Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 13 ve 14 Şubat tarihlerinde yaptığı Malezya, Endonezya ve Pakistan’ı kapsayan ziyaretlerinde birçok alanda olmak üzere toplam 48 anlaşma imzalanmış.
Ziyaret edilen ülkelerin Başkanları tarafından çok samimi bir karşılama ve ağırlama töreni düzenlendiği söylenmektedir.
Günlük hayatımızın en önemli parçası olan hediyeleşme kültürü bireyler arasında olduğu kadar devlet başkanları ve hükümet yetkilileri arasında da kullanılan önemli bir gelenektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk durak Malezya ziyaretinde Başbakan Enver İbrahim’e Türkiye’nin yerli otomobili TOGG hediye etti.
Daha sonra Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto’ya yerli elektrikli otomobil TOGG hediye edildi. Son durak olarak Pakistan Cumhurbaşkanı Arif Ali Zerdari, Başbakan Şahbaz Şerif ve kalabalık bir heyet tarafından karşılandı, mutat olduğu üzere Cumhurbaşkanına ve Başbakana Türkiye’nin yerli otomobili TOGG hediye edildi.
Eşlere verilen hediyeler neler ve hangi değerde? Özel kargo uçağı ile gönderdiğimiz ve hediye ettiğimiz bu otomobiller tüm haber kaynakları tarafından halkımızın bilgisine sunulmuştur.
Devlet Başkanları bu tür resmi ziyaretlerde hediye alır ve hediye verirler, yapılan siyasi ve diplomatik ziyaretlerde yabancı devlet liderlerine verilen hediyeler gayet insani ve protokol gereği davranıştır.
Bununla beraber aslında benim merak ettiğim konu ve halka duyurulmayan, Sayın Cumhurbaşkanına ve eşine gittiği ülke liderleri ve eşleri tarafından ne tür hediyeler veriliyor?
Şayet veriliyorsa bu hediyeler hazineye irat olarak kaydediliyor mu? Bilindiği üzere verilen ve alınan hediyelerin tamamı temsil makamına yani devleti temsil ettikleri için verilir.
Zira dostluk nişanesi olarak verilen küçük hediyeler olsa bile, şaibeye yer vermemek için yine resmi kayıt altına alınmalı, hatta isteyenlerin görmesine imkan verilmeli.
Atatürk’ün hemen hemen yabancılardan hiç hediye almadığı, bu konuda çok titiz ve hassas davrandığı, fakat almak zorunda olduklarını da devletin demirbaşına kaydettirdiği, milli mücadelede dost ülkelerin para yardımlarını da hazineye intikal ettirdiği bilinmektedir.
1930 yılında Kırklareli’nden Edirne’ye giden Atatürk’e Edirne Belediyesi oldukça büyük ve önemli bir yeri bağışlamıştır. Ancak Mustafa Kemal Edirne’lileri kırmamak için bağışı kabul etmiş, arkasından da “şimdi bende bunu size bağışlıyorum” diyerek iade etmiştir. Zaten ölümünden önce malını, mülkünü, parasını millete bağışlamış olduğunu Cumhuriyet tarihinin yazdığı bilinmektedir.
Atatürk’ten sonra gelen İsmet İnönü’nün de aynı titizliği gösterdiğini, hediye almak zorunda kaldığında bunları devlet demirbaşına geçirttiği bilinmektedir.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Cemal Gürsel ve Fahri Korutürk’ün de hediyeler konusunda büyük duyarlılık gösterdikleri, onların da hediyeleri devlete bıraktıkları bilinmektedir.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, Cevdet Sunay’ın, Celal Bayar ve Menderes ile Kenan Evren ve Abdullah Gül’e gelen hediyeler konusunda bir takım dedikoduların yapıldığı zamanın basını tarafından yazılmıştır.
Devlet başkanlarına verilen hediyelerin kişisel olamayacağı için resmi kaydı mutlaka tutulmalıdır. Hediye almak bir anlamda vereni memnun etmektir ama alınan hediyenin devleti temsil sıfatına verildiğini unutmamak gerekir.
Bu nedenle alınan hediyeler Salih’e, Kamil’e değil, devlete aittir. Nasıl ki karşı tarafa verilen hediyeler devlet hazinesinden karşılanıyorsa, hiç kimse gittiği ülkelere maaşını harcayarak hediye almazsa ki, zaten almaz, kendilerine takdim edilen hediyelerin de kendilerinin olamayacağı için devletin demirbaşına kaydettirilmelidir. Daha önceki yazılarımda yazdığım üzere, evlatlara ve torunlara, şaibesiz bir yaşam sürdürmek kadar değerli ve büyük miras bırakılamaz.