Sağanaklar devam ediyor… Yağışlar afete döndü… Bugünlerde, “kırk ikindi yağışları” olur, hafif yağar, uzun sürerdi. Şimdi ise, gök yarılmış gibi düşüyor… Hal böyle olunca; çukur yerler göle, cadde ve sokaklar nehre dönüyor. Bir de ördekler eksin.
***
Rüzgar, kentin ne kadar “pislik” içerisinde, yağışlar altyapının ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor bize.
***
Tabii, rüzgar bir şeyi daha gösteriyor; “insan davranışlarının” ne kadar “irrasyonel” olduğunu. Elimize ne geçerse atıyoruz, ortalığa, pislikten geçilmiyor. Rüzgar esince, ortaya çıkıyor. Havada, toz, poşet, kağıt, uçuşuyor. Haliyle, “hava kirliliğinin” önemli bir parametresi olan “havadaki toz” miktarı artıyor.
***
Ama ikincisi yani çukurların göle, yolların nehre dönüşmesinin kabahati belediyelerimize ait. Güzel, güzel park ve bahçeler; kaldırımlar yapıyorlar ama yağmur sularının deşarjı için yeterli altyapıyı beceremiyorlar. Haliyle, çoğu zaman da mizaha konu oluyor.
***
Bir de buna, kanalizasyondan ortaya saçılan kokuyu ilave edin. Şehrin bir bölümünde, kusura kalmayın, “bok kokusu” iyice hissediliyor, burnunuzun direği kırılıyor. Rüzgar nedeniyle, bu koku, evlere kadar çıkıyor.
***
Merak ediyorum, bundan şikayetçi olanlar, mesela, KASKİ’yi hiç mi uyarmıyorlar? Tabii, akla şu geliyor; acaba, insanlar yeterince su kullanmayıp, pislik deşarj edilemiyor mu? Hal böyle ise bunda, su fiyatlarının pahalı oluşu önemli bir neden mi? Bir de toplumda, yıkanma ve temizlik kültürü yeterince gelişmemiş mi?
***
İnanın, sık kullanmadığım aracıma bazen, insanları alıyorum, “teke gibi kokuyor!” Burnunun direği kırılıyor.
***
Evet. Su yapıları ciddi bir konu. İnşaat fakültelerinde, ana bilim dalı. O nedenle, yollar, battı çıktılar yapılırken, feyezanları dikkate almak gerekir. Ona göre, biriken suların deşarjına göre projelendirilmesi esastır.
***
Biriken sular, “cazibe” ile mi, “motopompla” mı deşarj edilecek ona göre planlanmalı; ona göre altyapı oluşturmalı. Yoksa, vidanjörle yapılan müdahaleler, işin ne kadar ciddiye alınmadığı gösterir bize…
***
O nedenle, tezi yok ne kadar çukur yollar, battı-çıktılar varsa, biriken suların anında deşarjı için önlem almalı… Mesela, şamandıra ile çalışan, “pis su” pompaları neden konmaz ki.
***
Aklıma gelen çözüm şu: Battı-çıktının en alt yerine, iki taraflı, yoldan ayrı bir hücreye birer şamandıra konabilir. Su birikmeye başlayıp, belirli bir seviyeye gelince, iki pompa çalışır. Aklıma geldiği için bu örneği verdim. Tabii, bu yetmez, mesela, her ay sistemin çalışıp çalışmadığı da kontrol edilir. Can güvenliği için pompa, tepeye konur, emiş böylece sağlanır. Bilmem anlatabildim mi?
***
Şimdi, defalarca yaptığım uyarıyı bir kez daha tekrarlıyorum. Bağ yollarını boydan boya, eninin tamamını asfalt yapıyorlar. Bunun ne kadar yanlış olduğunu sürekli anlatmaya çalıştım. Oysa yapılacak çok basit… Hiç asfalt yapmamak, kilitli parke döşemek… Ya da genişliğe göre, kenarlarda toprak alan bırakmak, mesela, yarımşar metre ve asfaltı da yılan sırtı gibi dökmek.
***
Düşen her damla toprağa doğru hareket eder, hem emilir ve hem de o bölge habitatını besler. Mesela, şimdi adı Mehmet Özhaseki Bulvarı olan, Eski Erciyes Caddesi’ni yeniden yapıyorlardı. Dedim ki; “yola düşecek suları, mevcut, sağlı sollu ‘su arklarına’ bağlayın.”
***
Dolayısıyla, özellikle şiddetli bir yağışta, ırmağa dönüşen ve Meteoroloji Bölge Müdürlüğünde nihayet bulan suyun enerjisi, Hisarcık çıkışından itibaren, “sulama arklarına” aktarılırdı.
***
Başıma geldiği için biliyorum… Yine böyle şiddetli bir yağışta, yarmayı geçtim, polis evine yaklaşırken, araca çarpıp, “şandelleyen” suyun basıncına silecek dayanamadı ve koptu. Allah’tan sağ tarafta ki koptu da, Hisarcık’a kadar çıkabildim. Şayet, solda ki silecek kopsaydı, yolun ortasında kalmıştım…
***
O nedenle yine mesela, Hisarcık Burhan Sokağı’na düşen su, Karamancı Konukevi’ne kadar gelmemeli, yol boyu toprak zeminde emilmeli ve yine yol boyunca bulunan sulama arklarına deşarj edilmeli. Bu sayede yol boyu ağaçlar ve bahçeler yararlanır.
***
Bu uygulamayı, tüm kırsalda, bağlık-bahçelik yerlerde yapabilirsiniz. Bilmem meramımı anlatabildim mi?