Buna, “Yıldırım Çarpması” da deniyor. Geçenlerde Kayserispor’u İstanbul’a götüren uçağa yıldırım düşünce gündeme geldi. Haliyle korku saldı bineni de binmeyeni de… Oysa, korkulacak bir şey yok.
***
Peki, bir şey olmaz da uçak neden zorunlu iniş yaptı? Muhtemelen gövde de hasar olup olmadığını tespit babında…İnsanlar fizik okusa, “ulumu diniye” dururken, “ulumu fenniyeye” ne gerek var, denmese mesele kalmaz.Az çok fikir sahibi olur insan.
***
O nedenle, tüm pozitif bilimlerin anası fizik okunması gerekir. Aksi taktirde; “Zelzele başladı, bir müddet sonra gavs hazretleri yeter artık dedi. Zelzele de durdu!” gibi safsatalara inanırsınız. Öyle ya her zelzelenin kısa bir süre sonra durma gibi bir özelliği var.
***
Devam etse, en küçüğü bile (kelebek etkisi) yer küreyi yerle bir eder. “Dur!” lafı falan dinlemez. Demem o ki, zelzele üç beş saniye ile sekiz on dakika arasında sürebilir. Bu da büyüklüğü vd. parametrelere bağlı.
***
Fizik okuyanlar elektrik bölümünde Michael Faraday(1791-1867) isimli bir İngiliz’i anımsayacak, haliyle “Faraday kafesini” de… Bugün, kullandığımız birçok elektrikli araç ve gerecin prototipini, deneysel olarak yapan bilimci. Elektrik motoru, jeneratör, elektroliz trafo vs.
***
Tabii, adamlar doğanın gizemlerini merak ederken, nedenselliğini ararken biz Takiyüddin Rasathanesini1580 senesinde, Şeyhülislam Kadızade’nin fetvası, Padişah 3. Murad’ın emriyle, “cin işi şeytan işi” diye topa tutuyor; “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık” şarkısını terennüm ediyor; yine ulema, “kölelik ve cariyeliği” kaldırmak isteyen Sultan Abdülmecit’e; “Bu şeri şerife aykırıdır sultanım!” diyerek engel oluyordu. Bunlar da haklıydı. Zira, “Kitap” böyle yazıyordu.
***
Biliyorsunuz Cumhuriyet’in ilk yıllarında, İstanbul Üsküdar’da kurulan köle ve cariye pazarı kaldırıldı.
***
Gelelim kısa fizik dersine. “Faraday kafesin” özelliği şu: İletken metallerle ağ şeklinde örülmüş bir kafes (küre), bir elektrik alanına (statik) maruz kaldığında, kafesin içinde alan sıfır olacağından, elektrik yükleri dış çeperde toplanacağından, merkeze etkisi olmaz, dışındaki elektrik yükü debir iletken ile toprağa verilir (Paratoner). Yüksek frekans kablolarının içlerinin boş olmasının nedeni de bu (Skin Efekt/Deri etkisi).
***
Uçakların dış yüzeyleri de “Faraday kafesi” esasına göre yapıldığından, hava iletken olduğundan düşen yıldırım, havaya dağılır. Olay basitçe böyle. Şimdi, Pegasus işletmesinin sitesinden aldığım konuyu özetleyerek paylaşmak istiyorum.
***
Uçuş esnasında uçaklara yıldırım çarpabilir. Yapılan araştırmalara göre her yolcu uçağına yılda ortalama bir kez yıldırım çarpmaktadır. Uçak, havada yıldırım çarpmasına maruz kalırsa güçlü bir ses eşliğinde parlak ışık ortaya çıkar ve sarsıntılar olabilir. Bu tür durumlarda sakinliğinizi koruyup kabin memurlarının duyurularını dikkate alınız.
***
Uçaklar “Faraday kafesi” konseptine uygun olarak tasarlanır. Yani yolcu uçağına yıldırım düşmesi durumunda yıldırım, uçak içine zarar vermeden havaya karışır. Ayrıca uçak gövdesindeki boya da antistatik özellikli olur. Bu da elektriğin uçak içine geçmesini önler.
***
Yıldırıma karşı özel tasarlanan, gövdedeki statik elektriğin havaya karışmasını sağlayan donanımlar sayesinde, meydana gelen yıldırım çarpmaları uçağın önemli parçaları için bir tehlikeli durum oluşturmaz.
***
Ayrıca yakıt tankı çevresinde bulunan sıvı contalar ve uçak gövdesindeki statik elektriği uçaktan atan “jumperlar” da yıldırım kaynaklı elektrik boşalması etkilerini minimize etmektedir. Yıldırım çarpması sonucunda sadece uçak gövdesindeki birkaç perçem hasar alabilir. Bu da öngörülebilir bir durumdur.
***
Uçağa havada yıldırım isabet etmesi ya da türbülans gibi durumlarda koltuğunuzdan kalkmayın. Kabin memurları tarafından verilen talimatlara uyarak sakin olun.
***
Yıldırım çarpması gibi durumlarda elektrik yükü boşalırken patlama benzeri gürültüler oluşabilir. Bu gürültüler nedeniyle paniklemeyin.
***
Uçak gövdesinde paratoner görevi üstlenen donanımların olduğunu unutmayın. Yani yıldırım çarpmasının sizi etkilemesi imkansızdır.
***
Yıldırım çarpması esnasında ya da sonrasında yanınızda panikleyen yolcular varsa sakinleştirmeyi deneyebilir ya da kabin memurlarından destek bekleyebilirsiniz.
***
Bu olay bile bize matematik, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, fiziki coğrafya gibi derslerin okutulmasının önemini anlatıyor bize… İşin garibi, 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde, “müfredatta” bu dersleri tırpanlıyoruz. Eğitimi tarikatlara, cemaatlere teslim ediyoruz. Altı asır öncesi, Kadızade’nin yaşadığı döneme özlem duyuyoruz.