“Köşe yazıyoruz, boru mu bu?” diye gırıştığımıza bakmayın aslında biz, “Gündelikçi” durumundayız.
“Düşünüyoruz, o zaman varız” tripleri içinde caka satıyoruz.
Ama bir şey var ki, o gerçek…
Ertesi günün yazısını kurgulamak üzere, son yazıyı gazeteye attıktan sonra, ne yazacağımı düşünüyor, konuyu tespit ediyor, üzerinde düşünmeye başlıyorum.
Tabi bu düşünceler ile de yatağa giriyorum.
Önce kafamda yapmaya çalışıyorum, sonra beyin fırtınası yapıyorum, uyumaya çalışıyorum, uyuyorum da. Bu sefer çok sinirlendiğim bir konu ise rüyalarıma giriyor.
Örneğin, son günlerin CHP’si, Özgür Özel’i, Ekrem İmamoğlu’su ve Mansur Yavaş’ı, hatta partinin tamamı ile ilgili…
Gelin önce söyleyin, deyin ki “Saçmaladığından belli, uykusuz kalınca oluyor demek” deyin. Sonra da sorun bakalım, neden rüyalarıma giriyor, sinirleniyorum?
XXX
Anlatayım, haksızsam, ondan sonra söyleyin, ne derseniz kabulüm…
Yeni yasama dönemi başlarken, tüm partilerin grup başkan vekilleri, ağız birliği etmişçesine, TBMM çatısı altında “Temiz bir dil” ile konuşulması konusunda dileklerini bildirdiler.
Salı günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı grup toplantısında konuşmasında, “Temiz dili” bir kenara bıraktı, önüne gelene verdi veriştirdi.
Hakaret mi istersin, tehdit mi istersin, ne istersen vardı ve bu konuşmasında da “Özgür Efendi’ye” ye epeyce söyledi, deyim yerinde ise bir güzel giydirdi…
Öncelikle ve önemle altını da çizerek belirtmek isterim ki, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşma metnindeki tek harf bile kendi kaleminden ve kafasında çıkan bir şey değil.
Sayın Bahçeli, üzülerek söylemek isterim ki, paltosunun, ceketinin ucunu, parti içinde birilerine “Gap”tırmış, onlar yazıyor, Sayın Bahçeli’ye sadece okumak düşüyor.
Sonra da genel kurul salonunda elini sıkmaya (!) gelen Özgür Özel’e “Kusura bakmadın değil mi? Gibisinden bir şeyler söylüyor.
CHP ve Özgür Özel’e söylenen sözler, şahsına söylenmiş sözler olarak kabul edilmesi mümkün değildir, önce bunu bir kabul edelim.
En gülünç olanı da şu: Sayın Devlet Bahçeli, resepsiyonda karşılaştığı Özgür Özel’e, “Siyaseten söylenen bir söz, kusura bakma” gibi bir söz söylemiş olması.
Yani; söyleyip de ardından “Siyaseten söyledim” denince bitiyor mu?
Akıl sağlığım da bozulacak neredeyse…
Şimdi bu noktada, CHP’ye gelelim…
XXX
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleminden çıkan “Nutuk” adlı kitabının son sayfasında, bir sesleniş vardır ve seslendiği topluluk da “Türk Gençliği” idi, görevlerini sıralıyordu.
Bizim neslimizden birkaç nesil öncesi, bizim neslimiz ve bizden sonraki “Türk Gençliği” de bu görevin ne olduğu bilerek, her zaman görevlerini yerine getirmeyi bildiler.
Yolunu kaybedenler, yoldan çıkanlar, birilerine kapılanlar hariç elbette.
Elbette biz aldığımız görevin yolcularıyız. Aracımız da hiç kuşkusuz, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
CHP’nin tabanı, yerel seçimlerden önce “Değişim” diyenleri haklı buldu, evet CHP’nin değişmesi gerektiğine inandı.
CHP seçmeni, Özgür Özel, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na yüklü bir miktarda avans verdi ve yerel seçimlerde partisini ülkenin birinci partisi yaptı ve yaparken de şunları söyledi…
“Al sana yüklü bir miktarda avans, dilediğin gibi kullan ama…”
“Unutma ki bu avans, senin de partinin de ülkenin de geleceğine yatırım avansıdır, iyi, israftan ve gösterişten uzak, yeri geldiğinde masaya vurabilen, yeri geldiğinde normalleşe bilen, ancak hiçbir zaman ağırlığından bir şey kaybetmeden kullan.
Eğer böyle kullanırsan, gerekli yatırımları yapman için, ilk genel seçimde, gerekli, öz sermayeyi fazlasıyla vermeye hazırız” dedi…
Peki, geldiğimiz noktada avansın şimdiye kadar kullandıkları miktarını yerli yerinde kullandılar mı?
Bana kalırsa kullanmadılar, kullanamadılar.
Her üç kişiye de söylemek isterim ki, “AĞIR OLUP BATMAN DÖĞECEKSİNİZ, HAFİF TAŞI HERKES YERİNDEN KALDIRIR DA BAŞKA YERLERE ATAR” bu kuralı unutmayın.
Evet, yeni süreçte “Normalleşme” olsun düşüncesi ile kalktın, gittin bütün partilerin ellerini sıktın da MHP’nin elini neden sıktın.
Hadi sıktın, o kadar âlemin içinde kimsenin ağzına laf vermeyeyim dedin, vermedin mi?
Bal gibi verdin.
Hiç değilse ayaküstü iki çift laf edebildin mi?
Ha… Biz duymadık…
Dersen ki “Duymanıza gerek yok”, o zaman o koltuk sallanıyor demektir.
XXX
Elbette biz yazıyoruz, kendimiz okuyoruz, beylere ulaşmamız ne yazık ki olası değil.
Nasıl olsun ki yaptığı toplantılarda, kenardan köşelerden gelen seslere verdiği cevap, davranışın açıklamasıdır. Oysa Özgür Özel’in CHP genel başkanı sıfatı ile sakin olması, dinlemesi gerekiyor.
Dinlemeyenlere özenmesin deriz…
Ve lafın gerisi çok da burada artık bağlarız.
Bağladık gitti beee…
Peki, rüyalarda n’olacak gari?