10 Kasım 2024…
Aradan tam 86 yıl geçti O büyük DEVLET ADAMI’nı toprağa vereli ama yüreğimizden, aklımızdan bir türlü çıkmadı ve unutulmadı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu lideri, dünyanın kabul ettiği eşsiz insan…
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK…
Kısacık ömrünün büyük bir bölümünü asker ve komutan olarak cephelerde geçirmiş, askeri bir deha…
Görevi gereği, bulunduğu “Askeri ateşe” dönemlerinde edindiği deneyimler ise, büyük bir siyasetçi, öngörülü siyaset adamı…
Öncelikleri…
Millet, devlet ve vatan…
Ve elbette bağımsız, demokratik, sosyal, hukukun üstünlüğü ilkelerine inanan bir kişi…
Herkesin inancı herkese diyen, kadını her zaman ön sırada tutan bir düşüncenin sahibi…
Dünyada ilk kez kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan, Türk örf ve törelerinin uygulayıcısı.
XXX
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük özelliklerinden biri de, ne kadar bilgi birikimine sahip olsa da, ne kadar deneyim sahibi olsa da, “Danışma” ve Tartışma” ortamında toplumun fikirlerini almaktır.
“Köylü milletin efendisidir” diyerek, milletinin huzuruna çıktığında, karşısında söz söyleyenlerin sözünü
kesmeden dinleme özelliğine sahip olmasıdır.
Hatta…
Devlet meseleleri konusunda karar vermeden önce, o mesele hakkında konusunda en bilgili kişileri gerek köşkte, gerekse İsmet İnönü’nün Pembe Köşkünde toplayarak herkese söz verirken, sözlerini kesmeden sonuna kadar dinlemesi, kendi düşüncesine aykırı olsa da, doğru düşünceyi uygulama yapmasıdır.
O masalar ki, bazı fikirlerce içki masası olarak kötülenmeye kalkılsa da, o masa müşavere masasıdır, beyin fırtınasının yapıldığı masadır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak bastığında biliyordu ki, yol uzun, karmaşık, milletin gücü ve maneviyatı düşük.
İlk işi, toplumun maneviyatını yükseltmek, onları yanına almak, düşüncelerini dinlemek oldu.
Amasya, Erzurum ve Sivas kongreleri ile milletin güvenini sağladı ve geldi Ankara’da “Hâkimiyet Bila kaydı şart milletindir” sözü ile TBMM’nin kurdu, bir kez daha milleti arkasına aldı, güvenini kazandı.
23 Nisan 1920 tarihinden kurulan TBMM ile vatanın ve milletin talihini ve tarihini, yine millet ile oluşturdu.
Anadolu’yu “Vatan” olarak kurtarırken, milletten hiç kopmadı.
İstanbul’u işgal ederek orada oturdukları yerde Kurtuluş Savaşını izleyen ve kazanacaklarını sanan devletler, gördüler ki karşılarında büyük bir askeri deha var…
Kurtuluş savaşının bitiminden sonra gördüler ki karşılarında büyük bir siyaset adamı var…
Lozan anlaşmasından sonra İzmir’de İktisat kongresini topladığında da gördüler ki, karşılarında büyük bir ekonomi dehası var.
Ve ondan sonra…
Kendisiyle görüşmek için sıraya girdiler, geldiler, görüştüler…
Sonra kabul ettiler…
“İşte” dediler, “Büyük ve unutulmaz DEVLET ADAMI Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”
Dünyadan birçok ülke yöneticisi geldi geçti, kimse adını bilmez.
Ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk, DEVLET ADAMI kimliği ile halen dünyanın kabul ettiği tek lider ve DEVLET ADAMI olarak akıllara kazılı, yüreklerde korunuyor.
Peki, biz ne kadar sahip çıkıyoruz?
Anma törenlerinde gördük ki, toplumun büyük bir bölümü sahip çıkmaya devam ediyor, geri kalanlar da zaten önemli değiller.
İlkelerinin ve düşüncelerinin peşinden giden, aklını kullanan toplumun sayısı aciz insanlardan daha çok…