CHP raporu da yayınlandı. Elli üç sayfa… Sosyolojik, psikolojik, tarihsel detaylara girmeden hazırlanan bir rapor. Yani, “laf salatası” çok az. Rapor, 27 Şubat 2025 “Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun” çalışmaları temelinde hazırlanmış.
**
Konuya damardan girmiş. Anlayabildiğim kadarı ile: Hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini, yargı ve yargıç bağımsızlığı tesis edilmeden; anti demokratik mevzuat ve uygulamalar kaldırılmadan, çoğulculuk gelmeden, yerel yönetimler güçlendirilmeden Kürt sorunu da dahil, hiçbir sorunu “kalıcı olarak çözmek” mümkün değil, diyorlar raporda. Okudum ve ben böyle anladım. Yanılabilirim de…
**
Nitekim, bol bol mevzuatla ilgili çözüm önerileri sunulmuş. Konuyu, soyuttan somuta indirgemişler. Tabii, hukukçu olmadığımdan bu önerileri değerlendiremeyeceğim. Bunlar erbabının işi, onlara bırakıyorum. Bu bağlamda, giriş kısmında şu cümlelere rastlıyoruz Boldlar bana ait:
**
Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti, eşit yurttaşlık 86 milyonun ihtiyacıdır. Hiçbir yurttaşın kendini güvende hissetmediği, kurulan birkaç cümlenin Cumhurbaşkanına fiili saldırı sayılıp tutuklama nedeni haline getirilebildiği, siyasi nedenlerle aydınların, gazetecilerin, sivil toplum liderlerinin tutuklandığı, Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının keyfi olarak sınırlandırılabildiği bu ülkede; hak, hukuk ve adalet tüm yurttaşların ortak talebidir.
**
Toplumsal barışın eşit yurttaşlık temelinde sağlanması tüm yurttaşlarımızın beklentisidir. Türkiye’de demokratikleşmeyi gerçekleştirmek ve adalet sorununu çözmek üzere atılması gereken adımların Kürt sorunuyla sınırlı tutmayan, ancak Kürt sorununu da dışlamayan bir bakış açısıyla planlanması gerekmektedir.
**
Hukuk devleti kavramı, bilindiği üzere, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının önceden ilan edilen sıkı şartlara bağlı olduğu, siyasi iktidarın eylem ve işlemlerinin yargısal denetime tabi olduğu sistem şeklinde ifade edilebilir.
**
Tarihsel süreçte yaşanan tecrübeler, hukuk devleti ilkesinin var olabilmesi için birtakım koruyucu mekanizmalar ile donatılması gerektiğini göstermiştir. Bu bağlamda, her şeyden önce, devletin yasama, yürütme ve yargı erklerini, önceden belirlenmiş ve ilan edilmiş hukuk kurallarıyla sınırlayan mekanizmaların mevcut olması gerekmektedir. Aksi halde var olan devlet yapısı, “anayasal devlet ”
yerine sadece hukuk devleti kavramını özümseyememiş “anayasalı devlet” olarak tanımlanabilir. Bugün Türkiye’de yaşanan tam olarak budur.
**
Ülkemizde; sistematik olarak Anayasanın, Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının, sadece yürütme organı değil, yargı makamları tarafından bile dikkate alınmadığı ve uygulanmadığı bir “anayasasızlaştırma projesi” yürürlüktedir.
**
… Türkiye’nin bugün yaşadığı adaletsizlik ve hukuksuzluk sorunlarının birçoğu, yürürlükteki Anayasadan değil, bu Anayasadaki temel hak ve özgürlüklerin, asgari standartlarda dahi uygulanmamasından ve yargıya siyasi müdahalelerden kaynaklanmaktadır.”
**
Anayasa’nın “ilk dört maddesine” hiç değinilmemiş. Anlaşılan “korunmasından yana”. Mesela vatandaşlık ve Türk tanımı için şunlar deniş:
**
“- Atatürk milliyetçiliği, yurttaşlık bağıyla Cumhuriyetimize bağlı olan herkesin eşitliğini savunmaktır. Türk milleti bu anlayışla tanımlanmaktadır. Bu anlayış; farklı kimliklerin dışlanmaması ve yurttaşların aynı hak ve özgürlüklere sahip olmasını esas almaktadır. Günümüzde eşit yurttaşlık, bu anlayışın eksiksiz olarak hayata geçirilmesi ve güçlendirilmesi anlamına gelmektedir.
**
- CHP, eşit yurttaşlık temelinde toplumsal barışın; ancak tüm yurttaşların kimliği, inancı, dili ve yaşam tarzı ne olursa olsun, aynı haklara sahip olduğu ve aynı şekilde saygı gördüğü bir demokratik düzenle mümkün olacağına inanmaktadır. Barış, CHP için, yalnızca bir ilke değil, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında insan onurunu, halkın birliğini ve ortak geleceği korumanın adı olarak kabul edilmektedir.
**
- Çoğulcu demokrasi ve eşit yurttaşlığın tesisi; iç barışımızı ve refahımızı güçlendireceği gibi, ülkemizin bölgesel istikrar ve refaha katkısını da artıracaktır.
**
- Ülkemizde, katılımcı demokrasinin kurumsallaşması, halkın iradesinin karar mekanizmalarının merkezine yerleşmesiyle sağlanacaktır. Hedefimiz, toplumun tüm kesimlerinin ekonomik, sosyal ve demokratik taleplerine yanıt verecek kapsamlı bir dönüşümü sağlamaktır.
**
- Demokratikleşme, toplumsal sorunların eşit yurttaşlık temelinde çözümü için elzemdir. Bu kapsamda; Kürt sorununda kalıcı çözüm, terörün sona ermesiyle birlikte eşitlikçi, katılımcı, demokratik bir siyasi ve toplumsal düzenin kurulmasıyla sağlanacaktır.”
**
Vallahi, bunları ben demiyorum. Noktasına, virgülüne dokunmadan CHP’nin raporundan aldım. Merak eden, tamamını okusun. Henüz AK Parti raporunu yayınlamadı. Bakalım onlar ne diyecek. Fikrimi soracak olursanız, bunlara bakınca, bu komisyondan ya da siyaset satrancında pek bir şey çıkmaz.
**
Umarım terörsüz, laik/seküler, çoğulcu, katılımcı, hesap verebilir, saydam demokratik Türkiye umudu “bir başka bahare kalmaz!”.
