Evet...
Kaldığımız yerden devam.
Türkiye gerçekleri.
İktidarın söyledikleri.
Peki gerçekten Türkiye nereye savruluyor?
Bu sorunun cevabı üç dönem Kayseri milletvekilliği yapan ve halen Kutlu Parti genel başkanı Yusuf Halaçoğlu'ndan.
Yusuf Halaçoğlu, sanal alemde görüşlerini @yusufhalacoglu olarak paylaşıyor.
MHP Kayseri 24, 25 ve 26. Dönem Milletvekili.
Ancak MHP ile yolları tatsız bir şekilde ayrıldığı için MHP’yi kullanmıyor.
Sanırım kendisini tanıyorsunuzdur.
Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı.
Kutlu Parti Genel başkanı.
Her görüşü önemli.
Eleştirileri de dikkate değer.
En önemlisi, en doğrusu, en etkilisi mi?
Tarihi gerçekleri belgeleri ile paylaşıyor Yusuf Halaçoğlu.
Bu kadar üfürükçü tarihçinin cirit attığı bir dönemde hem de.
Bu nedenle bugün onun perspektifinden bakıyoruz Türkiye’nin geldiği duruma.
PKK GERÇEKTEN SİLAH BIRAKTI MI?
Yusuf Halaçoğlu, örgüt şemasını paylaşıyor ve diyor ki,
PKK silah bıraktı.
Peki terör teşkilâtı içindeki konumu nedir?
Bakalım.
Bu teşkilât da lağvediliyor mu?
Samimiyetle soruyorum.
TARİH TEKERRÜR EDİYOR...
Yusuf Halaçoğlu@yusufhalacoglu "İnsanlık tarihi, bir çok kişinin başkaları yerine kendi kendilerini rezil duruma düşürdüklerine şahit olmuştur.
Bugün de tarih tekerrür ediyor.
Türkiye’de son yıllarda meydana gelen olaylara baktığımızda, kimi siyasetçilerin dün küfrettikleri ve hattâ ağza alınmayacak sözler söyledikleri, terörist deyip ip attıklarına sevgi gösterip, dava arkadaşım dediklerini dışladıklarına şahit oluyoruz.
Başka partilerden seçilip, diğer partilere transfer olduklarını hayretle izliyoruz.
Bu tür dönmeler tarihimizde her zaman olmuştur ve olacaktır.
Dönmeyenler, Türk Milleti’nden başka dost edinmeyenler ve onurlu olanlar Atatürk gibi, dönen ve onursuzlar ise Damat Ferid, Mustafa Sabri, Nemrud Mustafa gibi anılmıştır ve anılacaktır.
Tarih asla affetmez.
Bunların her birini yazacaktır.”
19 MAYIS GERÇEKLERİ…
Yıl 1912. Mustafa Kemal Kurmay Binbaşı; yıl 1914 M. Kemal Yarbay; yıl Ocak 1915 Kurmay Yarbay; yıl Temmuz 1915 Albay; yıl Mart 1916 Tuğgeneral; Ekim 1917 2. Ordu kumandanı; aynı yıl Aralıkta Kılıçlı 1. Rübe Mecidî nışanı; Mayıs 1918 Harp Madalyası; Ağustos 1918 7. Ordu kumandanı; Eylül 1918 Fahrî Padişah yaveri; Kasım 1918 Harbiye Nezareti emrine verilmesi; 30 Nisan 1919 9. Ordu Birlikleri müfettişliği; 6 Mayıs 1919 Bakanlar Kurulunca görev talimatı. Trabzon, Erzurum, Sivas, Van, Erzincan, Canik (Samsun), Diyarbakır, Bitlis, Elazığ, Ankara, Kastamonu vilayet ve Kolordu kumandanlıkları emrinde olarak:
1- Bölge iç güvenliğini sağlamak ve asayişsizliğin sebeplerini araştırmak,
2- Bölgedeki silah ve cephanenin toplatılması
3- Çeşitli yerlerdeki komitelerin asker toplamasını engellemek ve komiteleri kaldırmak.
Sorumlu olduğu kurum: Harbiye Nezareti. Evet sevgili arkadaşlar. İşte bu süreçlerden geçmiş bir vatan kurtuluşunun mimarı Mustafa Kemal. Bu kadar yetki neden ona verildi? Rütbelerde yükselişi Enver Paşa, Şakir Paşa, Talat Paşa ve Damat Ferid’in teklifleri var.
O kadar asker arasından neden o seçildi? Aslında cevabı 19 Mayıs’tan sonraki olaylar veriyor.
Tüm gençlerimizin ve Türk Milleti’nin Gençlik ve Spor Bayramını kutluyorum.
Söz konusu arşiv belgelerinden müfettişlik görevlendirmesi ve görev konusuyla ilgili belgeleri paylaşıyorum.
UYDURMA BİR TARİH YAZIYORLAR...
Bakın ne diyor Halaçoğlu, Türkiye'de saptırılan tarihi gerçekler adına?
"Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı sanırım lisede okutulan Emin Oktay’ın Tarih kitabından öğrendikleriyle Timur ve Şah İsmail’le ilgili açıklama yapmışlar.
Bir tarihçi olarak tarihimizi anlatırken, özellikle Türkün Türk’le savaşında zaferden söz etmemek gerektiğini söylemem gerekir.
Gerek Timur’la Yıldırım Bayezid’in, gerekse Şah İsmail’le Yavuz Sultan Selim’in ve de gerekse Fatih Sultan Mehmed’le Uzun Hasan’ın savaşını bir talihsizlik ve hata olarak görmemiz ve karşılıklı düşman yerine hakimiyet hırsı olarak değerlendirmemiz gerekir.
Bundan sadece ders çıkarılır.
Sonuçta karşılıklı ölenler aynı milleti oluşturanlardır.
Özellikle devlet adamlarının, bu Türk hükümdarları arasında rekabetin neden oluştuğunu, sonuçta nelere sebep olduğunu iyi tahlil etmeden konuşmamaları gerekir.
Aslında yapmaları gereken tarihten ders çıkarıp, elde edilen tecrübeyle geleceğe daha sağlıklı bakmayı ve aynı hatalara düşmemeye gayret etmeleri şarttır.
Tarihte Türkler pek çok milletle savaşmıştır.
Türklere ihanet eden pek çok devlet ve millet olmuştur.
Bütün bunlara rağmen siz sadece bu Türk devletlerinden söz ederseniz, bugün o devletleri kendi devletlerinin devamını sayan Türk devletlerini üzer ve birliktelik oluşturamazsınız.
TÜRKİYE YAZ-BOZ TAHTASI DEĞİLDİR!
MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin “Yeni yüzyılda yeniden millî kimlik oluşturacağız”. açıklamalarına dair de Kutlu Parti genel başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun yorumu aynen şu şekilde:
Bir Milletin millî kimliği özgür bir devlette yaşıyorsa değişmez.
1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, hem devletin adı, hem de o devlette yaşayanların millî kimliği belirlendi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu devleti kuranlara da “Türk” denildi. Yeni bir kimlik demek bu kavramların ortadan kaldırılması demektir.
Bırakın milliyetçiliği ve ülkücülüğü, bu kavramların dışında kalan Türk halkı da bu akıl almaz düşünceyi kabul etmez.
Madem böyle bir düşünceniz var buyurun bu teklifinizi halka sorun. Bakalım ne diyecek?
Tarihe bakarsanız göreceksiniz ki devletler böyle parçalanmıştır.
Türkiye yaz-boz tahtası değildir.
Bugüne kadar çıkarılan yasalar kaç kere değiştirilmiştir ve değiştirilmek istenmektedir.
1982 Anayasası ilk olarak 1987’de, son olarak ise 2017’de değişikliğe uğramıştır.
Anayasalar işine geldiğinde değiştirilecek bir yasa türü değildir.
Şimdi iktidar Anayasayı değiştiriyor.
Yarın biz de iktidara gelince sizin yaptığınızı değiştiririz.
Ne dersiniz?
BİZANS HAYALLERİ...
Yusuf Halaçoğlu’nun bir de önerisi var tarihle ilgilenenler için.
“Değerli bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kronik yayınevi tarafından, Türkiye’de hep dile getirilen, ancak tam olarak da bilinmeyen Yunanistan’ın büyük ideali olan İstanbul’u alma ve Bizans’ı yeniden kurma projesi olan Megali İdea ile ilgili ciddi bir kitap yayınlandı.
Kitabın en büyük özelliklerinden biri Yunanistan arşivlerinin de kullanılmış olması.
Titiz ve zor bir çalışmanın sonucu hazırlanan eser 957 sayfa.
Bu değerli araştırmayı yapan değerli akademisyen Doç.Dr. Esra Özsüer’i içtenlikle kutluyorum.
Böylece Yunanistan’la savaşılmadığını söyleyenlere de ilmî bir cevap verilmiş olmaktadır.”
KUTLAMA MESAJLARI...
23 Nisan; Millî Mücadeleyi yöneten Gazi Meclisimizin açılışının 105. Yıldönümünü kutluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk bu bayramı geleceğimizin teminatı çocuklara armağan etmiştir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı KUTLU olsun. Cumhuriyetimizin kurucularına rahmet olsun.
1 Mayıs'a dair; Yer altında ve yer üstünde, ailelerinin geçimi ve ülke kalkınması için ter döken, emek veren tüm vatandaşlarımın, daha iyi şartlar ve gelecekler temennisiyle 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü içtenlikle kutluyorum.
19 Mayıs; Yukarıda verdim bu anlamlı mesajı. Hem de belgeleri ile paylaşıyor Yusuf Halaçoğlu. Anlayanlar için.
İstanbul’un fethinin 572. Yılı Kutlu olsun.
Fethin kumandanı Fatih Sultan Mehmed ve tüm şehid ve gazilerimize rahmet olsun. İstanbul’un Fethiye ilgili dört yıl önce yaptığım bir konuşmamı sizlerle paylaşıyorum.
Hem Ramazan hem de Kurban bayramı mesajı: Değerli vatandaşlarım, dostlarım, kardeşlerim ve gönüldaşlarım;
Dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm gören, başta Doğu Türkistan olmak üzere tüm insanların zulümden kurtulması ve esenliğe kavuşması dileğimle Ramazan/Kurban Bayramınızı en kalbi duygularımla tebrik eder, Ülkemize, İslâm âlemine ve tüm insanlığa barış ve huzur gelmesine vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ederim.
YORUMA GEREK VAR MI?
Sanırım mevzu anlaşıldı.
Uzatmaya, yorum yapmaya gerek var mı?
İktidar ateşle oynamaya devam ediyor.
Türkiye’de Türk’ü yok saymaya devam ediyorlar.
Açılım-saçılım-sığınmacı muhabbeti zirve yapmış durumda.
Tüm dinamikler yerle bir Türkiye’de.
Biraz daha işi abartırlarsa bu işin sonu hiçte hayra alamet değil…