KADİR DAYIOĞLU


UYSA DA UYMASA DA… (Tekrar)

Bunun adına da sosyal adalet diyorlar…


Ortalığın toz duman olduğu bir ortamda, ne söylesek nafile… 

Söylerken de bırakınız iki ölçmeyi, kırk ölçüp bir biçiyoruz. 

En iyisi mi, eski defterleri karıştırıp, biraz gülümsetecek yazı aradım. 

On iki yıl önceki yazım önüme geldi. Tekrar paylaşmak istedim. Kusura kalmayın. 

Ama gülümseyeceğinizi umarım. Öyle ya, gülmeye de ihtiyacımız var.

***

Aşağıdaki fıkrayı kimin gönderdiği notunu düşmemişim… Muhtemelen, dostum Mak. Y. Müh. İbrahim Yardımcı gönderdi… Bilemiyorum… Ama takip eden üçü Yardımcı’ya ait; sonundaki yorumlar da ondan…

***

Kayseri'nin (yillisi) iki (ilti) İstanbul'dan alış verişten dönüyorlar. Binmişler uçağa, susamışlar ama paralı su içmeye yanaşmamışlar; kıyamamışlar paraya, “evde içeriz” diye sabretmişler. (İtlilerden)  büyük olanı dayanamamış susuzluğa, seslenmiş “ertişik” hostese;

- "Bir su virsen".

Hostes; 

- "Hanımefendi inişe geçtik su veremem"

***

Tekrar istemiş ısrar etmiş ama nafile, Hostes su vermemiş. Büyük eltinin canı sıkılmış ama bir şey dememiş. Uçaktan inerken hostes yolcuları uğurluyor, bunlara da,

- "İyi günler" derken, büyük elti sormuş hostese 

- "Gaynım Mıstafa'yı tanıyon mu?" 

- "Yoo" demiş hostes,

- "Nerden tanımam gerekiyor?"

(İlti) cevap vermiş: 

- "Ne biliyim, tüm ur..bular, onu tanır da, ondan sordum"

***

İnek, tavuğun kendisine, merhaba demesini yadırgamış:

- “Hayrola?”

- “Size, ortaklık teklif etsem, ne dersiniz?”

İnek, ne kadar inek olsa da, bir işi reddedecek kadar inek olmadığından, inekleşmemiş:

- “Söyle bakalım, ne iş bu?”

- “Sizinle sucuklu yumurta yapalım, insanlar sucuklu yumurtaya bayılır!”

İneğin aklı yatmış, tavuk ortaklık şartlarını sıralamış:

- “Bana münasip bir yerde folluk gösterin, gidip yumurtalarımı folluğa doldurayım!”

Birkaç gün sonra, tavuk, bir küfe yumurtayla çıkagelmiş, inek memnun, yalnız tavuğun yanındaki eli bıçaklı adamı gözü tutmamış:

-“Ortak, bu adam kim?

-“Kasap, sucuklu yumurta için… Sizi kesecek, sucuk yapacak, benim de yumurtalarım var, ortaklık tamam!”

İnek ayılır gibi olmuş:

- “Bu ortaklık benim canıma mal olacak galiba!”

- “Maalesef inek hazretleri, amacımız, insanlara bol, lezzetli ve şişmanlatmayan sucuklu yumurta yedirmek, değil mi?”

***

Şimdi buna, kalkınmış ülkelerle, kalkınmamış ülkeler arasında, ekonomik işbirliği anlaşması diyebilir misiniz?

* * *

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş, bir başka cambaz yanaşmış:

-“Kaça?”

- “Bin lira!”

- “Aldım gitti!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:

 -“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!”

- “O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmaya 

bakıyor!”
Eşeği satana koşmuşlar:

- “Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”

Satıcı gülmüş:

- “Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”
Alıcıya koşmuşlar:

- “Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeğe başlamış:

- “Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”

***

Bunun adına serbest piyasada “alışveriş” diyorlar mı?

***

Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar; bir geyiği vurup gelmişler. Aslan emretmiş:

- “Şunu pay edin!”

Eşek avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş; ama aslan beğenmemiş:

- “Hani benim aslan payım!”

Eşek, eşekliğinden olacak anlamamış:

- “Ne demek aslan payı!”

Aslan bir pençede eşeği parçalamış, sonra, tilkiye dönmüş:

- “Hadi, sen pay et!”

- “Efendim sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun afiyetle yiyin!”

Aslan hayretle sormuş:

- “Sen bunu kimden öğrendin?” Tilki cansız yatan eşeği göstermiş...

***

Bunun adına da sosyal adalet diyorlar…