Ülkemizde nüfus artışını tetikleyen ve yurt dışından gelen ister adına sığınmacı, ister mülteci ne derseniz deyin gelenlerle birlikte ülkemizde ciddi bir asayiş sorunu var.
Bugün sizlere resmi kaynaklara yansıyan verilerle bir suç raporu fotoğrafı.
Birçok olayda “Hadi siz kardeşsiniz” ayağından “Özür dileyin, öpüşün barışın bakalım” türünden resmiyete intikal etmediği bir durum da söz konusu.
Türkiye'de 10 yılda suç oranları yüzde 108 arttı!
Peki bunu kim söylüyor?
Türkiye'de hem niceliksel hem de niteliksel olarak suç oranlarında bir dönüşüm olduğuna işaret eden Sosyolog Dr. Berat Dağ, “10 yıl içinde suç oranlarında % 108’lik bir artışın olduğu görülüyor.
Erkek hükümlüler her yıl bu mevcut toplamın %95’inden fazlasını oluşturuyor.” dedi.
Veriler 2020 ve 2021 yıllarına ait.
2022-2025 yılları arasında bu verilerin bu yüzdeleri epey aştığı da ortada.
SUÇ TÜRLERİ…
Bir ilavede biz yapalım.
31 Aralık 2023 tarihi itibarıyla ceza infaz kurumlarında bulunan 246 620 hükümlüye ilişkin 1 043 138 suç kaydının suç türü, uyruk ve cinsiyete göre dağılımı:
Toplam 1 043 138 Erkek 994 806 Kadın 33562 Yabancı uyruklu (E) 14470 Yabancı uyruklu (K) 826
Hırsızlık - Konut dokunulmazlığının ihlali - Kasten yaralama - "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak Mala zarar verme - Dolandırıcılık - "Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti Kasten öldürme - Yağma - "Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanun- Tehdit - Hükümlü veya tutuklunun kaçması - Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - Hakaret - Resmi belgede sahtecilik - Silahlı örgüt - Çocukların cinsel istismarı - Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması - Görevi yaptırmamak için direnme - Çek kanunu - Trafik güvenliğini tehlikeye sokma - Fuhuş - Askeri ceza kanunu - Cinsel saldırı - Diğer suçlar hepsinin de dökümü var ama yerimiz yok ne yazık ki.
SUÇ ORANLARINDA
DÖNÜŞÜM YAŞANIYOR
Resmî kurumlar tarafından yayınlanan son istatistiki veriler göz önünde bulundurulduğu zaman Türkiye'de hem niceliksel hem de niteliksel olarak suç oranlarında bir dönüşüm olduğuna işaret eden Dr. Berat Dağ, “Somut olarak Adalet Bakanlığı’nın verilerine bakılırsa 2011’de toplam 128 bin 253 kişi cezaevine girerken bu sayının 2020’ye gelindiğinde 266 bin 831’e ulaştığı görülmektedir.
Bu da 10 yıl içinde suç oranlarında %108’lik bir artışın olduğunu göstermektedir.
Burada erkek hükümlüler her yıl bu mevcut toplamın %95’inden fazlasını oluşturmaktadır.
Diğer taraftan kadın hükümlü sayısında da iki katına yakın bir yükseliş ortaya çıkmaktadır.
Bütün bu veriler, Türkiye’de son dönemde genel suç oranlarında belirli bir artışın olduğunu ortaya koymaktadır.” dedi.
TABLONUN VEHAMETİ…
İşin en üzücü boyutu da suç oranlarının 15 yaş gurubuna kadar düşmesi.
2020 verilerine göre, Türkiye'de en çok işlenen suçların kasten yaralama (40 bin 445 hükümlü) ve hırsızlık (39 bin 279 hükümlü) olarak öne çıktığını dile getiren Dağ, “2020 verileri, sadece 15–17 yaş grubunda hırsızlık, yaralama ve uyuşturucu suçlarından dolayı yaklaşık 8 bin 500 gencin cezaevine girdiğini ortaya koymaktadır.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Berat Dağ, suç oranlarındaki artış konusunu değerlendirdi.
GENÇLER ARASINDA
SUÇA YÖNELİM ARTIYOR
Türkiye’de çocuk ve gençlerin suça sürüklenme oranında ciddi bir artış görüldüğünü ifade eden Dr. Berat Dağ, “2020 verileri, sadece 15–17 yaş grubunda hırsızlık, yaralama ve uyuşturucu suçlarından dolayı yaklaşık 8 bin 500 gencin cezaevine girdiğini ortaya koymaktadır.
Bu durum, gençlik döneminde suça yönelimin arttığını göstermektedir.
Bu artışa karşı Türkiye’de acilen etkili hukuki tedbirler ile suçu önleyici sosyal politikaların birlikte hayata geçirilmesi gerektiği açıktır.” diye konuştu.
EN ÇOK İŞLENEN SUÇ KASTEN
YARALAMA VE HIRSIZLIK…
Türkiye’de cezaevine girenlerin suç türlerine göre dağılımının, toplumsal şiddet ve güvensizlik eğilimini yansıttığına işaret eden Dr. Berat Dağ, şöyle devam etti:
“Bu eğilimin ortaya çıkmasında kutuplaşma, kriz ve parçalanma süreçlerinin bir etkisi olduğu düşünülebilir.
Yani ekonomik, siyasî ve toplumsal beklentiler ile karşılaşılan yapısal sonuçların arasındaki çelişkiler, suç oranlarını arttırabilir.
Bu minvalde 2020 verileri, en çok işlenen suçların 40 bin 445 kişinin hüküm giydiği kasten yaralama ve 39 bin 279 kişinin hüküm giydiği hırsızlık olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu suçları, uyuşturucu madde ticareti, uyuşturucu madde kullanımı ve dolandırıcılık suçları takip etmektedir.
Diğer taraftan cinayet suçlarında uzun vadeli bir düşüş eğilimi de dikkat çekmektedir.
Polis ve Jandarma verilerine göre, 2006’da 3 bin 020 olan cinayet vakası, 2020’de 2 bin 075’e gerilemiştir.
Bu düşüşü görece etkili kolluk gücü koordinasyonu, erken müdahale sistemleri ve caydırıcı cezaların etkisi bağlamında açıklamak söz konusudur.
O nedenle Türkiye’de suç oranlarının azalması için yetkin hukukî yaptırımlar ile ekonomik, siyasî ve toplumsal bütünlüğün eşzamanlı olarak sürdürülmesi son derece önemlidir.”
BÖLGESEL FARKLILIKLARA GÖRE,
SUÇ ORANLARI DEĞİŞİYOR
“Doğduğun coğrafya önemlidir!” diye bir tespit var.
Bu konuya dair biraz sonra paylaşacağımız verilerde buna benzer veriler aslında.
Bakın bu fark nasıl oluşuyor?
Türkiye’de bölgesel farklılıklara göre, suç oranlarının değiştiğinin görüldüğünü dile getiren Dr. Berat Dağ, “Bir örnek olarak İçişleri Bakanlığı tarafından Erzurum’da yürütülen bir proje oldukça ilginçtir.
Zira burada ‘Huzurum Erzurum’ projesi dâhilinde kentte mal varlığına karşı işlenen suçlarda %34, kişiye karşı işlenen suçlarda ise %5 oranında azalma sağlanmıştır.
Aynı kent, hırsızlık suçlarının aydınlatılması konusunda da yine Türkiye birincisi olmuştur.
Bu örnekten hareketle suça karşı toplumsal katılımın sağlanması ile merkezî ve yerel güvenlik politikalarının koordineli şekilde yürütülmesi, suçla mücadele hususunda etkili olmaktadır denebilir.” şeklinde konuştu.
SİYASİ-İKTİSADİ EŞİTSİZLİK
SUÇ ORANLARINI ARTIRIYOR
Kentleşme, iç ve dış göç süreçlerinin çarpık bir şekilde sürdürülmesinin ve siyasi-iktisadi eşitsizliklerin suç oranlarını artırdığına dikkat çeken Dr. Berat Dağ, “Bu bağlamda devlet tarafından her bir bireyin sürekli bir biçimde özel ve kamusal alanda eşit ve özgürce var olabilme imkânının sağlanması çok önemlidir.
Bunun getireceği toplumsal dayanışma gücünün suç oranlarının düşmesine kritik bir katkı sağlayacağı şüphesizdir.” ifadesinde bulundu.
CEZAEVLERİ KAPASİTE AŞIMINDA
Ne yazık ki Adliye sarayları ve Cezaevleri yapmakla övünen bir gurup siyasetçi var.
İkisinde de sınıfta kalmış durumdayız.
Son veriler öyle diyor.
Doluluk oranları nedeni ile sürekli bir af gündemde.
Dolduruyor ve bakamıyoruz.
Türkiye'deki cezaevlerinin mevcut doluluk oranlarına da değinen Dr. Berat Dağ, “2020 itibarıyla Türkiye’de ceza infaz kurumlarının kapasitesi yaklaşık 230 bin kişiyken bugün, 266 bini aşmış durumdadır.
Türkiye’de bu kapasitenin çok üstünde hükümlü olduğu açıktır.
Zaten kapasite aşımı sorununun çözümü için yeni cezaevleri inşa edilmesine rağmen hala etkili sonuçlar ortaya çıkmamıştır.
Bu nedenle suça karşı hukukî önlemler kadar toplumsal çözümler getirmek üzerine de düşünmek gerekmektedir.” dedi.
Türkiye’de cezaevinde olan nüfus artıyor
Dr. Berat Dağ, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’de cezaevinde olan nüfus artmaktadır.
Belirtilen bu sonucun ortaya çıkmasında birey, toplum ve devletin suçun sosyolojik temellerine yeterince odaklanmaması etkili olabilir.
Zira Türkiye’de belirli aralıklarla suç sorununa yönelik siyasî ve hukukî tedbirler alınmasına rağmen bu olumsuz sonuç değişmemektedir. Dolayısıyla toplumsal yaşamın her bir alanında güven, eşitlik ve özgürlük gibi değerler sürekli bir hale getirilmediğinde suç sorununun artarak devam edeceği her dem iddia edilebilir.”
SEBEP SONUÇ İLİŞKİSİ…
Olayın en önemli boyutu dış göçlerde körüklenen ekonomik bozulma ve farklı kültürlerin yozlaştırdığı toplumsal kaos.
İnsanlar geçinemedikleri zaman.
İş bulamadıkları zaman ister istemez illegal yolları tercih ediyorlar.
Hali ile de ortaya böylesine kaos içeren kocaman bir fotoğraf çıkıyor.
Çözülmesi gereken çok sayıda sorun var.
Bir de geciken adalet adalet değildir gerçeği var ki yeni Adli dönemin yüküne dair geçtiğimiz günlerde bu köşede bir yazımız olmuştu.
O nedenle insanlar kendi adaletlerini dağıtmak istiyorlar.
Böyle olunca da ortaya çıkan durum suç sayısının artmasına ve oranlarında her geçen yol daha da fazla yüzdelik dilimi ile önümüze geliyor.