Toplum yine ortadan karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda.
İsyan edenler bir yanda.
Destek verenler bir yanda.
Daha önce de yani 10 yıl önceki Açılım sürecinde 10 maddelik bir talepler dizisi gelmişti terör elebaşından.
Şu son çağrı ve yapılan görüşmeler ile bu maddelerin sayısı 7’ye inmiş durumda.
Malum etnik kimlik, alt kimlik, üst kimlik denilerek gelinen nokta tam da burası işte.
Yugoslavya’da yaşanan 7 parçalı harita sonrasında.
BOP ile Orta Doğu’da yeni haritalar peşinde olanların son oyunu Türkiye üzerine.
22 Ülkenin Birinci Dünya savaşında kanla çizilen haritasını şimdi birileri cetvelle çizmenin, petrolün, suyun, sıcak denizlerin hayalleri ile yerli işbirlikçiler ile de başka tezgahlar peşindeler.
Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneğinin ülke çapında eşzamanlı “Teröre karşı tek ses, tek yürek!” başlığı ile önceki gün düzenlenen Kartal Şehitliğindeki basın açıklamasını sunacağım.
Bildiriyi ilimizde Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube başkanı Ali Yavuz okudu.
GELİNEN NOKTA…
Herkes çok iyi biliyor.
Takip ediyor.
Duyuyor.
Görüyor.
İzliyor.
Nefesler tutulmuş durumda.
Karşılıklı ziyaretler.
Karşılıklı talepler.
Kimi zaman gülücükler.
Kimi zaman tehditler.
Her an her şey olabilir.
Bu konuda Zafer partisi ve İYİ parti ile birlikte birkaç partinin tutumu çok net.
Diğerleri işin ucundan tutmuş durumdalar.
Bu konuya dair fazla konuşmaya gerek yok sanırım.
İp atma döneminden, ip atlatma dönemine gelinmiş durumda.
Yorum yapmadan sadece bu bildiriyi siz değerli okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
19 MAYIS KIRILMA NOKTASI…
Bu bağlamda muhalif partilerin 19 Mayıs ile ilgili önemli bir hazırlığı var.
Zafer partisi meydanlara iniyor.
İlk miting Karaman’da.
Bu hassasiyet içinde durumdan vazife çıkaran Doğru Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu, ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, Yurt Parti Genel Başkanı Sadettin Tantan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz; ülkenin geleceğine sahip çıkmak üzere bir araya gelerek, “Yeniden bir Müdafaa-i Hukuk Hareketi anlayışı içinde Atatürk milliyetçiliği çizgisindeki diğer partilere de teklif götürmek suretiyle bir milli ittifak kurulma kararını almış bulunmaktalar.
Önümüzdeki süreç bu kırılmanın daha da belirginleşeceği, safların daha da netleşeceği bir tabloya evriliyor.
ASLA MÜSAADE ETMİYORUZ
Türkiye Harp Malülü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Kayseri Şube Başkanı Ali Yavuz yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Aziz Milletimiz, şehidimin kıymetli emanetleri anne, babası, eşi ve çocukları, kahraman Gazi arkadaşlarım, değerli basın mensupları
Öncelikle Sarıkamış’ta, 110 yıl önce "Beyaz Ölüm ‘ün Destanı’nı yazan 78.000 şehidimizi minnetle anıyor, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Bugün burada, şehit aileleri ve gaziler olarak yaşadığımız acıları, yüreğimizde yanan ateşi anlatmak için toplanmadık.
Çünkü bir şehit annesine oğlunun postallarına çiçek ektiren, bir şehit babasına evladının fotoğrafı karşısında geceyi sabahlatan, şehit eşinin canının yarısını toprağa koyuşunun, umutları elinden alınan şehit çocuklarının yarım kalışının hiçbir tarifi yok.
Biraz tarih konuşalım mesela;
Çanakkale’yi, kurtuluş Savaşı’nı, Sarıkamış’ı, Kıbrıs’ı ve şehitlerimizi konuşalım.
Alp ve alperen olanları, önce yiğit olup şüheda olan kahramanları, sınırlarımızı nasıl çizdiğimizi, vatanın her karışının şehit kanlarıyla sulanışını konuşalım mesela.
Mehmet Akif’in ;
"Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı. “dizelerini hatırlayalım.
Hatırlayalım ki utanmadan, üzülmeden, düşünmeden bebek katili özgür kalsın, umut hakkı, ev hapsi verilsin diyenlere, İmralı canisini ülke gündemine sokup, barış elçisi gibi ilan edenlere hatırlatalım diye toplandık.
Çok mu geriye gittik?
O zaman 43 yıldır yaşadıklarımızı, verdiğimiz şehitlerimizi konuşalım.
Bir vatan evladının toprağa nasıl düştüğünü, kaç kurşun yediğini, naaşlarının ne kadar sürede ailelerine ulaştığını konuşalım mesela, ödedikleri bedeli konuşalım.
Oğuz Kaan Usta’yı, Duabey Onur Öztürkmen’i, şehit Semih Özbey’i konuşalım, Videosunda yutkunduğu anı unuttunuz mu bu kadar çabuk, onu konuşalım mesela.
Hadi, onlar askerdi serden ve yardan geçmişlerdi.
Şehit polis Fethi Sekin’i, şehit savcı Hakan Kılıç’ı, şehit öğretmenler Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın’ı, eli kanlı terör örgütünün menfur saldırılarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımızı konuşalım.
Zira hatırlamanıza ihtiyacımız var!
Yada hadi gelin, 2013’te yaşanan sözde "çözüm süreci"ni konuşalım.
Akil insanları, kazılan hendekleri, sokaklara kurulan bariyerleri ve o süreçte yitirdiğimiz 800’ün üzerinde şehidimizi…
Terörle el sıkışılmayacağını, masaya oturulmayacağını, nasıl acı bir şekilde tecrübe ettiğimizi hatırlayalım.
Ya da elikanlı bebek katilinin meclis’e davet edilir edilmez, “tek anladığımız dil bu” dercesine yaşattığı TUSAŞ saldırısını, TUSAŞ şehitlerimizi konuşalım.
Bu kadar kısa sürede unutmuş olamazsınız.
Terörle mücadelede verdiğimiz 7.100 ‘ü asker, 900’ü polis, 1.500’ü korucu, 200’ü öğretmen, savcı, imam şehidimizi; 40’a yakın kundakta katledilen bebekleri, 5.000 sivil şehidimizi anlatmak ve hatırlatmak için toplandık.
Şehit aileleri ve gaziler bu zamana kadar siyasetin bir parçası olmadı bundan sonrada bir parçası olmayacaktır.
Şehit aileleri ve gazilerin en büyük arzusu terörün bitmesidir.
Aynı acıyı hiçbir ailenin yaşamamasıdır.
Ancak bunu yapmanın yolu bebek katiline özgürlükten geçmemelidir. Gazi meclisimiz bir teröriste çiğnetilmemelidir.
Bu aziz vatanın, atalarımızın mirası olduğu kadar, şehit evlatlarımızın da emaneti olduğu unutulmamalıdır.
Biz şehit aileleri ve gazilerin kırmızı çizgileri…
Eli kanlı terör örgütü lideri asla özgürleştirilemez…
Genel af asla kabul edilemez…
MÜSAADE ETMİYORUZ…
Bebek katilinin Gazi Meclisimiz de konuşturulmasına asla müsaade etmiyoruz.
Etmeyeceğiz…
Terörle mücadele yasası değiştirilmeyecektir…
Terör örgütü mensuplarının affı kesinlikle söz konusu olamaz…
Türk’ün töresinde vatana ihanetin affı yoktur.
İslam’ın şiarında da zalime merhamet, mazluma ihanettir.
Bizleri kardeşi mesafesinde gören sayın cumhurbaşkanımızın dediği gibi ya silahlarını gömecekler, ya da silahları ile gömülecekler…
Üçüncü bir yol yok.
BİTİRİYORUZ…
Uzatmaya gerek yok sanırım.
Sonunda neyin ne olduğunu herkes gördü, duydu, biliyor.
Bu saatten sonra kimin ne olduğu, kimin ne tarafta kaldığı ve neyi savunduğu belli.
Bu saatten sonra herkesin oyun planı hazır.
Kimsenin attığı adımdan taviz vermeye de niyeti yok sanırım.
Ya karnı gelecek ya sırtı…
Sonunda kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak ama verilen zararın telafisi de her geçen gün daha da ağırlaşıyor.
Nerede ise ülkeyi Barış diyerek kan golüne çevirebilecek bir başka tehlikeli oyun ile “Ateşle” oynuyorlar.
Aklı olan haklı olarak soruyor.
“Türkiye’de terör sorunu bitmişken, PKK yenilmişken bu süreç neden başladı?”
Bu da mı Dış güçlerin yeni bir oyunu?
O GÜNLER BU GÜNLER Mİ?
Can Yücel bir şiirinde diyor ki;
"Ülke bölünsün istiyorum,
yandaş, yalaka ve y….lar bir tarafa.
Onurlu, şerefli, emekçi ve vatansever insanlar bir tarafa..."
Ekliyor Nazım Hikmet Ran:
Nasıl üzülmem düşündükçe halini memleketimin.
Çırpınan ayakları altında bir avuç her…nin.
İlber Ortaylı'da diyor ki;
İlyas Salman filmi gibiyiz. "Avrupa'ya götürüyoruz" diye aldılar ülkeyi;
kamyon kasasında gezdire gezdire Ortadoğu'ya bıraktılar.