Vereceğim “matrisi”, birkaç kez vermiştim. Bir olayla ilgili, bir kere daha vereceğim. Kamu harcamalarına/yatırımlarına bir de bu gözle bakabilirsiniz.
***
Friedman Matrisi. Ünlü Nobel ödüllü ekonomist, Milton Friedman; dört şekil para harcama yolu var, der. Bunu bir “matris” ile anlatır.
***
1. Kendi paranızı kendiniz için harcamak: böyle yaparsanız hem fiyata hem de kaliteye dikkat edersiniz. Paranızın karşılığını en iyi şekilde almaya özen gösterirsiniz.
2. Kendi paranızı başkası için harcamak. Böyle yaparsanız fiyata yine dikkat edersiniz, fakat kaliteye o kadar dikkat etmezsiniz.
3. Başkasının parasını kendiniz için harcamak. Bu durumda kaliteye dikkat edersiniz, Fakat maliyet çok umurunuzda olmaz.
4. Başkasının parasını başkası için harcamak. Bu durumda ne fiyatı ne de kaliteyi önemsersiniz. Friedman bunun en iyi örneğinin devlet harcamaları olduğunu söyler.
***
Bunun güzel bir örneği, Cumhuriyet Mahallesi’ne yapılan düzenlemeler. Sizi on yedi yıl geriye götüreceğim. Bir Büyükşehir uygulamasını tekrar anımsatacağım. Şahsen ben, çok yaya gezen takımından olduğumdan bunları sürekli görüyorum, bunları. Anlata anlata dillerimde tüy bitti...
***
Yüz yıl dayanacağı söylenen karolar “patlamaya” başlamıştı; daha üzerinden bir-iki kış geçmeden... Bunların yüz yıl dayanacağını da Başkan Mehmet Özhaseki söylemişti. Nereden biliyorlar, nasıl biliyorlar, bunları? Anlamak mümkün değil. Zira, meslekleri değil. Belli ki, birileri bu aklı; bu bilgiyi veriyor. Başkanlar da çıkıp söylüyor, konuşuyor... Doğaldır da...
***
Öyle ya Başkanlar taş ustası, taşçı falan değiller. Ama yanıltılabilirler... Nitekim öyle olduğuna inanıyorum... Zira, önümüzde, Cumhuriyet Mahallesi ilk kısım düzenlemesi dururken hata da ısrar niye? Ya da ellerinde “stok olanların”, bilmeyerek, tabi iyi niyetli, “dolmuşuna biniyorlar”. Mesela bu taşları veren firmayı çok merak ediyorum; kim ya da kimler acaba?
***
Arsadan anladıklarının yüzde birini bile anlamazlar, taş konusunda. Bunu anladık; peki, ortaya çıkan durumu görünce; projecileri, şartname hazırlayanları, kontrollük ve kabul yapanları, yükleniciyi, tedarikçiyi bir yana çekip; “Arkadaşlar bu hal nedir?” diye kurum içi bir değerlendirme de mi yapılmaz belediyelerimizde?
***
Bunları şahsen ben, çok sordum; çok yazdım. Ağrımaz başımıza da çaput dolamadık, değil. Üstüne üslük, düşman sahibi de olduk. Gördüler mi, “ters ters bakıyorlar!” Allah’tan, tümden emekli olduğumdan; “Kadir Bey’in yazılarından rahatsız oluyoruz, haberiniz olsun ha!” diyecekleri patron da kalmadı.
***
İşin ilginç yanı; bu uyarılarımıza iki yanıt aldık: Birincisi, “Kayseri’nin en kaliteli mimarı ile çalışıyoruz!” Bu mimar kim, çok merak ettim. Tevazudan olsa, “Kayseri’nin en kaliteli mimarı” bir türlü ortaya çıkmıyor. İkinci yanıt da; “İthal, pahalı, kaliteli malzeme kullanıyoruz; keşke paramız olsa da kilitli parkeler yerine bunlardan kullansak; ayrıca, ne yapsak yaranamıyoruz!”
***
Yetkililer dikkat etti mi? Bilmem... Taşlar, üzerine su dökülen sönmemiş kireç taşına dönüyor. Un gibi ufalanıyor. Yani, taşlar su depoluyor, donunca da patlatıp atıyor. Tıpkı, dinamit gibi. Küçük bir ukalalık yapalım; soğuk karşısında genleşen tek madde sudur.
***
Tabi, bir kısmı da yüke dayanmayıp kırılıyor. Bir yıl sonra bir daha yaparlar, dedim. Nitekim öyle de oldu. Geçtiğimiz yıllarda, Havuzlu Han ve Belediye Durmaz İş Merkezi civarı yeniden düzenledi. Harcanan onca emek ve apara boşa gitti…
***
Bir de anımsarsanız, buz pateni sahasına dönen zemine, halı döşemişlerdi. O halılara ne oldu? Tabii, çöplüğe atıldı.
***
Öyle ya, “denizde kum biter, Kayseri belediyelerinde para bitmez!” Hatırlarsanız; Bürüngüz Camii ile Kazancılar arasındaki alan, yine bunların döneminde döşenmişti. Kazıdılar, tekrar yaptılar. Bir daha yaparlar, ne var ki, bunda?
***
Mesela, Belediye, Düvenönü ile Hatıroğlu Camii arasındaki kaldırıma, kaymasınlar diye, halı döşediler. Şimdi durum ne? Bilmiyorum. Kimse çıkıp; “Arkadaş, bu ne hal. Burası kaymak, halı döşenmek için yapılmadı, yürümek için yapıldı?” diyemiyordu.
***
Diyemediği gibi, halı döşendiğini görenler; “Allah razı olsun, bizleri düşünüyorlar!” dedi. Netice-i kelam; bunun adı, “yap boz belediyeciliği”dir, tepkisiz, hesap soramayan toplumlarda çok sık rastlanır.
***
Yine, “güneşe karşı işedik!” değil mi? Boş ver gitsin. Nasıl olsa; “ev icar, bağ gabal değil...” “Evi icar, bağı gabal”; asgari ücret ve emekli maaşının düşük olduğundan yakınanlar düşünsün.