KADİR DAYIOĞLU


SU KESİNTİLERİ

Bakınız, sizlere, bedava akıl veriyorum ama işe yaramıyor. Anlaşılan, her verdiğim akıldan bir bedel almam lazım.


Hisarcık’tayım. Neredeyse yirmi saat sularımız kesildi. Hacılar’dan Talas’a kadar, geniş bir coğrafyada, çok yerleşim biriminde söz konusuymuş kesinti. Aslında, bu günlerde beklenir ama bu daha geniş bir coğrafyada, daha uzun sürdü. 

***su 

Depolarda su boşalmış, aniden… Nihayetin de geldi, geldi gelmesine ama bu sefer de musluklardan “sabunlu su” gibi akıyordu. Bir tona yakın su boşalttım musluklardan, bir türlü durulmadı. Çarşamba saat 09:30 da musluktan aldığım suya bakarak, söylüyorum. Bakalım, ne zaman durulaşacak. 

***

Daha önceleri su kesintilerinde, yağmur suyu gibi bulanık akardı, gelince sular. Bu sefer, sanki depolar “deterjan” ile temizlenmiş gibi. Klorlandı desen, ki doğrudur, bu kadar klor atılmaz. Bu gözlemimi, ilgililere iletmek istedim.

***

Tabii, uzun süre bekleyince, KASKİ su arızayı birkaç kez aradım. Hep sanal bir ortamda anons çıkıyor karşınıza. Belli ki, bant yayını. “Şuradan, şuraya kadar, su yetersizliğinden ve tarımsal sulamadan su yetişmiyor!” türünden. Peki, ne zaman gelecek? Zaman belli değil.

***

Tabii, KASKİ’nin aklına hemen, “tarımsal sulama” geliyor. Oysa, hortumla tarımsal sulama yapılamaz; buna su yetmez. Çayır/çiçek, genç dikmeler sulanır… 

***

Ha bostana su verenler yok mu? Elbette var. “Hortum atarlar”… Toplasan ikişer kilo ürün alamazlar. “Yaptıkları hayır, ürküttükleri kurbağaya değmez”, vaz geçelim arık bunlardan. 

***

Bir de çok kötü ahlakımız var. “Parasıyla değil mi, istediğim gibi kullanırım!”. Bu da doğru değil. Evet. Para ödüyorsunuz ama istediğiniz gibi de kullanamazsınız. Çayırı, çimeni, çiçekleri anlarım, bunlar güzel şeyler ama “bostanı” anlamam. Bostan ürünleri mebzul miktarda satılıyor, çarşıda. 

***

Yetkililer Hisarcık Camii’nden, Tekir’den, Hisarcık mezarlık çeşmesinden, Kıranardı meydanından ve diğer yerlerden, bidon, bidon doldurulan sular hiç akıllarına gelmiyor. 

***

Aynı su ile biz “çimen/çiçek, küçük dikme” sularken, metre mikabına otuz lira alınırken, aynı suyu dolduranlardan hiç para alınmıyor. Hiç olmazsa, temmuz başından, ağustos ortasına kadar bidon ile su alınmasını yasaklayalım, sadece abdest gibi, içme suyu gibi hizmetler izin verelim. Öyle ya, belediye zabıtaları ne güne duruyor? Aklıma geldi, araç yıkanmasına izin vermeyin, yazın. 

***

Mesela, bu basit bir önlem… Uygulaması da çok kolay… Yoksa, sahada görev yapan, emekçilere sözlü saldırılar, anlamlı değil. Korkarım, fiziki saldırıdan… Onlar görevlerini yapıyor; stratejik kararları üst kademe alacak, onlar ise uygulayacak.

***

Sevinerek öğrendim, Yavuz Çağan’dan, su içim “master proje” ihalesine çıkıyorlarmış. 

***

Su çok gecikince, Büyükşehir Basın Daire Başkanı, dostum, Cenani Ayaydın’ı anlattım… Durumu bildirdim. O da KASKİ’den yetkili diğer bir dostumuz Yavuz Çağan’ı aramış. Çağan da beni aradı, durumu anlattı. İşletmeciliğin ne olduğunu bildiğimden, bir şey diyemedim. Allah yardımcıları olsun.

***

Çağan, evimizin adresini aldı, durumu yerinde görmek için hemen bir ekip gönderdi. Belli ki, o da çok yorgundu. Gelen iki kişi de inanın perişandı. Uzun zaman, sahada olduklarından, çok yorgundular. Dedim ya, ben de Elektrik Şirketi’n de uzun yıllar görev yaptığımdan, halden anlıyordum.

***

Gelenler de benzeri bir durumu anlattılar, kademe kademe su verdiklerini söylediler. Çocuklarla ayak üstü sohbet ederken,  komşu geldi, görevlilere çıkışmaya başladı, onlar da ne yapsın. Hemen müdahale ettim; bu çocukların ne suçu var? Yanlış adrese çıkışıyorsunuz. 

***

KASKİ Genel Müdürü’ne ulaşamazsınız ama reis arada sırada uğrar köye… Ona anlatsanız içme, kullanma ve sulama suyu derdinizi. Yok öyle yapmıyorsunuz, görünce, Başkana, hürmetlerinizi arz ediyorsunuz!”, falan dedim. 

***

Evet. Şimdilik pek gözükmüyor ama Kayseri’nin su problemi, “Karal Kavşağı”ndan çok çok önemli. Kavşakta trafik sıkışır, iki bilemedin üç ışıkta geçersin. Beş ondan dakika gecikmek ölüm değildir. Hal böyle olunca, insanlarda, tenezzül etmedikleri, toplum taşım araçlarına biner. 

***

Çok arkadaş tanırım, Talas’ın mücavirinde oturan. Araçlarını Talas’a park eder, otobüs ve tramvay ile kent merkezine gelirler. Tabii, altlarında iki milyonluk araç olanlar bu zahmete katlanmaz, bunlara binmeye tenezzül etmez. Sanki, binerlerse sosyeteleri sarsılır. 

***

Yüksek tarifelerle sorunu çözebileceğini sananlar yanılırlar. Az su tüketimi, aynı zaman da bir sağlık sorunu. İkincisi, kullanılan su ne kadar azalırsa, o kadar kanalizasyonların akışını engeller, şehir kokudan geçilmez.

***

Bir diğer sorun da şu: Bildiğim kadarıyla kent merkezi ve mücavirinin içme ve kullanma suyu, genellikle, motopomplar ile sağlanıyor. Yeraltı su seviyeleri düştükçe, sorun da başlıyor. Bir de bakmışsınız, kuyu “kurumuş!” ya da su seviyesi aşağıya düşmüş. 

***

O nedenle Kayseri’nin şansı Zamantı ve Yamula BarajıYamula işletmecisinin imtiyazı bu yıl bitti. Mutlaka, barajın kullanma hakkının, Büyükşehre devri sağlanmalı. Yok, elektrik üretimi için tekrar ihaleye çıkılırsa, vallahi de billahi de “bir bardak su” alamazsınız Kayseri’ye.

***

Tabii, bu süreçte, Yamulanın “mansabı”, Bayramhacılının“kaynağı” olan suyun (türbinlerden dökülen) bir kısmı, içme suyu olarak değerlendirilip, hiç olmazsa kentin batı yakasının suyu buradan temin edilebilir. 

***

DSİ yapmayacağına göre, Büyükşehir, ne edip etsin, “yatağını yorganını” satsın, Tekir Göleti’nin temizliğini (teressübat) yaparak aktif hacı artırsın; Öküz Çukuru Göleti’nin sızdırma sorunu gidersin. Bunlar dururken, dört vasıl rahat hareket edecek diye Kartal Kavşağı’na finansman ayırmak akıl işi değil.

***

Bakınız, sizlere, bedava akıl veriyorum ama işe yaramıyor. Anlaşılan, her verdiğim akıldan bir bedel almam lazım.