Cihat Yaycı.
Son dönemlerde epey ses getiren açıklamaları var.
Daha önce kendisini bu köşede ağırlamıştım.
Son gelişmelere paralel olarak bir kez daha yazmak elzem oldu.
Söylemleri son derece önemli.
Özellikle de şehit ailelerinin feveranlarına vatan, millet, toprak bütünlüğü açısından de herkesin dikkatle dinlemesi gereken açıklamalar.
Kim ne yapmak istiyor.
Gelinen noktadaki Açılım'ın gerçek açılımı ne?
Açılım ile hedeflenen Anayasa değişikliği ile olası bir başka devlet mi kurulmak isteniyor bu topraklarda.
Türkiye parçalanmaya mı gidiyor?
Bu saatten sonra Terör biter mi?
Terör ele başı ile ilgili yapılan çağrılar, açıklamalar gerçekte ne anlam taşıyor.
Bu saatten sonrası için neler bekleniyor.
Bu konuların satır aralarını, perde arkasını aralayacağız.
Cihat Yaycı’nın Başkanı olduğu TÜRK DEGS / TURK MAGS@turkdegs
Tanıtımını şu ifadelerle yapıyor site: TÜRK DEGS / TURK MAGS@turkdegs
Cihat Yaycı’nın Başkanı olduğu MAVİ VATAN Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezinin hesabıdır.
Türk Devleti, Vatanı, Milleti ve Bayrağı için çalışırız.
UYAN TÜRKİYE...
Türkiye’nin etrafında dönen dolarlardan haberinizi var mı?
Mesela; Son dönemde Doğu Akdeniz’de dikkat çekici bir tablo oluştu:
Yunanistan’da İsrail gölgesi var.
Bir zamanlar Filistin yanlısı eylemlerle bilinen Yunanistan, bugün Tel Aviv’le askeri iş birliği kuruyor.
Peki bu yakınlaşmanın ardında ne var?
Yunanistan neden İsrail’le bu kadar sıkı bir ittifaka yöneldi?
Bu da bir başkası: Norveç Hükümeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) uyguladığı 65 yılı aşkın süredir devam eden silah ambargosunu kaldırdı.
Cihat Yaycı @gztcom ‘de anlattı;
Yunanistan’ın dış politikası tamamen Türkiye odaklı.
Ankara ile ilişkiler gerilince Atina, rotasını İsrail’e çevirdi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de bu hattın bir parçası oldu.
İsrail’e üsler açıldı, özel kuvvet eğitimleri başladı, SİHA ve İHA teknolojisi paylaşıldı.
Adalara yerleştirilen gözetleme ve füze sistemleriyle Türkiye’nin çevresinde yeni bir askeri kuşak oluşturuldu.
Güney Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosu kaldırıldı, Amerikan askerleri adada eğitim vermeye başladı.
Fransa yeni savunma anlaşmalarıyla üs kullanımını genişletti
Yaycı’ya göre bu tablo, Türkiye’nin çevresinde oluşturulmak istenen yeni cepheyi gösteriyor.
Adalara yerleştirilen sistemlerden Kıbrıs’taki savunma anlaşmalarına kadar her adım, Ankara’nın etki alanını sınırlamayı hedefliyor.
Ancak bu aynı zamanda Türkiye’nin artan gücünün de göstergesi.
Yayının tamamı https://youtu.be/IjvatCTrU-8?si=acgEqNhCZbDR0cQH
BUYURUN, İNKÂR EDİN.
“Buyurun, inkâr edin.” TÜRK DEGS / TURK MAGS@turkdegs uyarısının yer aldığı son paylamışlardan birisinde oraya kona bir gerçek var.
Bakın ne diyor?
Cihat Yaycı: “Kıbrıs’ta İsrail’in gözü yoktur” diyenlere ben bu haritayı gösteriyorum.
Buyurun, inkâr edin.
Bu haritayı koymakla da yetinmiyorum; 1950’lerde ve 1960’larda ortaya çıkan Greek-Jewish Project Map, yani Yunan-Yahudi Projesi Haritası da burada.
Bu haritada mor renkli alanlar, 1950’lerde Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlerdir.
Rumlar ve Yunanlar ne diyor?
“Gelin, Türklerin bulunduğu yerlerdeki toprakları satın alın. Türklerin elindeki toprakları alın.
Türklerin yaşadığı bölgelerde nüfusu değiştirin.”
Bu çağrılar 1950’de başlıyor, 1960’ta haritalar resmileşiyor ve 1963’ten sonra süreç açık şekilde devam ediyor. Türkler buralardan sökülüyor, Yahudi yerleşimciler bu bölgelere yerleşmeye başlıyor.
Bugün elimizde başka bir harita daha var: Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs’ta İsraillilerin satın aldığı topraklar haritası. YAYININ TAMAMININ LİNKİ; https://youtube.com/watch?v=E6N0BzWW1iU
GERÇEK DÜŞMAN KİM!?
Devam ediyoruz bölgedeki gelişmelere dair Yaycı’nın tespitleri ve uyarıları ile; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ABD dahil 7 ülkeyi yanına alıp Yunan mitolojisinin “intikam tanrıçası” NEMESİS’in adını verdiği askeri tatbikat yaptı.
Petrol ve doğalgaz rezervi bulunan deniz parsellerindeki tatbikatta, “kaynaklara yönelik düşman saldırısına karşı savunma” senaryosu uygulandı.
Doğu Akdeniz’de 1.7 milyar varil petrol ve 3.5 trilyon metreküp doğalgaz rezervi tespit edilen bölgedeki tatbikata ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İsrail, Yunanistan ve Mısır katıldı.
KIBRIS MESELESİ BASİT
BİR MESELE DEĞİLDİR!
Cihat Yaycı: Biz, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Lübnan’la imzaladığı ve şimdi Bakanlar Kurulu tarafından onaylatılan anlaşmanın, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti açısından ne kadar büyük bir risk taşıdığını anlatmak zorundayız.
Bakın, 2007’de imzalanan ama yıllardır bir türlü onaylanmayan bu anlaşma, Lübnan’da doğru düzgün hükümet bile yokken, bu siyasi hengâmede alelacele Bakanlar Kurulu’ndan geçirildi.
Bu anlaşmayı açıp baktığınızda çok büyük bir sorun görürsünüz:
Bu anlaşma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2011’de ilan ettiği ruhsat sahalarını tamamen yok sayıyor.
Aynı şekilde Türkiye’nin Mavi Vatan haritasında yer alan bölgeyi de görmezden geliyor.
Bu ne demektir?
Hem jeopolitik kayıp, hem ekonomik kayıp, hem de hak ve yetki alanlarımızın gasp edilmesi anlamına gelir.
Üstelik mesele bununla da bitmiyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Sevilla Üniversitesi Haritası’na dayanarak, “yakında Suriye’yle de anlaşma imzalayacağım” sinyali veriyor. Daha Suriye ile hiç sınırlandırma anlaşması yok!
Şimdi soruyorum: Sevilla Haritası’nın Türkiye’nin güneyinde ve Kıbrıs çevresinde hem KKTC’nin hem Türkiye’nin deniz yetki alanlarını yok saydığı apaçık ortada iken, Suriye nasıl olur da bu plana ortak edilir?
Suriye’nin kendi kıyı uzunluğuna göre hakları bunca kısıtlanmışken nasıl olur da bu anlaşmaya imza atar?
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif Azerbaycan Zafer bayramında yaptığı konuşmada, “Pakistan, Azerbaycan ve Türkiye , kalpleri birlikte atan üç kardeş ülkedir.” dedi.
Yaycı diyor ki; Bakın, burada çok önemli bir jeopolitik bağlantıyı iyi okumak gerekiyor.
İsrail’in bölgedeki hamlelerinin bir yönü Hindistan’la kurduğu stratejik ilişkilerdir. Yunanistan da bu tabloya bakarak kendi çıkarına göre pozisyon aldı.
Nasıl? Şöyle düşündüler:
“Türkiye’nin en yakın dostlarından biri Pakistan’dır.
Pakistan’ın en büyük rakibi ve düşmanı ise Hindistan’dır.
O halde ben Hindistan’la dost olmalıyım. Hindistan’ı kendi ittifakıma dahil etmeliyim.”
Yunanistan’ın mantığı tamamen budur.
BİR BAŞKA UYARI DAHA...
"İşte başladılar…
Şimdi bir de Türk-İslam Devletlerinin kadim başkenti İznik’te Hristiyan Hac Merkezi yapılması isteniyor." başlıklı uyarı da ise şu tehlikeye dikkat çekiyor Yaycı:
-Middle East Eye'in haberine göre Vatikan, İznik'te büyük bir hac organizasyonu olabilecek tesis yapılmasını teklif ediyor.
1-2 Milyar Dolara mal olacak tesis için Türk veya Vatikan merkezli yatırımcıların olabileceği belirtiliyor.
ABD'nin Katolik Başkan Yardımcısı JD Vance, 28 Kasım'da Türkiye'ye gelerek Papa Leo'nun İznik ziyaretine katılmayı planlıyor.
Tarih bilenler sanırım şu ayrıntıyı iyi biliyorlardır:
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075’te İznik’i fethederek Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurdu ve İznik’i başkent yaptı.
1097’de Birinci Haçlı Seferi sırasında şehir Haçlılar tarafından işgal edildi ve başkent Konya’ya taşındı.
Orhan Gazi (Osman Bey’in oğlu) 1331’de İznik’i uzun bir kuşatmadan sonra tekrar fethetti.
Şehir Osmanlı topraklarına katıldı ve devletin merkezi olarak kullanıldı.
OLMAZ…OLMAZ… DEMEYİN…
Cihan Yaycı, açılımla ilgili bir başka tehlikeye dikkat çekiyor.
Diyor ki; Reuters’in haberine göre 9 bin PKK’lı Türkiye’ye dönecek.
Yeni çözüm süreci kapsamında PKK’lı teröristlerin Türkiye’ye dönüşünü sağlayacak özel bir yasa üzerinde çalışıldığı öne sürüldü.
Reuters’ın üst düzey bir Ortadoğu yetkilisine dayandırdığı habere göre yasa, genel af niteliği taşımayacak ancak dönenlere koruma sağlayacak.
İlk aşamada silahlı eyleme katılmamış bin sivil kişi, daha sonra bireysel incelemelerin ardından 8 bin PKK’lı Türkiye’ye dönecek.
10 KASIM VE ATATÜRK…
Cihat Yaycı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü Programı kapsamında, “Tüm Yönleriyle Mustafa Kemal Atatürk” başlıklı bir konferans verdi.
Yaycı, konuşmasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerî dehasını, devlet adamlığını, stratejik vizyonunu ve Türk milletine kazandırdığı bağımsızlık ruhunu kapsamlı bir şekilde ele alırken, “Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin mimarı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhu şad, makamı âli olsun...” ifadesine yer verdi.
Kasım bir yas değil, şuur günüdür.
O bize sadece bir vatan bırakmadı;
Vatan olma iradesini öğretti.
Atatürk; Türk’ün makûs talihini yenen iradenin adıdır.
Esareti reddeden bağımsızlık yemininin adıdır.
Bu topraklarda her nefeste, her dalga sesinde, her ufuk çizgisinde yaşıyor.
Sonsuza dek…
Saygı, minnet ve özlemle.
