MUSTAFA CENGİZ


SORULMASI ELZEM SORULAR!

Adı federasyon, konfederasyon, eyalet sistemi, yeni anayasa kim ne derse desin bu işin finali BOP’a dayanıyor. Öyle ya da böyle son hamlelerini yapıyorlar. Su uyuyor ama düşman uyumuyor. Cumhuriyetin dinamikleri ile her ne kadar oynansa, fabrika ayarları bozulsa da bu vatan için canını vermeye hazır milyonlar var. Türk’ün uykusu ağırdır. Ayranı kabardı mı da, onu oturtacak bir güç yoktur. Bıçak kemiğe dayanalı çok oldu. Bu nedenle herkes aklının gücünü yettiğince bu vatanın, bu milletin, çoluğumuzun-çocuğumuzun geleceği için üzerine düşeni yapmalı. Şehit kanları ile sulanan cennet vatanımızı bir avuç çapulcuya bırakacak kadar aciz değiliz herhalde.


Türkiye son günlerde malumunuz olduğu üzere “Terörsüz Türkiye” ile başlayan ardından da yeni adı ile yumuşatılmış adı ile “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun faaliyetlerine kenetlenmiş durumda.

İkinci oturum bugün saat 14.00’da yapılacak.

Malum ilk toplantı tanışma ve girizgah faslından oluşuyordu.

Asıl meseleler bundan sonra masaya yatırılacak.

Sanırım İYİ Parti haricindeki Komisyon üyeleri 8 saat süren ilk görüşmeye dair öncelikle genel başkanlarını ve parti organlarını bilgilendirdiler.

Herkes kendi partisi açısından konuyu ele almıştır.

Bizlere sunulan görsellikler haricinde ve yapılan paylaşımlar dışında neler olduğunu bilmiyoruz.

Sadece TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açış konuşması ve üyelerle tokalaşmasını görebildik. 

Sanırım partililerde daha ilk günden “Oyun bozan” olmamak adına son derece mesafeli ve kibardı ilk toplantıda aldıkları talimatlar gereğince. 

TESADÜFÜN BÖYLESİ…

Ne tesadüftür ki bir iyi niyet gösterisi de denilebilir CHP’nin ev hapsindeki belediye başkanı şak diye görevine iade edildi.

İçişleri Bakanlığı, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin görevine iade edildiğini açıklarken, Tutdere'nin, İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 25 Temmuz tarihinde aldığı kararla adli kontrolü kaldırılması üzerine göreve iade edildiğini duyurdu.

Şunu söylemek belki bazıları için abesle iştigal bir durumdur.

“Ne var bunda. 

Tesadüf eseri o güne denk gelmiş bu karar”

Eğer devamı gelirse o zaman işin rengi daha net bir şekilde anlaşılacaktır. 

“Küçük Kıyamet” bundan sonra kopacakta denilebilir aslında.

“Büyük Kıyamet” in ayak seslerini sanırım ötelerden duyuyorsunuzdur.

EVET… BUNLAR SORULMALI…

Uzattım.

Biliyorum.

Sadede geliyorum.

Malum kimsenin sorduğu falan yok.

Herkes Barış Güvercinini uçurmak derdinde.

Peki ya konuşulmayanlar, sorulmayanlar.

Bu işin perde arkasında neler oluyor farkında mısınız?

Zafer partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sosyal medya hesaplarından TBMM’de kurulan Öcalan Komisyonuna sorular yöneltti.

Bu da ilginç. 

Prof. Dr. Ümit Özdağ, bu komisyona “TBMM Öcalan Komisyonu” diyor ve ekliyor.

Öcalan Komisyonunun ilk toplantısı ile birlikte PKK elebaşı Öcalan siyasi muhatap haline gelmiştir ve serbest kalma süreci başlamıştır. 

Bu tespiti yaptıktan sonra komisyona aşağıdaki soruları Türk Milleti ve Türk tarihi önünde soralım.

İŞTE SİZE 13 SORU…

1)Anayasanın “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür” şeklindeki 66. maddesini değiştirecek misiniz?

2) Türkçe dışında Kürtçe’yi de ikinci bir ana dil olarak Anayasanın 42. Maddesine dahil edip bu maddeyi değiştirecek misiniz? 

Böyle bir değişikliğin ardından Kürtçe eğitim yapıldığı takdirde Türk tarihi Kürtçe mi okutulacak yoksa Kürtçe Kürt tarihi mi okutulacak? 

Türk edebiyatı Kürtçe mi okutulacak yoksa Kürt edebiyatı mı okutulacak? Böyle farklı bir eğitimin sonunda Türkiye’de bir milletten bahsetmek mümkün olabilecek mi?

3) Cumhurbaşkanının 1 yardımcısı Kürt, 1 yardımcısı Alevi olacak şekilde düzenleme yapıldığında bir Kürt veya Alevi en fazla cumhurbaşkanı yardımcısı olup cumhurbaşkanı olamayacak mı? 

Sadece Sünni Türkler mi cumhurbaşkanı olabilecek? 

Böyle bir düzenleme yaparsanız herkesin anayasa önünde eşit olduğu şeklindeki mevcut 10. maddeyi yeni anayasaya koymayacak mısınız?

4) Böyle bir düzenleme yaparsanız TBMM Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı, MİT başkanı hangi etnisite veya mezhepten olacak? 

Böyle bir model Türkiye’nin Osmanlı/Lübnan modelini kabul etmesi anlamına gelmeyecek mi?

5) ABD büyükelçisinin Türkiye’ye Osmanlı modelini önermesinden hemen sonra Devlet Bahçeli’nin cumhurbaşkanı yardımcıları için mevcut anayasa’nın 10. ve 66. maddesini ihlal eden öneriyi yapması yalnızca bir tesadüf müdür?

6) ABD büyükelçisi İsrail’in Orta Doğu’da güçlü üniter milli devlet istemediğini açıklarken TBMM komisyonu süreci Türkiye’yi milli üniter devletten uzaklaştırarak, İsrail’in isteğini gönüllü gerçekleştirmekte ve devletin derin koridorlarından duyduğumuz yumuşak üniter devlet söylemi ile millî devlet tasviye mi edilmektedir?

7) Anayasanın giriş bölümünde değişiklik yapılarak bu bölüme “Türk milletini oluşturan etnik gruplar olarak Türk, Kürt, Arap ifadeleri mi yazılacaktır?” 

Erdoğan’ın 12 Temmuz’da söylediği Türk, Kürt, Arap 86 milyon ifadesi bunun için yapılan bir hazırlık mıdır?

8) Bu şekilde bir değişiklik yapılırsa kurucu nitelik kazanacak ve siyasi hüviyet vererek milletleştirmiş olacağınız etnik gruplar Türkiye’nin zayıf düşebileceği bir anda milletlerin kaderlerini tayin hakkı diyerek ayrılmak isterler ise ne yapmayı düşünürsünüz?

9) TBMM çatısı altında kurulmuş olan komisyon, Öcalan/PKK ile yapılacak bir uzlaşmayı meşrulaştırma komisyonudur. 

Bu komisyona katılarak Öcalan’ı meşru siyasi aktör ve PKK terör örgütünü de siyasi organizasyon haline getirdiğinizi farkında mısınız?

10) Öcalan/PKK ile barış yaparken PKK’nın Avrupa’da TBMM’nin en büyük başarısı olan Lozan Antlaşması’nın tasfiyesi toplantılarını utanmazca yürütmesinden rahatsız olmuyorsunuz?

11) Öcalan İmralı’dan yaptığı ve medya/sosyal medya aracılığı ile yayılımı sağlanan açıklamaları içeren tutanaklarda Türk milletinin federasyon, özerklik gibi kavramlardan rahatsız olduğunu ifade ediyor. 

Bundan dolayı, Türkiye’de üniter milli devletin tasfiyesinin pozitif entegrasyon kavramı üzerinden yapılmasını savunuyor. 

Böyle bir sürecin parçası olmak sizi rahatsız etmiyor mu?

12) 2011’den bu yana yanlış politikalarla Suriye’nin parçalanmasını sağladınız. 

Bu İsrail’in 1984 yılından bu yana takip ettiği bir proje idi. 

Şimdi İsrail Suriye’yi iç savaşa sürüklemek istiyor diye dert yanıyorsunuz. İsrail elbet bunu isteyecek ve yapacak. 

Açıklanmış hedefi bu. 

Siz İsrail’in Suriye’yi iç savaşa sürüklemesi için yolu açtınız. 

İsrail iç savaşı başlatınca Kuzey Suriye’yi ilhak ederek Misak-ı Milliyi gerçekleştirdik diyerek mi çok uluslu devlet projesini Türk Milletine pazarlamaya çalışacaksınız?

13) Türk Milletinden gizleyecek bir şey yoksa neden komisyon kapalı kapılar arkasında çalışıyor?

Daha fazla ayrıntı isteyen buyursun. https://x.com/umitozdag/status/1952698391793651824

Hepsi ve daha fazlası burada. 

DİKKAT ETTİNİZ Mİ?

Soruların tamamında geriden gelen sürece dair ciddi endişeler ve uyarılar var hep.

100 Yıllık bir rövanş çabası.

Ülkeyi bölme girişimleri.

Bu ülkede yıllarca kardeşçe yaşayan insanları farklı milletlermiş gibi göstererek, Lozan Antlaşması’nın tasfiyesi toplantıları.

Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i, Avşar’ı hangisini sayarsanız sayın birlik, beraberlik, dirlik içindeki insanlara ana dilde eğitim denilerek farklılaştırma, guruplara bölme, toprak sunma gibi perdenin arkasındaki bitmek tükenmek bilmeyen haçlı oyunlarına yerli işbirlikçiler payanda oluyorlar?

Bu ülkede kim kimden daha üstün.

Kim için hangi hak talep ediliyor acaba?

Yüzlerce, binlerce yıldan bu yana bu topraklarda kader birliği etmiş insanlar, şimdilerde sanki bir başka kadere zorlanıyorlar. 

TARİHİ SORUMLULUK…

Evet…

Bu soruları sormak ta bu konu ile ilgili yazmakta hepimizin tarihi sorumluluğu.

Bu konuya dair gelişmeleri izlemek.

Vatandaşlarımıza aktarmak.

Doğruları ve yanlışlıkları herkesin gözleri önüne sermek hepimizin tarihi sorumluluğu.

Gelinen nokta öyle böyle az-buz değil son derece kritik bir viraj.

Döndüler mi, onlara göre “İş bitti, bitecek”

Zaten bunu dillendiriyorlar.

“Geçmiş olsun” diyenleri duyduk.

Bakalım sonunda kime geçecek?

Türkiye bir kabile devleti değil.

“Ben yaptım oldu” ile de yönetilecek bir ülke değil.

Adı federasyon, konfederasyon, eyalet sistemi, yeni anayasa kim ne derse desin bu işin finali BOP’a dayanıyor.

Öyle ya da böyle son hamlelerini yapıyorlar.

Su uyuyor ama düşman uyumuyor. 

Cumhuriyetin dinamikleri ile her ne kadar oynansa, fabrika ayarları bozulsa da bu vatan için canını vermeye hazır milyonlar var.

Türk’ün uykusu ağırdır.

Ayranı kabardı mı da, onu oturtacak bir güç yoktur.

Bıçak kemiğe dayanalı çok oldu. 

Bu nedenle herkes aklının gücünü yettiğince bu vatanın, bu milletin, çoluğumuzun-çocuğumuzun geleceği için üzerine düşeni yapmalı.

Şehit kanları ile sulanan cennet vatanımızı bir avuç çapulcuya bırakacak kadar aciz değiliz herhalde.