KADİR DAYIOĞLU

Tarih: 07.07.2021 11:11

TALAS AMERİKAN KOLEJİ

Facebook Twitter Linked-in

Nereden çıktı bu demeyin. Varlığını unuttuğumuz, mirasına sahip çıkamadığımız bir okuldan söz edeceğim. Buna vesile olan, gıyaben tanıştığım Kolej mezunu hemşerimiz, Tuncay Sergen’in gönderdiği, kolejin bir dönem mezunlarını anlatan “147 Basamaklı Serüven Talas/Kayseri 1889” kitabı. Editörlüğünü de, yine aynı okul mezunu Metin Atamer yapmış… Yeni İnsan Yayınevi tarafından 2021 yılında (1. Baskı) yayınlandı. “147” sayısı, Kolej’in ünlü, “147 Basamaklı” merdiveninden mülhem.

***

Oldukça hacimli kitap tarihçe, anılar ve biyografilerden oluşmakta. Bir anlamda buna son dönemlerine denk gelen, yüz elliye yakın, henüz ağızlarında anne sütü kokarken yurdun dört bir yanından gelen öğrencilerin ve ta Amerika’dan kalkıp gelen öğretmen/hizmetlilerin kısa hikayesi olarak da bakabilirsiniz…

***

1889 tarihinde Amerikan Board tarafından kurulan, asıl amacının bölge de yaşayan Ortodoks Ermenileri Protestan yapmak olduğu söylenen bir ortaokul. Öyle diyorlar… Tabii, ne kadar başarılı oldular? Bilemiyorum… Zaman içerisinde, Türk öğrenciler de okumaya başlamış, kapandığı 1967 yılına gelindiğinde çok az miktarda “gayri Müslim” öğrencinin okuduğu bir okul haline gelmiş.

***

Mahalle baskısı sonucunda Kayserililer bu güzide ve “Kayseri Lobisine” değer üretecek bu okula sahip çıkamadılar. Tabii, bunda yöneticilerin duyarsızlığı kadar, Kayseri varsıllarının sıcak bakmayışları, sağın-solun etkisi altında kalmaları da var…

Öyle ya bu okul, “kozmopolit”, “papaz!” ve “ABD ajanı!” yetiştirir. Bu sözlerin yakın tanığıyız. Kimse, “yok böyle bir şey!” falan demesin. Hem unutmasınlar; mescit var, oruç tutanlara iftar ve sahur yemeği hazırlanıyor. Umarım, ülkede dini hayatı kendileri ile başlatanların kulakları çınlar. Ben anımsarım; Mehmet Abi’nin (Akyurt) valizinde Kur’an ve seccadesi eksik olmazdı…

***

Yerine kapanması ile eş zamanlı, TED Kayseri Koleji’ni kurdular… Buna benzer bir model idi, yatılı kısmı vardı, İngiltere’den öğretmen getirirlerdi. Sınavla öğrenci alırdı, tıpkı Talas Koleji gibi… Sonra; “Dışarıdan gelmesin, bizim çocuklarımız okusun!”diye yatılı kısmını kapattılar. Dışarıdan öğrenci gelmez oldu. Çok yanlış yaptılar, yatılı kısmı kapatmakla… Sonra, sınavsız öğrenci almaya başladılar. Şimdi durumları nedir bilmiyorum.

***

Anılar, intibalar çok ilginç. İlginç olduğu kadar da 1950 ve 1960’ların Türkiye ve Kayseri’sinden önemli satırbaşları var. Okudukça şunu gördüm; Henüz, “on birinde”, ağızlarından anne kucağından yeni kopmuş, yurdun muhtelif yerlerinden, bin bir zorluklarla gelen, genelde asker ve sivil bürokrat çocuklarının serüveni…

***

Her türlü imkandan mahrum ama oldukça sıcak bir “yuvaya” geliyorlar. Okul deniyorsa da doğru dürüst bir tuvaleti, banyosu, dershanesi, yatakhanesi yok. Bırakınız Talas’ın içine, Kayseri’ye ulaşım bile sorunlu… Doğa ile mücadele, bir başka alem… Amerikan yardımı da azalmış. Lise’yi Tarsus’ta okuyanlar; “Medeniyete geldik!”, diyorlar. Ama oldukça idealist Türk ve Amerikalı öğretmenlere sahip.

***

Bu yokluklar, doğal olarak öğrenciler arasında, günümüze kadar gelen bir “kardeşlik”, “dayanışma” zinciri oluşturmuş. Acımasız şartlar, “mücadele” gücü kazandırmış. Acıları, tatlıları birlikte yaşamışlar, birlikte paylaşmışlar… Belki de, hayatta başarılarının önemli bir nedeni, olumsuz şartlar.

***

Mesela Sergen anlatıyor. Okurken gözlerim yaşardı; bir az empati yaptım… Yerinde ben de, çocuklarım da, torunlarım da olabilirdi… “Henüz, bir, iki haftalıktım”, diyor… Aniden rahatsızlandım… Ateş, boğaz ağrısı vs. had safha da… Kimseyi tanımıyorum, kimseye derdimi anlatamıyorum… Ne yapacağını bilemiyor. O anda anası aklına geliyor… Öyle ya, anası olsa gözü gibi bakardı, ciğerparesine… Bu esnada bir üst sınıftan bir çocuk geliyor, bunun halini görüyor. Revire götürüyor. Hikaye uzun… Sonradan ismini öğreniyor, yardım eden Mehmet Timuçin’miş. Sonra, Talas Belediye Başkanı oldu.

***

Sergen’in Babası Osman Bey, tapucu… Osman Kavuncu ile birlikte çalışmış. Sonra serbest hayata atılmış. Eski Sanayi’nin kurulmasında büyük emeği varmış. Annesi Nebahat Hanım da Kayserili. Şuanda Kayseri’de ki en yakın arkadaşı Şadan Abi (Doğan). O zaman soyadları Erdoğan’mış… Sergen çok aktif birisi. Çok kaliteli tahsil yapmış. Özel işleri dışında, Kayserililer Derneği, Yassı Çelik İhracat ve Sanayiciler Derneği gibi STK’larda görev yapmakta.

***

Telefonda anlattı; Kolej’den laik Cumhuriyet bağlıları, antiemperyalist bir kuşak yetmiş. Hepsinin ortak paydası “Mustafa Kemal Türkiye’si”. Bu kadar renkli, “sağdan-sola ideolojileri” barındıran bir mezun portföyü, okulda egemen olan liberal/özgürlükçü eğitim ve öğretimin bir sonucu olduğu ifade ediliyor. İçlerinde akademisyen,  ünlü işadamı, ünlü CEO, sanat ve edebiyat adamları; öğretmen, bilimci, idareci, bürokrat var… Çoğu iyi yetişmiş; çoğu ülkemizin ve dünyanın saygın üniversitelerini bitirmiş.

***

Okuyanlarına bir baktım. Epey tanıdık var. Yakından tanıdığım Zeki ve Rıfat Karakimseli kardeşler, Ahmet Hilmi Tanver, merhum Erkan Dülgeroğlu, merhum Mehmet Özsarıyıldız, Ayhan Çilingiroğlu, Garip (Karnik) Erkuyumcu, Çetin ve Metin Alemdar kardeşler, Remzi Ramazanoğlu, merhum Selçuk Emden, Kemal Başkal, Yücel Peşkircioğlu, Mehmet Akyurt, Sencer Ayata, Ünal Dana, Afşin Dikeçligil, Hazım Kantarcı, Emir Özsarıyıldız, Mehmet Timuçin, Mustafa Uğur Eskici, Ömer Göbülük, Arif Ünlü, merhum Ahmet Mülayım, Ayhan Sicimoğlu, Mehmet Gazioğlu, Erol Etçioğlu, Tekin Saatman, Ömer Hilmi Muhaddis, Mustafa Murat

***

Cemal Özgüven, Uygur Kocabaşoğlu, Korkut Boratav, Mete Akyol, Yalım Eralp, Doğu Ergil, Ali Nail Kubalı, Uluç Gürkan, Cengiz Çandar, Ertuğrul Kürkçü,  Oğuz Türkyılmaz, Korel Göymen, Selçuk Göle …

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —