MUSTAFA CENGİZ

Tarih: 23.01.2025 12:01

YAKTIĞI MUM, HALA UĞUR’UMUZ!

Facebook Twitter Linked-in

"Bugün hiç yazı yazmasam diyorum,

Gitsem bir dağ başına, 

Gitsem, kır çiçekleri toplasam...

Bunları bir demet yapsam,

Desem ki; Bu çiçeğin adı, "ERDEM"

Bunun adı "ONUR"

Bunun "İNANÇ"...

UĞUR MUMCU

Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.

Uğur Mumcu ( 24-Ocak-1993)

Ölüm yıldönümünde Saygı ve rahmet ile...

**

24 Ocak 1993'te katledilen merhum Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu'nun bugün yine ölüm yıldönümü...

Kocaman soru işaretleri ile birlikte.

Halen karanlıkta kalan onlarca soru var.

Uğur Mumcu için sadece "Gazeteci-Yazar" demek sanırım az gelir.

O her şeyden önce bir Türk Aydını idi.

Türkiye'de yaşananlar konusunda bu günleri hatta yarınları görerek önemli uyarılarda bulunmuştu.

O'nu susturamayanlar diğer önemli isimler başta Çetin Emeç, Abdi İpekçi olmak üzere haince, kalleşçe katlettiler onu da.

Ne yazık ki birkaç anma etkinliği ve birkaç mesaj ile hatırlandı.

Türkiye gerçeklerini örtmekte son dönemde ne kadar da mahir değil mi?

Üzerinden tam 32 yıl geçmiş ama halen sis perdesi aralanmış değil maalesef. 

UĞUR MUMCU, HEP UYARMIŞTI…

Cumhuriyet Gazetesi 1 Mart 1987 tarihli yazısından bir alıntı: 

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. 

İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” 

Ve… 

Bir başka yazısı.

Bakın ne diyor Uğur Mumcu 31 Temmuz 1981 tarihinde Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde? 

 “Laiklik, Atatürk ilkelerinin temelini oluşturur. 

(...) Laikliğin toplumu büyük kargaşalardan ve kör bağnazlıklardan kurtaran bir dünya görüşü olduğunu yaşanan her olay ile yeniden öğreniyor ve Atatürk’ün büyüklüğünü her olayda yeniden anlıyoruz. (…) 

Yakın tarihimizde çok acı örnekleriyle gördük ki, laiklik ilkesinden verilecek küçük, küçücük bir ödün, toplum için büyük ve onarılmaz yaralar açmaktadır.” 

HEP UYARDI…

Yazılarında, TV programlarında, Kitaplarında hep uyarılarda bulundu.

Kapıdaki tehlikeye dikkat çekti.

Bugün yaşananlardı 40 yıl öncesinde görmüştü.

Nasıl Aziz Nesin gibi aydınlar bu ülkenin karşı karşıya olduğu tehlike için o günlerden feveran etmişler ve yanmaktan kılpayı kurtulmuşlarsa, Uğur Mumcu’da benzer bir yüreklikle hem de başına geleceği bile bile inandığı doğrulardan dönmeyerek katledildi. 

Hep doğruları konuştu.

Hep doğruları yazdı.

Yanılmadı, yanıltmadı.

Türk insanının karşı karşıya kaldığı tehlikeleri sezdi.

Bir vatansever olarak hep ama hep uyardı.

Yanlışlara dikkat çekti.

Onlar bu Uğur’da öldüler ancak ne yazık ki biz halen uyumaya devam ediyoruz. 

NE DİYOR YILLAR ÖNCESİNDE?

“Adam namussuzdur. 

Elindeki her olanağı kullanarak devleti soyar, kendisini ve yakınlarını zengin eder. 

Sonra da gözünüzün içine baka baka konuşur:

- Manevi değerlere bağlıyız ...

Adam ahlaksızdır. 

Her gün ayak üstünde bin yalan söyler. 

Dün övdüklerine bugün söver, dün ana avrat sövgüler yağdırdığı insanlara, salya sümük övgüler dizer ... 

Sonra başlar aynı sözü gevelemeye:

- Manevi değerlere bağlıyız ...

"Neyine bağlısın ki?..." diye soramazsınız. 

Çünkü bu işlerin ölçüsü tartısı kalmamıştır. 

"Ar damarı" denen namus ve ahlak sigortası var ya, o çatlamıştır. 

Ne söylesen boş! 

Farkında mısınız bu gidiş, toplumun bütün değer yargılarını çürütmüştür. 

Hırsız olduğunu, namussuz olduğunu, su katılmamış rezil olduğunu bildiğimiz nice cambaz, ip üzerinde yeni hünerlerini gösteriyor, bizler de hep birlikte, ara sıra da "yaşa. varol" diye bağırarak çağırarak izliyoruz olup bitenleri.

Toplum bütün kurumlarıyla çökmüş, çökertilmiştir. 

Günlük yaşamımızdan politika sahnelerine kadar elimizin değdiği, gözümüzün iliştiği her yerde yeni çürümüşlükler, yeni yozlaşmalar art arda birbirini izlemektedir.

Enflasyonlu-devalüasyonlu bu düzen, bankalarla bankerlerin boğuştuğu, bir kilo soğanın yüz liraya çıktığı. 

Ekmeğin pasta fiyatına satıldığı bu düzen, insanı insan yapan bütün erdemleri, bütün değerleri, iyi, güzel, doğru gibi bütün kavramları da beraberinde çekip götürüyor.

Burnunuzun ucuna gelen bu koku, bu yıkıntının. 

Bu çürümüşlüğün kokusudur.”

KALPAKSIZ KUVVAYI MİLLİYECİ

Araştırmacı gazeteciliğin sembol ismi, ödünsüz Atatürkçü, Kalpaksız Kuvvayı Milliyeci Uğur Mumcu 32 yıl önce uğradığı hain suikast sonucu aramızdan ayrıldı. 

Ancak fikirleri, haklı çıkan uyarıları ve haberleriyle Cumhuriyet meşalesi olmaya devam ediyor.

Evet…

O gerçek bir savaşçı idi.

Savaş her zaman topla tüfekle yapılmaz.
Nitekim o da kalemi ile verdi bütün ömrü boyunca savaşını.

Kalpaksız Kuvvayı Milliyeci Uğur Mumcu, bu vatan için canını feda etmekten imtina etmeyen koca yüreklilerden birisi idi.

Bile bile, göz göre göre ölüme gitti.

Başına geleceği bile bile de susmadı.

Susturamadılar onu.

UĞUR MUMCU AG VAKFI…

Ve... Uğur Mumcu AG Vakfı@umagduyuru

Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), 24 Ocak 1993'te katledilen Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu'nun ardından düşüncelerini yaşatmak için kurulmuş bir vakıf.

Onu düşünceleri ile yaşatmak ve gelecek nesillere de bunu aktarabilmek son derece önemli.

Türkiye'de hala birçok karanlıklar altında ve daha da karanlığa gömülmek üzere.

YOL AYRIMININ MİNİ ÖZETİ…

Bir ara demişti ki; 

"(Türk) İsviçre medeni kanununa göre evlenen, İtalyan ceza yasasına göre cezalandırılan, Alman ceza mahkemeleri usulü yasasınca yargılanan, Fransız idare hukukuna göre idare edilen ve İslam hukukuna göre gömülen kişidir."

Ve ekliyor:

"O dönemde böyle yasaların alınması zorunluydu.

Çünkü toplum bir yol ağzındaydı. 

Ya batılı laik sistem ya şeri hukuk. 

Mustafa kemal ve düşün arkadaşları batılı ve laik sistemi benimsediler."

Yani çağdaş, muassır medeniyetler seviyesi. 

NASIL ÇIKACAK KARANLIKLAR AYDINLIĞA…

Uğur Mumcu; Emperyalizme başkaldırıdır, cesarettir, vefadır.

Ve… Unutmayın ki; 

Hiçbir siyasi cinayet mertçe olmaz.. 

Hepsi kalleşçeydi...

Birdenbire gelmedi karanlık, bunlar gelmekte olan karanlığın habercisiydi.

Atatürk’ün izinde, korkusuz, amansız gazetecimiz; sakıncalı piyademiz Uğur Mumcu… 

Sanırım Türkiye’nin temel sorunlarından birisi de onun gibi Cesur Yürek gazetecileri yetiştirmekteki yüreksizliğimiz ve satılık kalem sayısının fazlalığı…

Anmak yetmez, dünü ve bugünü anlamak için okumak, okutmak gerek. 

Yazıları, ışığı yolumuzu aydınlatıyor.

Rahmet ve Minnetle anıyoruz. 

Yine onun en önemli tespitlerinden birisi ile bitirelim.

Uğur Mumcu 29 Ekim 1992’de diyor ki, “Cumhuriyet ne holding merkezlerinde kurulmuştur, ne Dünya Bankası ofislerinde! 

Cumhuriyeti kuran Türkiye halkıdır. 

Kuvayı Milliye'dir, ulusal kongrelerdir, ordudur, meclistir.” 

Uğur Mumcu…

O aydınlanmamız için gereken mumu yakarak göçtü ebediyete.

Ama yaptığı uyarılarda ne yazık ki halen gündemde ve daha da tehlikeli boyutlara ulaşmış ve daha da büyük önem kazanmış durumda her geçen günle birlikte…

“Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi, hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi...”

Ve… 

Son söz mü?

Nazım Hikmet Ran’ın söylemi ile…

Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa!

 

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —