“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” tezahüratı ile başlayıp aynı şekilde biten yemin şöyle: “Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ve şerefimizle öleceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!”
İşte bu yemin bomba etkisi yarattı.
Okuduğum haberlerde, yorumlarda ve açıklamalarda Türk Silahlı Kuvvetlerinde bir ilk yaşandığı belirtiliyor.
Kara, Hava ve Deniz Harp okulunun birincileri kız öğrencilerdi.
Gurur kaynağımız oldular ve başarılarını “Mutafa Kemal’in Askerleriyiz” diye ant içerek taçlandırdılar.
ONLARLA GURUR DUYUYORUZ…
Ebru Eroğlu Kara Harp okulu’nu
İkra Kuyumcu Hava Harp okulu’nu
Şeyda Yıldırım Deniz Harp okulu’nu birincilikle bitiren teğmenler.
Tıpkı sporda, voleybol başta olmak üzere bir çok dalda büyük başarı elde eden kızlarımız gibi, bu da şok etkisi yarattı.
Evet teğmenlerimizle de ne kadar gurur duysak azdır, kadının gücünü hafife alınmayacak kadar büyük olduğunu gösterdiler sanırım.
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” M.KEMAL ATATÜRK
Umutlar tekrar yeşerdi, elbette hiç kaybetmedik umudumuzu ama, iktidar partisinin Mustafa Kemal Atatürk’ü yok sayması, iktidar yanlılarının Atatürk, ilke ve inkılaplarına karşı çıkmaları, okullarda cemaatlerle işbirlikçi olarak çalışmaları umudumuzu köreltmeye neden olan olaylardı.
Tabii bunu hazmedemeyenler ve rahatsız olanlar durur mu?
KAFAKALARINDA HEP AYNI KORKU VAR!
Her taraftan anında saldırıya geçtiler.
Sosyal medyada, yandaş medya kanallarında bir biri ardına açıklamalar dizin dizin geldi.
Mezun olan öğrenciler hakkında soruşturma açılmasını ve gereğinin yapılmasını istediler.
AKP’li sosyal medya trolü Furkan Bölükbaşı da “Resmen darbe iması” iddiasında bulundu ve teğmenlerin tümünün ihraç edilmesini istedi.
AKP’li eski milletvekili Mehmet Metiner, “O üniformanın altında yapılan davranış rahatsızlık verici, asla kabul edilemez. Gereği neyse yapılmalıdır’’ dedi.
Görüntüler rahatsız etmiş,
İyi niyet aramak mümkün değilmiş,
Darbe girişimi varmış,
Üniforma giyen kişi slogan atamaz,
korsan yemin töreni düzenleyemez
Daha neler neler söylendi…
Tabii işlerine gelmedi.
Elbette durmayacaklar her zaman kinlerini kusmaya devam edecekler.
YEMİN MEVZUSU…
Bilindiği gibi her seçim sonrasında Cumhurbaşkanı ve Milletvekilleri “Türkiye Cumhuriyeti İlke ve İnkılaplarına, Ülkenin bölünmez bütünlüğüne bağlı kalacağıma” diyerek yemin ederler.
Peki soruyorum hangi biri yeminine sadık kaldı?
Ama ölümüne yemin eden bu askerlerimiz belki de ülkenin en ücra yerlerinde veya sınır ötesinde göreve başlayacaklar.
Ve… Belki de şahadet şerbeti ile şereflenecekler!...
Şimdi kimin yemini daha gerçekçi ve inandırıcıdır acaba?
Diğer bir olay Piri Reis Üniversitesi mezuniyet töreninde öğrenciler "Mustafa Kemal’in askerleriyiz" diye slogan atmaya başlayınca protokol salonu terk ediyor...
Hani derler ya “korku cennetten çıkma” diye,
Bu korku cennetten çıkma değil, bu korku makamlarından olmamak için AKP korkusu.
Şimdi madalyonun diğer yüzüne bakalım, Atatürk’ü anma programlarında (29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 10 Kasım , 30 Ağustos zafer bayramı v.b) günlerinde Anıtkabirde Erdoğan adına slogan atanlar hakkında soruşturma başlatıldı mı?
Elbette hayır.
ATATÜRK’ÜN ASKERLERİYİZ…
O sloganları atanların içinde belki askerlerde olabilir , emniyet personeli de olabilir, onların tespiti yapılıp ihraçları istendi mi peki?
Buna da hayır.
Söz mezun olan teğmenleriz “Atatürk’ün Askerleriyiz” deyince mi soruşturma açılması isteniyor?
Peki neye dayanarak?
Atatürk başka bir devletin lideri değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin lideri soruşturma açılmasını isteyenlerin rahatsızlığı korku çanlarının çalınmasından kaynaklanıyor olmalı.
Bu ne bir darbe nede bir başkalıdır, bu her fırsatta cumhuriyet ve Atatürk’e küfür edenlere karşı tepkinin gösterilmesidir.
Bilindiği gibi Ergenekon ve balyoz kumpasları ordumuza yapılan en büyük darbeydi. Türk Silahlı Kuvvetlerini güçsüzleştirip, Mustafa Kemal Atatürk düşüncesini bertaraf etmekti.
Bir başka kumpas fetö kumpasıydı, demokratik, laiklik bir orduyu yok etmek , tarikat ve cemaatlerle Atatürk düşüncesini silmekti.
Fakat görünen o ki, “Türk Silahlı Kuvvetleri Büyük Türk Milleti’nin kahramanlıklarla dolu destan yazan komutanlarının hiçbir zaman eksik olmayacağını, bu mezuniyet töreninde kılıçlar çekilerek gösterildi.
Üstelik okul birincilerinin bayan olması biraz daha korkularını artırmış olmalı.
Bu güzel hareket, teğmenlerin Atatürk’e bağlılığı ve minnettarlığının en güzel göstergesi olarak hafızalarda yerini koruyacaktır.
Sizler umudumuz, geleceğimizin aydınlık güneşisiniz. Bu laik ve cumhuriyet yolunda ilerlemek ve gelecek nesilleri de “Atatürk’ün askerleri” olarak yetiştirmek için bayrağı devir aldığınızın işaretidir.
Ne Mutlu Türküm diyene…