Bu ismi bilenimiz çok azdır. Ünlü gazeteciyazar, Türkçe’nin ustası… Milli Mücadele’nin ve Mustafa Kemal’in can düşmanı… Yazılarında zehir fışkıran adam… İttihatçılar tarafından Sinop’a sürülenler arasında…
***
[Alemdar], [Peyam-ı Sabah] gazetelerinde ve Aydede dergisinde İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı ve 1922'de Yüzelliliklerle birlikte yurt dışına çıkarıldı.
***
Uzun süre Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı. 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938'de çıkarılan af kanunundan yararlandı ve aynı yılın Temmuz ayında yurda döndü.
***
Wikipedia’dan aldığım bu ansiklopedik bilgiden sonra gelelim Türkiye İşçi Partisi kurucularından, sendikacı, DİSK Genel Sekreteri, yazar, gazeteci Kemal Sülker’in(Hatay/1919-1995) anılarından aldığımKaray ile ilgili alıntıya. Bakınız sonunda ne demiş, Sülker’e… Umarım Cumhuriyetin “100. Yılında”Karay gibi Cumhuriyet karşıtlarına, “100. Yılı” kutlamaktan kaçınanlara bir nebze ders olur. Cumhuriyetin kıymetini bilirler.
***
Bu kitabına yazdığı «hediye” sözü şöyleydi:«Hataylı aziz ve kıymet bilir dostum Kemal Sülker'e muhabbetle.»Karay.
***
İstanbul'da yayımlanan kitaplarımdan sadeceüçü bunlar. . . Yanımda kalan son nüshaları. Atatürk'ün vefat ettiği bugünlerde bu eski yazılarımı sizeverirken, inanınız eski düşüncelerimden arındığımısanıyorum.
***
Hatay'da kazanılmakta olan zafer, milli mücadelenin kazandığı zaferin devamıdır. Politikada aldanmanın ve aldandığında inanmış kalmanıncezası ağırdır. Biz bunu çektik. Ama aldananların
bunu unutması ve yeni iktidarlara baş sallamasınıncezası yok, ikbali, yükselmesi vardır.»
***
On dokuz yaşımın kavrayamadığı şeyler söylüyordu. Ama Atatürk'e karşıtlığının yanlışlığını belirtmeye çalıştığı bir gerçekti.
***
«Demek, politikadaki yerinizin yanlışlığını kabulediyorsunuz» dedim.«Hayır,» dedi, «yenildiğimi kabul ediyorum. Ülkeler süratle siyasi değişikliklere uğrarlar. Bir zamanlar ağızlarda bir türkü vardı: Girit bizim canımız feda olsun kanımız! Sonra yeni nesiller millet kelimesinin sihrine (gizine) kapıldılar. Bahçelere bile'Millet Bahçesi' dediler. Ama Millet lafını ağızlarına
alanların da başları belaya girdi. Buna karşılık 'Padişahım Çok Yaşa' diyenler birer yağlı kuyruk yakalamayı bildiler.
***
Duraladı, sonra da:«Bunlar sizin için meçhul şeyler… Bu mevzuu kapayalım…»Konuşmasını istiyordum:«Lütfen devam eder misiniz?»
***
«Bugün, kendi kendimle hesaplaşıyorum galiba . . .Evet, millet kelimesi, bir zaman sonra geçer akçeliğini bıraktı. Yerini 'hürriyet' aldı. Her yerde 'yaşasın hürriyet’ haykırışları, yeni bir muhalefetin ve hayat tarzı özleminin ifadesiydi. Sonra 'yaşasın hürriyetle’ birlikte 'yaşasın millet' dendi. Pek çok kelimenin başında yaşasın yer aldı.”
***
Bir ara düşündü, sözlerinin sırasını bulmaya çalıştığı anlaşılıyordu.«Evet,» dedi. «'Yaşasın Hürriyet'i. 'Yaşasın Niyazi'onu 'Yaşasın Enver' takip etti. Sonra ittihat ve Terakki fırkasının başına yerleştirildi bu 'yaşasın' sihirli kelimesi.Bir ara devir değişti, birçok paşanınunvanı geri alındı.
Ama bir kısım isyancıların türemesi üzerine 'yaşasın' lafı unutulur gibi oldu, bu defa 'Şeriat lsterük' diyenlerin silah gibi patlayan gürültülerine tanık oldu Istanbul… Ama bunun tepkisikısa vakitte alındı; siyaset dünyasında geçer akçeolan 'yaşasın Mahmut Şevket Paşa'ydı’. Bu sırada'şeriat isterük' diyenlerin kellelerini seyretmek içinöbek öbek Köprübaşı Meydanı İstanbullularla doluyordu. Yeni bir türkü ağızlardaydı: 'Yaşasın MahmutPaşa' hareketinin türküsüydü.
***
'Kimdir Onlar, 1 Hareket Ordusudur, Hareket Ordusu'Ama şimdiki aklımla diyebilirim ki, Hareket Ordusumuzaffer olmasaydı, Türkiye çöl aşiretlerinin tekbuyruklu, kapalı cemiyetinde inim inim inleyecekti.
***
Neyse, sonunda irticaın beli kırıldı, Kuvayı Milliye'nin ısrarlı mücadelesi, yabancı devletlerin işgalineson verdi. Gene Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.«Ama siz de sürgün edildiniz.»
***
Güldü.«Benim, Rıza Tevfik'in [Bölükbaşı] sürgünlüğümüz bizim hasretimizdir. Ama Osmanlı'dan kurtarılan Anadolu vegene Cumhuriyet, Mustafa Kemal'in öncülüğündezaferden zafere koştu. Hele dinle devlet işlerini ayırması, yeni harfleri kabul etmesi, dilin sadeleşmesine ehemmiyet vermesi... Bunlar Türklerin de milletolarak dünya haritasında yer alması neticesini doğurdu. İşte size hediye ettiğim kitaplarımın bendekalanları artık benim geçmişimi de benden alıp götürsün istiyorum.»