MUSTAFA CENGİZ


TABANDA OLMADI TÜRKİYE’Yİ TAVANDA YENİDEN DİZAYN ETME ÇABALARI!...

Zamana ve mekana yetişmek ne mümkün. Hayat su gibi akıyor. Bir çok çetrefilli tanım var. Yarın aslında bugünün dünü idi gibi mesela. Sürekli bir kısır döngü. Sürekli tekrarlayan bir başa dönüş. Bitmek tükenmek bitmeyen kandırmacalar. Planlar, savaşlar, haritaların yeniden çizilmesi, silah pazarları ve daha neler neler. "Şeytanın yeryüzündeki temsilcileri kendi şeytani “cennet” lerine gitmek için yeryüzündeki insanlığa “dünyevi cehennemi” yaşatmak ve dörtte üçünü öldürmek için her şeyi yapıyorlar /yapacaklar. Kurtuluşa giden yol şeytana karşı uyanık ve birlik olmaktan geçer. “Tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak mecburiyetinde kalırlar.”(George Santayana) Hem de kanlarını akıtarak, can vererek! Daha beteri vatanlarını kaybederek!”


Zamana ve mekana yetişmek ne mümkün.

Hayat su gibi akıyor.

Bir çok çetrefilli tanım var.

Yarın aslında bugünün dünü idi gibi mesela.

Sürekli bir kısır döngü.

Sürekli tekrarlayan bir başa dönüş.

Bitmek tükenmek bitmeyen kandırmacalar.

Planlar, savaşlar, haritaların yeniden çizilmesi, silah pazarları ve daha neler neler.

İnsan oğlunun mağara’dan Taş devrinden gelen sürece doğru hızla evrildiği bir gerçek.

Doğaya saygı yok.

İklim kanunu ortada.

Zeytinliklerle ilgili gelinen nokta ve madenlerle ilgili tablo malum.

Kanal İstanbul ile Türkiye’den bağımsız içinde Türk olmayan yeni bir “Vatikan Projesi” konuşuluyor. 

Bugün yine son günlerin flaş gelişmelerine dair bir deneyimli isimden tespitler.

Bakalım Türkiye ve dünya gerçeklerine dair siz neredesiniz?

Bugünki köşemizin konuğu Ramazan Kurtoğlu@KurtogluKagan.

İleriye dönük okumaları ile meşhur.

Çoğu tespiti kısa vadede olmasa da uzun adede gerçekleşen bir isim.

Türkiye’de realite nasıl değişiyor, kimler nasıl hesaplar içerisinde?

Buyurun başlıyoruz. 

TÜRKİYENİN YENİ 

CUMHURBAŞKANI...

Türkiye’de son dönemde ısrar ve inatla yeni bir Anayasa çabaları var.

Açılım sürecine dair gelinen nokta herkesin malumu.

Tabanda ciddi tepkiler var.

O halde ne yapıyorlar, hemen manevra yaparak Türkiye’yi madem tabanda dizayn etme çabaları tıkandı, “Demokrasilerde çare tükenmez” mantığı ile bu kez devletin tepesinde yeni bir dizayn çalışması var.

Nasıl mı?

Bakın MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli'nin önerisine dair yorumu ne Kurtoğlu'nun?

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bırakınız Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı makamını, herhangi bir devlet makamının ”etnik-dini-mezhebi” bir tanımlama ile tayin edilmesi ülkemizi Lübnanlaştırır-Iraklaştırır-Suriyelileştirir ve felakete götürür.

Bunun sözü bile tehlikelidir!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 12 Cumhurbaşkanının yedisi Türk kökenli değil.

İçinde ”Alevi-Kürt-Pakraduni” kökenli olanlar var ve bu beni rahatsız etmiyor.

Rahmetli Demirel’in ifade ettiği gibi, bu hususu sürekli gündeme taşımak Türk Milliyetçiliğini bir kısım meşru cevaba zorlar.”

Bakın bu konuya dair merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, zamanında ne söylemişti?

"Türkiye'nin iç bünyesiyle oynanırsa, bin senedir beraber yaşayan bu insanlar, etnik veya mezhep sebepleriyle bir takım ayrıcalıklara, Türkiye'nin idaresini zorlaştıracak ayrıcalıklara kavuşturulursa  bunun karşısına Türk milliyetçiliği çıkar. 

Türk milliyetçiliğinin bunun karşısında ne yapacağı da bilinemez.

“Vur eski kölesi utandır. 

Türk’ü bırakma uyusun, uyandır onu!”

Adam Cumhuriyet sayesinde mebus olmuş ama 1923’e “darbe” diyerek kin kusuyor. Vallahi billahi bu zat Osmanlı Türkiye’si tarihinin ”T” sini bilmiyor sadece Türk Milletine hıncını kusuyor.

Yukardaki sözü bir kez daha okuyun…”

BÖLGEDE OYNANAN OYUN!...

Birileri çıkmış, “BOP Projesi biteli çok oldu” diyor.

Ama gerçekler öyle demiyor maalesef. 

“Bir Siyonist plan var bu planın ana omurgası bölgede İsrail’in dişine dokunacak devletin kalmaması." şeklinde değerlendirmede bulunan Dr. Ramazan Kurtoğlu, bu konuya dair tespitlerine şu görüşlerle devam ediyor: 

“Bu bölgenin şah damarı 5 bin yıldır Fırat ve Dicle’nin suyudur. 

Ağıt yakarlar buralara unları bilmediğimiz takdirde biz bunları anlayamayız. 

Adamların reel politikaları bunlardan beslenir.

Türkiye, Suriye’de bugüne kadar olanlardan hareketle ama olanları bir kenara bırakarak olacaklara odaklanmalı ve yeni bir stratejiyi uygulamaya koymalıdır. 

Suriye “Irak’tan beter” hale dönüştürülecek. 

Olacaklar, olanların yanında bir hiç kalacak!

Önce Lübnan’ın üniter yapısını dağıttılar.

Ürdün zaten dedelerinin ihanetini sürdürüyor.

Kürt kartı-Şii Kartı ile Irak’ın üniter yapısı ve Dürzi-Kürt Kartı ile Suriye’nin üniter yapısı hedefte, nedense Türkmenlerin adı yok en önemlisi Türkmenler kaybederse Türkiye kaybeder anlayana!”

MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE 

SALYANGOZ SATMAK!

Türkiye’de son dönemde Türk kavramı ile birlikte Türkiyeli gibi absürd bir kavram ortaya atıldı.

Atatürk ve Türk düşmanlığının yanına bir de Cumhuriyet düşmanlığı eklenmiş durumda.

İşi öylesine azıttılar ki, sormayın gitsin. 

Yalakalar diyor ki; 

“Bu topraklardan Kemalizmi, Atatürk’ü adını sileceğiz!”

Türk bayrağını değiştirmek isteyenler, sınırlarını değiştirmek isteyenler, Türkiye adını, anayasasını değiştirmek isteyenlere her gün bir yenisi ekleniyor.

Bakın bu konulara dair Kurtoğlu’nun tespitleri neler?

Pek çok dostumuz soruyor:

“Hocam neler oluyor?”

Bayburtlu bir arkadaşımdan dinlemiştim.

Türk Milletinin o keskin zeka ürünü sözünü:

”Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi.”

Hikayenin pek çok versiyonu var ama işin özü ”Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” gibi işleri yapmak!

“Milletin adı Türkiye” 

Bu tanımlama Sosyoloji ilmînin iflasıdır.

İbn Haldun, Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Orhan Türkdoğan ve dahi yerli yabancı bütün Sosyologlar; ölüler mezarlarında ters dönmüş, yaşayanlar ise aklını sorgulamıştır.

Yetmişikibuçuk milletin yaşadığı ABD’de bile çoklu bir millet tanımı olmayıp 

“Amerikan ulusu” tanımı kullanılır.

Türkiye “Türk-Kürt-Arap” çoklu millet tanımlamasıyla “Batı’nın ötekine tavsiye ettiği millet modeliyle  üniter milli devlet yapısını kaybeder ve felakete sürüklenir.

Batı bize ”Osmanlı’da olduğu gibi millet tanımını din üzerinden yapın”diyor. 

Kendilerinin yapmadığını bize dayatıyorlar acaba neden?

Osmanlıda Ermenilerden üç millet çıkarmışlardı:

Gregoryen Ermeni Milleti

Katolik Ermeni Milleti

Protestan Ermeni Milleti

Üniter yapı tek çaredir!”

AKLINIZA DAŞIZMAZ MISINIZ?

Devam ediyor tarihi uyarılarına Kurtoğlu ve ekliyor;

“Victor Hugo’nun 1862 de yayınlanan Sefiller’i, insanlık tarihinin en trajik fakirlik, toplumsal adaletsizlik  ve dayanışmayı anlatan romanıdır.

İnsanlık 2026’dan itibaren hızla daha beterine sürüklenecek.

El becerileri, ata tohumu, su, bitkilerin gıda ve tedavi edici yönlerini öğrenin!

Ya Tarih’ten ders alır kendi gözünüz ve aklınız ile yürürsünüz ya da “ötekilerin gözlüğünü takar ”Körlerin Yürüyüşü” yle mayına basarsınız.

Yüce Kitabımız Kuran’da doğrudan 700 ayette “Aklınıza danışmaz mısınız?” der!

YANILMAK İSTİYORUM!

Bakın en kritik süreç nasıl işliyor.

Haberiniz var mı?

Kurtoğlu’ndan dinliyoruz;

“Türksüz, İslam Milleti, Osmanlı Milleti” denendi. 

Olmadı!

1821/1920 arasında Yemen’de, Filistin’de, Balkanlar’da, Çanakkale’de ve İstiklal Harbinde kurucu unsur Müslüman Türk çocuklarının 5.5 milyonu can verdi, 6.5 milyonu Anadolu’ya sığındı.

Umarım Tarih tekerrür etmez!

Bu fakir milletin parasıyla yurt içinde ve dışında eğitim görmüş bir akademisyen olarak hatırlatmak vatan ve namus borcum.

13/07/1878 Berlin Antlaşmasın 61 mad. 30/10/1918 Mondoros müt.24.Madde “Vilayeti Sitte” maddesi ile Osmanlı’ya tuzak  kurulmuştu.

Yanılmak istiyorum!

Rusya, Akkuyu nükleer santral ortaklığından çekiliyor…

Bir şeyler yanlış gidiyor!

Türkiye karmaşık tehditler ile karşı karşıya!?

Akkuyu Nükleer santral inşaatında ne oluyor?

14 bin Rus çalışandan 10 bini evine döndü.

Alman Simens santralin tribünlerini Türkiye’ye gönderemiyor zira Almanya Türkiye’ye ambargo uyguluyor ve ekipman Alman gümrüğünde bekliyor.

Osmanlıdan beri bu Almanya’dan bol kazık yedik!”

SON UYARI MI?

Bitiriyoruz.

Bu da son uyarı olsun Kurtoğlu'ndan bugünlük.

"Şeytanın yeryüzündeki temsilcileri kendi şeytani “cennet” lerine gitmek için yeryüzündeki insanlığa “dünyevi cehennemi” yaşatmak ve dörtte üçünü öldürmek için her şeyi yapıyorlar /yapacaklar.

Kurtuluşa giden yol şeytana karşı uyanık ve birlik olmaktan geçer.

“Tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak mecburiyetinde kalırlar.”(George Santayana)

Hem de kanlarını akıtarak, can vererek!

Daha beteri vatanlarını kaybederek!”