FARUK ERGAN


ÖZENTİ DUYMAK!

Beğendiği bir durumda olma, beğendiği şeye benzeme çabası. TDK.


Beğendiği bir durumda olma, beğendiği şeye benzeme çabası. TDK.
Kişi kendisini başkalarından küçük görüyor ve olduğu gibi kabul edemiyorsa, Cumhuriyet’in Kurucularını ve İlkelerini kabul edip içine sindiremiyorsa, özenti duyduğu Ülkeye gitmelidir.  Aynı zamanda liyakat olmaksızın bir makama gelmiş ve kişiliğinden değil de temsil ettiği makamdan dolayı insan yerine konuluyor ve muhatap alınıyorsa, yetkisinde olmayan her şeye özenti duyar. Her şey benim kontrolümde olsun, her şeyin yapılıp yapılmamasına sadece ben karar vereyim, yaptığım hatalara karşı kimse itiraz edemesin özentisine kapılan bir idareci, aşağılık duygusundan kurtulamaz.
Özenti ve aşağılık duygusu birleşince taklit etme sevdası da başlar. Tüm imkânlarından faydalandığı, batılı ülkelerden birinden elde ettiği gelirle fantezi dolu bir hayat yaşar ama o Milletlerin inancına, yaşam biçimine, özel hayatlarına hakaret etmekten keyif alır.Aile efradının ve kendisinin sağlığı bozulunca kendilerini Türk Hekimlerine emanet etmekten korkar, küfür ettiği Ecnebi Memleketlerin Sağlık sistemine ve Hekimlerine hayranlığını her ortamda dile getirir. Kızların okumasına şiddetle karşı çıkar ama eşinin ve kızının Dr. İhtiyacı olunca kadın Hekim arar.  İnsanlar, çocuklarını dini Eğitimin ağarlıklı yapıldığı Okullarda okutsunlar ve kendi İkballerinin devamını sağlamak için biat etsinler, fakat kendi çocuklarının özel okullarda ve mümkünse Yurtdışı Okullarında öğrenim görmelerini temin ederler. Cumhuriyetin kendilerine verdiği olanakları horlayarak, hakaret ederek ve küçümseyerek kullanmaları vazgeçilmez özentileridir.
Hakaret ettiği, Terörist yuvası diye aşağıladığı üniversitelerden mezun olan gençlerin çıkardığı icatları, silahları, füzeleri ve Savunma Sanayinin vazgeçilmez gereçlerini tanıtırken veya açılışını yaparken gurur duymuş gibi yapar ama vicdanıyla baş başa kalınca küçümser. Laik sisteme karşı çıkar, hakaret eder, dinsizlik olduğuna fetva verir ama çalışmak ve yerleşmek için yönü Batıya dönüktür, Ortadoğu ülkelerini tercih etmez. Dini duyguları sömürerek kendisine çıkar ve makam sağlamaktan imtina etmez ama dindar olma özentisi duymaktan geri kalmaz. Bakan sıfatı ile Şehit cenazesine katılır, kendisine Müftü veya İmam eşlik eder fakat sadece Adaleti sağlamakla görevli olduğunu unutur ve Kuran-ı Kerim okuma özentisiyle mevcut Cemaati etkilemeyi başarır. Bu davranışıyla kendisi dindar ve muhafazakâr olur, riyakârlık yapılmasına karşı çıkan ve eleştiren insanları inançsız olmakla itham edilir.
“İnsanların çoğu, kendileri değil başkalarıdır. Düşünceleri başkalarının düşünceleridir. Yaşamları başkalarını taklittir ve tutkuları ise alıntılardır.” Oscar Wilde