Ulaşım hizmetleri zamlandı, pardon Büyükşehre göre “güncellendi!”. Ha Mehmet Ali, ha Ali Mehmet fark etmez. Sonuçta, bu kentte yaşayan, gelip geçen, belediye otobüslerine kaça biniyordu, şimdi kaça binecek, biz ona bakarız… Hiç laf cambazlığına, laf ebeliğine gerek yok.
***
Tabii, her zam sonrası, muhalefet ayağa kalkar. Eleştirir, zamanla unutulur gider. Oysa, “kök nedenlerle” uğraşmak; “sonuçla” uğraşmamak gerekir.
***
Bir ara “65+” yaşın, ücretsiz binmesini, hiç olmasa, ayda altmış binişle sınırlandırılmasını teklif ettiğimde, bana demediklerini bırakmamışlardı. Belediyenin avukatlığını yaptığım, kaç tane halk otobüsüm olduğu; hasılı kelam demedikleri kalmamıştı. Yine şimdi de diyecekler, eminim. Olsun, yine inandığımı yazacağım.
***
Mesela, 2024 nüfusu içerisinde, “65+” yaş grubu 150 bine yakın. Toplam nüfusun neredeyse, yüzde 10’u… Bir de bunlara, ücretsiz binen diğer kamu personelini ve şahısları düşünün…
***
Bir kere, belediyelerin “bitmez, tükenmez” hazinleri yoktur. Birilerinden alır; yatırım yapar, cari giderlerini karşılar; birilerine verir… Bunun bir maliyeti vardır. Sonuçta; bilanço toplamı sıfır olan bir oyundur.
***
Sanmayın ki, her indirim, her “kıyak”, başkanların kesesinden ve kasasından çıkar. Bir başkalarının kesesinden ve kasasından ödenir. Gelir gideri karşılamazsa, zarar hanesine yazılır.
***
Nitekim, Kayseri Ulaşım AŞ’nin 31.12.2021 bilançosu, 128.287.186 lira zararla kapatılmış. Neden, takip eden yılları yayınlamazlar? Doğrusu aklım ermiyor. Elimde ki en son bilgi bu…
***
Diyeceksiniz ki, bu zararın hepsi, “ücretsiz” binişlerden mi? Asla değil… Ulaşım bağlamında, “cari giderlere” de bakmak lazım. Acaba harcamalar, rasyonel mi? Yerin de mi? Gereksiz istihdam var mı? Araçların ortalama yaşı ne? Sefer sıklıkları, durak sayıları optimum mu? Bunlara da bakmak lazım. Tabii, bir de bunlara bakarken, hizmetin bir “kamu hizmeti” olduğunu da unutmamak gerekir.
***
Şunu da unutmamak lazım, belediye hizmetlerinin çok önemlilerinden birisi olan hatta başta geleni, amacı gereği, “zarar eder”. Tabii, burada önemli olan “zararı” optimize edebilmek.
***
Sonuçta; bunlar yapılmadan, optimal bir işletme kurulmadan, otobüslerin kalitesinden, yaşından, klimasından, ücretlerden şikayet etmeye hakkımız yoktur.
***
Neticede, zararın bir kısmı sineye çekilir, bir kısmı zam olarak yansır, zam da diğer kullanıcıların sırtına biner. Mesela, ücretsizlerin bedeli, “öğrencilere” yansır kısmen de olsa. Yazık değil mi?
***
O nedenle, belediyelerin tüm harcamalarının yerindeliği akla, fenne, yasalara uygunluğu sorgulanmalı. Mesela, yapımı için ısrar edilen, Kartal Kavşağı gerekli mi? Yayları düşünmeyen, araçları düşünen bir proje olur mu? Kent merkezinde de böyle bir altyapı da…
***
Başkan Memduh Büyükkılıç’ın, il başkanı olduğu dönemde, Refah Partisi adayı Büyükşehri kazanmıştı… Propaganda baş sloganı da; “Allah’ın suyu para ile satılır mı? Bize belediyeye kazanalım, suyu bedava vereceğiz!” idi. Yıl, 1994… Hatırladınız mı?
***
Gel zaman git zaman, bir seçim öncesi, belediye, yanılmıyorsam metre mikabı dört lira olan suyu bir liraya düşürmüştü, sandıktan çıkınca, bindirmişlerdi. Oradan, kent merkezinde ve bazı kırsalda, giydirilmiş fiyat kırk liraya yaklaştı. O zamanda, itiraz etmiştim bu düşüşe… Ömrümüz, itirazlarla geçti, vesselam.
***
“İndir-bindir”; “ben yaptık oldu” kuralının geçerli olduğu; “iktisadi aklın olmadığı” belediyelerde, sağlıklı, yerinde, ucuz, kaliteli bir hizmet beklemek ham hayal. “Siyasal popülizm” sarmalına girmiş belediyelerin iki yakası da bir araya gelmez.
***
Dostlar, “popülist” belediyecilikle, “sosyal” belediyeciliği karıştırmamak lazım. Sosyal belediyecilik, kabaca, bir kentte yaşayan ve gelip geçenlere, “ihtiyacı olup imkanı olmayanlara”, kol ve kanat germektir.
***
Servetine, gelirine bakılmaksızın, herkesi bir tutmak, “sosyal belediyecilik” değil, “siyasal popülizmdir”; bunun “sandığa” nasıl yansıyacağı hesap edilir. Bilmem anlatabildim mi?
***
Yine mesela, bölgeler arasında ki, tarife dengesizliğini, hiç dile getirmiyorlar, su tarifelerinde. Hisarcık’ın ineği, metre mikabı kent tarifesinden su içerken, bazı kırsalın inekleri bunun çok çok altında bir fiyata içiyor. Sanki, birisi süt yerine altın suyu veriyor; diğerleri normal süt…
***
Tüm bunların üzerinde, “kök sorun” şurada… “Sosyal sigorta fonlarını” rasyonel olarak değerlendirebilseydik; fonları yerinde ve akıllıca kullanabilseydik; kamu bu fonları “sıfır faiz” ile kullanmasaydı, bugün emeklilerimiz gül gibi hayatlarını sürdürürlerdi, “ele güne muhtaç” olmadan; “ücretsiz” kamu hizmeti almadan.
***
Nedense, işin bu yanına hiç eğilen siyasi yok… Vatandaş da… Öyle ya, onların da işine böyle geliyor. Hazır kaynak. Zira, iktidar olduklarında onlar da böyle kullanacak.
***
Mesela bir soru sorayım: 2001-2019 döneminde, Demirel ve Özal zamanında yapılan iki köprü ve otoyollardan elde edilen gelir ne kadar ve bu gelir nereye harcandı? Neden 2021, diyorum. Zira, sonraki yılların verisi yok ellerimizde. Olanı da, Karayolları sitesinden kaldırdı.