KADİR DAYIOĞLU


TURPUN BÜYÜĞÜ!

Ha, benimkisi birer tahmin ama tekrar ediyorum. “Kılavuzun gereği yok/ Yolun sonu gözüküyor!”


İki yıl önce yapılmıştı kongre… Sonuç açıklandı. İtirazlar karara bağlandı. İlçe, il, YSK kongre sonucunu onaylandı. İş bitti derken, iki yıl sonra mahkeme kararı ile “kayyım” atandı, İstanbul il örgütüne. CHP İstanbul İl örgütünün görevden alınması, elbette son damla değil. Peşinden de gelecekleri dikkatlice takip ediyoruz. 

***

Peki, yargı kararı neyin nesi?

Hani, seçim kurulu kararları kesindi? Anayasa’nın 79. maddesiyle YSK kararlarına karşı hiçbir mercie başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre, YSK kararlarına karşı adli veya idari yargı yoluna başvurulamayacağı açıktır. 

***

Şayet bu yol açılırsa, ki açıldı, yapılmış ve yapılacak olan her türlü seçimler, yargı kararı ile iptal edilebilir; “seçim hukuku” ortadan kalkabilir; müktesep haklar ortadan kaldırılabilir. 

***

Bakalım Anayasa maddesi ne diyor (Madde 79): “Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz Nokta…

***

Anayasa’nın bu hükmüne, iki yıl önce yapılmış ve bitmiş bir kongre sonucuna, mahkeme nasıl müdahil olup, “kayyım” atayabilir? Bir demokratik hukuk devletinde anlamak çok zor. Diyeceksiniz ki, otuz küsur yıl önce alınmış bir diplomanın iptal edildiği bir ülkede, her şey olabilir, hiç de yadırgamayın. 

***

Son bir yılda ülkede ve bölgede olup bitenlere baktığımızda bile bizi neyin beklediğini; Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli öncülüğündeki iktidarın bizi nereye götürdüğünü rahatlıkla görebiliriz. Şair ne demiş; “Kılavuzun gereği yok / Yolun sonu gözüküyor!”

***

Bir iddiaya göre, gözüken ne biliyor musunuz? Kamil anlamda hukuk devleti ve yargıç bağımsızlığı. Ne siyaset yargıya ve ne de yargı siyasete etki edecek. Tabii, bağırsakların temizlenmesi için de yargı ve hukuk devleti şart… Şimdi ki olaylara bir de bu gözle bakın. Önce bir bağırsaklar temizlensin bakalım. Sonra sandığa sıra gelsin. 

***

Sanırım, “turbun büyüğüne” doğru adım adım yaklaşıyoruz. “Yolsuzluk ve örgütsel suçların odağı haline gelen!” CHP’li belediyeler ve bazı büyükşehir başkanları sırada. Mesela, Ankara neden olmasın? Öyle ya, “yandaş ve candaş basın” sürekli bunu işliyor. 

***

Sonra; “dokunulmazlık dosyaları” ile dolu CHP milletvekillerine sıra gelecek. Bunların dokunulmazlıkları kaldırılacak, yargıç huzuruna çıkacaklar. Bakalım kararlar nasıl çıkacak.

***

Ve nihayet, “turbun büyüğü” heybeden çıkacak, odak haline gelen CHP kapatılacak ya da “kayyım atanacak”. “Kayyım kim olabilir?” düşünün bakalım. Mutlaka CHP’den birisi… 

***

CHP’li dostlara hep şunu dedim. Bir kez daha tekrarlıyorum: Siz, dışarı bakmayın, dışarı tamam; içinize bakın. Zira, çok “Bürütüs” çıkar içinizden!”. Sonra ünlü şu fıkrayı anlattım: Adamın birisi cehennem gitmiş, kuyularla dolu… Birisi hariç, hepsinin başında birer zebani ve ellerinde birer sopa. Çıkmak isteyenin, başına vuruyor. 

***

Adamın dikkatini çekmiş… Zebanibaşına, zebani olmayanın kuyunun nedenini sormuş. Yanıt, günümüze de çok uygun: “Orası CHP’lilerin kuyusu, çıkmak isteyenin, ayağından çekerler. O nedenle zebaniye gerek yok!”

***

Akabinde ve detayında, haliyle, siyasetin bağırsağı temizlenecek, pırıl pırıl bir hale gelen yurdumda, insan, huzur içerisinde sandığa gidecek. “Of be!, dünya varmış!”, diyecek.

***

Peki, sandık ne diyecek? 

Göreceğiz… 

***

Ha, benimkisi birer tahmin ama tekrar ediyorum. “Kılavuzun gereği yok/ Yolun sonu gözüküyor!”

***

Nasıl, analizimi beğendiniz mi? Sonuçta bu, ister inanın, isterse inanmayın, çelişkilerle de dolu olsa bir analiz olup, gerçeği asla ifade etmez.