Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldığı bir toplantıda, katılımcılara hitaben; "2025 yılı 2024'ten daha iyi olacak. 2026'da 2025'ten çok daha iyi olacak. Neden? Enflasyonu düşürmeye, bütçede disiplini sağlamaya başladık" dedi.
O salonda olsaydım, şöyle seslenirdim…
Tell me, tell it, it gets exciting….
Yani; “Anlat, anlat heyecan veriyor” olurdu.
Neden İngilizce dersin?
Diye soracak olursanız…
Sayın Mehmet Şimmşek’in Türkçesi, Kürtçeden daha iyi, İngilizcesi ise Türkçeden iyinin de ötesinde, sular seller gibi İngilizce…
Benim İngilizcem mi?
Bende yabancı dil ne arasın babaaa…
Türkçe yazıyorum, program bana istediğim dile çeviriyor. Bazen yanlış ta olabilir. O kadar yanlışlık kadı kızında olur da bende olmaz mı?
Olur elbette. Bu kadar yanlışlıklar arasında bizim tercüme hatamız, devede olsa olsa kıl olur…
XXX
Geçelim o tarafını, “Daha güzeller vardı…” tarafına…
Biz bu türküyü daha evvel de dinlemiştik, sözleri aylarla ifade ediliyordu, ”Ocak aralıktan iyi olacak, Şubat Ocak’tan daha iyi olacak, Mart, Şubat’tan da iyi olacak, hele Nisan, Mart’tan da iyi olacak” derken, ellerle de havayı ve kendini yellendiriyordu.
Sonra bir başkası geldi sözler değiştirdi.
Işıltılı gözlerle şöyle dedi…
“Uyusam, kalktığımda daha iyi olduğunu göreceğim” gibi bir şey söyledi. Yani ne kadar uyuyacak belli değil ama uyuyup uyanınca kendiliğinden iyi olacak gibi.
Ancak şimdiki anlatım, sanki kesin belli gibi…
Yıllar olarak ifade ediliyor. Belki daha doğrucu bir söz gibi…
Bir anlaşılmayanla…
O ifade edilen yılları, emekli, dar gelirli, işçi, küçük esnaf, borçlu, elde ettikleri kadarıyla nasıl geçirecekler?.
Daha doğru bir ifade ile o yıllar, toplumun açlık ve yoksulluk sınırı altında kalanlara nasıl geçirecek?
XXX
Bu yazı, Salı günü yazıldı, şimdi eğer varsa önce gurup toplantılarını izleyeceğim ardında da Sayın Cumhurbaşkanının TBMM’nin 28. Yasama yılı, 3. döneminin birinci oturumundaki konuşmasını izleyeceğim. Yeni yasama yılı açılış konuşmasında nelerden söz edecek, çok merak etmiyoruz, üç aşağı beş yukarı ülkemizde ve ülkemize yakın coğrafyalarda neler olduğundan söz edecek, “Anayasa” diyecek filan.
Yani, uzun zamandan bu yana gündemimizde olan konuların kopyala, yapıştır şekli.
Bir tatlı kaşığı Anayasa yapımı, bir çay kaşığı, iç politika, bir çay kaşığı dış politika ve bir tutam belki İsrail ve Filistin. Olabilir ki bir buçuk tatlı kaşığı da Hamas ve öldürülen lideri ve İsrail…
Sonra meclis, oturuma ara verecek ve Çarşamba günü toplanmak üzere dağılacak.
Öyle de oldu…
Grup toplantısı olarak MHP’nin grubu toplandı, her zamanki gibi esti, gürledi, hakaretler, tehditler savurdu, dikkate alınacak bir yanı yoktu.
Salon aynı, parti aynı, adam da aynı…
Ardından saat 15’de toplanacak TBMM’si saat 15.06’da çalan gonk ile başladı. Neden 6 dakika sonra? Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı geç geldi, O beklendi.
Bana göre bu olmamalıydı ama oldu…
Neden olmamalıydı, yorum sizin.
Sayın Cumhurbaşkanının konuşması da önceden düşündüğümüz çerçevede oldu. İsrail’e esti, yağdı ve gürledi ancak ne gibi girişimlerde bulunacağı konusunda bir şey duyamadık.
Aslında başka bir beklentimiz de yoktu.
Sonra da Çarşamba günü saat 14’te toplanmak üzere oturum kapatıldı. Bir başka deyişle, usul yerine getirildi, 3. Yasama dönemi açılmış oldu.
Eh… Vatana millete hayırlı olsun ve TBMM, umarız ki toplum için faydalı çalışmalar yapsın.
Tell me, tell it, it gets exciting….
Yani anlat, anlat heyecanlı oluyor…
Siz başka türlü mü düşünürsünüz?