KADİR DAYIOĞLU


PEYZAJ

Peyzaja sözlükte; “Görüntü ve manzara” anlamı veriliyor.


Peyzaja sözlükte; “Görüntü ve manzara” anlamı veriliyor. “Peyzaj kelimesi Fransızcadan dilimize geçen çevre anlamını taşıyan bir kelime. Günümüzde kullanım amacıysa daha çok çevre düzenlemeleri ile alakalıdır. Özellikle parklarda ve bahçelerde yapılan çalışmalarla doğal unsurların birleştirilerek güzel görüntüler oluşturması amaçlanmaktadır.” 

***

“Alanında uzman, eğitimli kişiler tarafından gerçekleştirilen peyzaj çalışmaları doğallığın şıklıkla birleşimidir. Bahçelerde yer verilen peyzajlarla insanlarda güzel hislerin ortaya çıkması sağlanmaktadır.” Uzmanlar böyle diyor acaba bizdeki uygulamalar bu hissi veriyor mu?

***

Demek ki, peyzaj her kişinin, her başkanın işi değil, “uzman, eğitimli ve deneyimli kişilerin” işiymiş. Bu amaçla, üniversitelerimizde “bilim dalları” oluştu… Daha önceleri bu işleri mimarlar, ziraat mühendisleri, orman mühendisleri yapardı. Artık şimdi, “peyzajcılar” yapıyor.

***

Tabii, çok masraflı bir iş… Dipsiz kuyu gibi…  Çoğu zaman geriye dönüşü olmuyor. O nedenle özellikle belediyelerimizde, bu işi yapanların uzman olması gerekir. Yoksa, “altı kavak üstü şişhane!” gibi acayip uygulamalar ortaya çıkar.

***

Her bahar, belediyelerimizde yoğunlaşır çalışmalar. Bazen “yaz-boz” tahtasına döner… Ahali de haklı olarak eleştirir; “bu paralar başkanların kasasından ya da kesesinden çıksa bu denli anlamsız harcama yaparlar mı”, der.

***

Biz de aynı görüşteyiz. Peyzaj, “deneme tahtasına” dönerse, sonu gelmez. O nedenle, “iki ölçüp bir biçmek” gerekir. Bunun ön şartı da iklim ve bitki uygunluğu… Yeraltı su seviyesi… Bu da uzmanlık işi. 

***

Mesela, bahçelere, villalara hemen çam dikerler. Küçükken bunlar iyi… Ama büyüdükçe sorunlu olmaya başlar. Evin her yerini kapatmaya başlar… O nedenle önce alt dalları budanır, sonra, dökülen yapraklardan, kozalaklardan rahatsız olunmaya başlanır. Bir yaşa geldikten sonra, çamın altında ne çiçek ve ne de bir bitki yetişir. Pislikten geçilmez. Bizim köşkün etrafında ki çamlardan, bıktık. Her gün, dökülen yapraklar ve kozalaklar, temizlenir… 

***

Geçenlerde dikkatimi çekti. Melikgazi Belediyesi, Nuh Naci Yazgan Caddesi’ne ortaya, sağ sola bitki, ağaç dikiliyor. Kaldırım boyuna, dikilen boz çam dikkatimi çekti. Cinsi nedir? Bilmiyorum. Şayet büyüyerek etrafı kaplayan (koni) bir cins ise kaldırım ve caddeye uzanan dallar, zaman içerisinde yayaları ve araçları zora sokar, kesmek zorunda kalınır. Bir de bakmışsınız, sipsivri bir görüntü çıkar ortaya.

***

Yani demem o ki;

Dikilen yer uygun mu?

Dikilen bitki uygun mu?

Yeraltı su seviyesi nasıl? 

Bilemem…

***

Hep aklıma takılır. 

Çam peyzaj bitkisi mi? 

***

Yanıt evetse,  nerelere tercih edilir, nerelere dikilmez?

***

Mesela, formel bir eğitim almamış fakat yetmiş yıldır bu işlerle uğraşan birisi olarak yol boylarına, kent içi çayırlık alanlar çam dikmem… Büyüyünce altında ot bitmez. Mesela, atkestanesi, çınar tercih edilebilir. Vakti zamanında, Mimarsinan Parkı’na dikilen atkestanesi, ne güzel görüntü veriyor. 

***

Bir örnek daha vereceğim: Polisevi-Hisarcık arası, orta refüje, yıllardır dikilmeyen bitki kalmadı. Kiraz ve vişne bile dikildi… Hepsi, fiyasko ile sonuçlandı. Yine, yenilendi. Acaba, toprakta ya da zeminde bir sorun mu var? Bilemiyorum ama dikkat çekici.