin” rol model aldığı, öykündüğü “Araplar” gibi bir asabiyet ya da bir soy gayreti içinde olmam, insanları“inanan inanmayan” diye ayırmam, etnik kimlikleri beni ilgilendirmez. Kardeşim olarak bilirim. Ama “Türk”’e, bir “Türk büyüğüne” saldırıldı mı, hakaret edildi mi, aslanlar gibi “Türkçü” kesilirim. O taktirde benim için Türklük bir yana diğerleri bir yana…

***

Daha da ileri giderim; İçinde “Türk’ün” olmadığı bir dini hayat içerisinde de asla olmam? O nedenle, herkes aklını başına alsın, ağızlardan çıkanları kulaklar duysun. Yok öyle, biz bu ülkeyi, ıspanak fiyatına pazardan falan almadık!

***

Şahsen, AK Parti ve bizim “ecmaine” medyunu şükranım… 60’ından sonra, bana, “Türk’ü” ve “Atatürk’ü” keşfettirdikleri için. Haliyle; “dinsizlik!” olduğu kulağımıza üflenen, “laikliği” de bunlar sayesinde keşfettim... Öğrendim ki; laiklik aklın özgürleşmesiymiş. Kaynağı ister uhrevi, ister dünyevi olsun her türlü dayatmayı reddetmekmiş. İsterseniz konuyu biraz daha somutlaştırayım; Bu dayatmaya herhangi bir “inanç kümesi” de, “Kemalizm” de dahil…

***

Unutmayın; bir ölüm fermanı olan Versay Antlaşması,Almanya’da bir Hitler ama yine bir ölüm fermanı olan SevrTürkiye’de bir Mustafa Kemal çıkarttı. 

***

Gazi, 19.yy’ın başlarında sizlere ömür olmuş bir Osmanlı’nın diriltilemeyeceğini çok iyi biliyordu. Bugün, dirileceğini sananlar varsa, bir zahmet “Mazhar Osman’a” gitsinler. “Osmanlı!” dendiğinde tüyleri diken dike olan bir Arap dünyası ile bir “İslam birliği” falan da kuramazsınız. Boş hayallerle uğraşmayın. 

***

ODTÜ’de görevli Uluslararası İlişkiler Profesörü Hüseyin Bağcı, bir anısını anlatmıştı. Onu tekrar paylaşmak isterim. Bir toplantıda Arap meslektaşları şunu demiş: “Hüseyin, biz, sizin gibi laik ve demokratik bir ülke olma ideali içindeyken, sizin bizi özenmenizi anlayamıyoruz!”

***

O nedenle; geriye, çok geriye doğru öykünmenin bir anlamı yok. “Geçmiş geçmişte kaldı”, geri gelmez artık. Cumhuriyetin kazanımlarına ve Mustafa Kemale saldırmanın hiçbir yararı olmaz.  Gelin, geleceğe bakalım. Gelecek de; çağdaş, çoğulcu, katılımcı, saydam, hesap verebilir, bireyin “kutsandığı” bir demokratik hayatta. Aksi, bu ülke insanına cehennem olur. Bizden haber vermesi…

Türk’ün atasını sevgi, saygı ve özlemle anıyorum. Ruhu, şâd olsun…