KADİR DAYIOĞLU

Tarih: 23.12.2024 11:43

ORTA DOĞU

Facebook Twitter Linked-in

Dostumuz, emekli Türkçe öğretmeni Fikret Kahraman ilginç, ilginç olduğu kadar düşündürücü şeyler paylaşır; kısa ve öz… Hocamızın çok sağlam bir mantığı ve entelektüel derinliği var.   Sohbetlerimiz de, mutlaka onun da fikrine başvururuz. Görüşleri bizim için çok değerli… İnşallah, kış çabuk geçer de yine her gün buluşuruz.

***

Hocamızın alıntılarının her biri, “aforizma” değerinde. Zevkle okur, çok yararlanırım. Bu vesile ile ondan aldığım iki değerlendirmeyi vereceğim. Keşke bunları, kitaplaştırabilse… 

***

Yazımın başlığı “Orta Doğu”… Umulur ki, Suriye “Mustafa Kemal Türkiyesi”ne benzer. Benzerse kurtulur, benzemezse, tekrar “despotizm” bataklığında debelenip durur. Demem o ki, giden “despotik” yönetim yerini, bir başka “despot” yönetim almaz. 

***

Empati yapıyorum… Yaş gereği, belki de çok duygusal oldum… İnanın, göç eden insanları, çocukları görünce, torunlarım, çocuklarım akla geliyor. Tabii, bu merhamet duygusu olan, merhamet sahibi kişiler için geçerli.  Çoğu zamanda, gözlerimden yaş boşalıyor. O yavruların suçu, kabahati ne? Dünyadan haberleri yok, oynananı “oyun” sanıyorlar. 

***

Bir çocuğun; “anne, baba… Siz giderseniz ben ne yapacağım!” haykırışını duyunca, gözümden yaşlar boşaldı. Hatırıma, Balkan/Rumeli göçlerinden, Kafkas göçlerinden, Orta Doğu göçlerinden, atalarımızın çektiği çileler, sıkıntılar; yaşanan dramlar aklıma geldi. Büyük Akif’in dediği gibi; “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmaz!” Neyse…

***

İlk alıntı: "Orta Doğu'da önemli aktörlük diye bir şey yoktur. Suriye'de neyin bittiğini biliyoruz ama neyin başlayacağını, nelerin bizleri beklediğini bilmiyoruz. 

… Dikta koşullarında çürüme bireylerle sınırlı kalmayıp toplumun ahlak sistemine yayılır. Bireylerin elinde üç seçenek kalır: yozlaşmak, toplumdan tecrit olmak ya da göç etmek. (Ala El-Asvani, Diktatörlük Sendromu)

***

İkinci alıntı: Tüm demokratik ülkelerde merkezde insan vardır. Demokratik olmayanlarda merkezde insan yerine kutsallar vardır. Devlet-birey anlaşmazlıklarında BATI'daki mahkemeler bireyin lehine karar verirken, DOĞU'dakiler devlet lehine karar verirler. BATI'da devlet halka hizmet eder. DOĞU'da halk devlete hizmet eder. (Yasin Ceylan)

***

"Küçüklükten beri hepimize bunu öğrettiler: İdare et! Elindekiyle yetinmesini bil. Bunun toplumsal açıdan bir tek sonucu oldu: Düşük standartların ülkesi haline geldik. Kişisel yaşamlarımızda da benzeri bir sonucu oldu, elimizdekiyle idare etmeye çalışırken ulaşabileceğimiz çok daha büyük mutlulukları hayal dahi edemez hale geldik. Arada bir içimizde başını kaldırmaya niyetlenenlere de hep birlikte parmaklarımızı uzattık: İdare et!"

***

Tarih boyunca, büyük doğrular ve iyilikler, halka sorulmadan ve bazen ona rağmen yapılmıştır. Kalabalık halk kitlelerin en büyük davası, ekmektir. Ekmeğini aldıktan sonra köleliğin bir çeşidine razı olurlar.

Özgürlük mücadelesini, akıl sahibi eğitimli insanlar vermiştir. Halk, çoğu zaman, özgürlük savaşçılarına destek olmamıştır. Bu sebeple "halkın feraseti", "halkın bilgeliği" gibi sözlere bir anlam veremiyorum.

Ayrıca, "ortak akıl", “kolektif akıl" dan kasıt, kalabalıkların aklı değildir. Akıl sahibi, düşünebilen vatandaşların aklıdır. (Yasin Ceylan)

***

Son sözümü, aziz üstadımız İlhan Kesici’nin, 29 Ekim münasebetiyle attığı mesajla noktalıyorum… “Türkiye Cumhuriyeti son iki yüz yıllık geri kalmışlığımıza, itilip kakılmışlığımıza, yenilmişliklerimize karşı çare olarak tam yüz sene kafa patlatarak bulabildiğimiz merhemin adıdır. Atatürk' ün en büyük bayram ilan ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. Kuruluş Yıl Dönümü kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar var olsun.”

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —