KADİR DAYIOĞLU


“NEREDEN NEREYE!” (1)

“Nereden nereye!”, bu sözü Tayyip Bey çok kullanır… Hikaye, “3Y”yi yani “Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları” kaldıracağız, diye başlar; “amasız, ancaksız, fakatsız demokrasi, hak ve özgürlükleri egemen kılacağız” vaadi ile devam eder. AK Parti, kendi tanımları ile, bir “Erdemliler hareketiydi!”


“Nereden nereye!”, bu sözü Tayyip Bey çok kullanır… Hikaye, “3Y”yi yani “Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakları” kaldıracağız, diye başlar; “amasız, ancaksız, fakatsız demokrasi, hak ve özgürlükleri egemen kılacağız” vaadi ile devam eder. AK Parti, kendi tanımları ile, bir “Erdemliler hareketiydi!”

***

Evet, yirmi dört yıl sonra, gelinen nokta ne? Yoksulluğun neresindeyiz? Yolsuzluğun neresindeyiz? Yasakların neresindeyiz? Daha dün olduğu için, gelinen nokta hepimizin belleğinde. 

***

Kurulalı, yirmi dört yıl oldu. Geçenlerde, “24. Kuruluş Yılı” kutlandı. Kuruluş tarihi de 14 Ağustos 2001… Sayın Erdoğan’ı dinlerken, “nereden nereye!”, dedim. Gözlerim, kurucu liderleri aradı, hiç birisi yoktu toplantıda. 

***

Bildiğim kadarı ile, bunlardan ölen yoktu. Hepsi hayattaydı acaba neden yoktular fotoğraf karesinde? Dedim ya, dikkatimi çektiği için sordum. Hani, “beraber yürümüştük biz bu yollarda!”, “hani beraber ıslanmıştık yağan yağmurda!” Abdullah Gül yoktu, Bülent Arınç yoktu, Hüseyin Çelik yoktu, Abdüllatif Şener yoktu…

***

AK Parti, 14 Ağustos 2001 tarihinde Bilkent Oteli Konferans Salonu'nda yetmiş dört kurucu üye ve partiyi destekleyen bağımsız milletvekillerinin katıldığı programla “görücüye” çıkmıştı. Kurucular kurulundan kimler kaldı? Bunlardan bugün kaçı kaldı? Kimi terk-i hayat etti, kimi partiyi… Kimileri de dışlandı…

***

Çok iddialı bir programla. Buna rağmen, AK Parti’ye, yerelde bir iki istisna hariç, genelde hiç oy vermedim. Zira, o mahalleyi az çok tanıyordum. 

***

Program, okunurken, salonda ''Conquest of Paradise'' (Cennetin Fethi) parçası çalındı. Sanki, Nazım’ın dizelerinde ifadesini bulan, ünlü şiiri akıllara geliyordu: “Akın var, güneşe akın! Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın!”

***

Eser ilginç, bilerek mi seçildi? Bilemiyorum: “1992 çıkışlı tarih filmi. Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfinin 500. yılı dolayısıyla yapılan iki filmden biri olan 1492: Cennetin Keşfi, bu keşfin Avrupa'daki etkileri ve Kolomb'un yeni dünyadaki yerleşim çabalarını konu alıyor.” (Wikpedia) Neyse…

***

Ardından partinin ilkeleri açıklanmadan önce, Mustafa Kemal Atatürk ve ülkeye hizmeti geçenler için saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.

***

Programda, AK Parti’nin, demokrasiyi önce kendi içinde yaşayacağı ve yaşatacağı belirtilerek, “parti içi denetimin, demokratikleşme ve atılım projesi çerçevesinde oluşturulduğu” ifade edildi. Bu, lider partisi olunmayacağının teminatıydı. Yani, diyorlardı ki; “eski kabullerimizin aksine, demokrasi bizim için bir araç değil, bir amaçtır!” Acaba, gelinen nokta nasıl oldu? 

***

'' … kendini unutmadan, dünyayla bütünleşmeyi ideal edinmiştir. Devlet mekanizmasının işlemesini kolaylaştırırken, toplumsal alanı geniş tutmayı hedeflemektedir. AK Partinin ilk ilkesini, ulusal bütünlüğümüz ve cumhuriyetimizin bölünmez yasasının teminatı olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası belirliyor'' denildi.

***

Denildi denilmesine ama bu süreçte Anayasa’nın, neredeyse tamamına yakın maddesi değiştirildi. Ne kadar mı? 177 maddenin, 134 maddesi… Şimdi ise, “darbe Anayasası!”, denilerek, yenisinin getirilmesi isteniyor. Darbe dönemin izlerinden eser kalmazken, bu neyin nesi? 

***

Yoksa, “ilk dört madde” ve “Türklük” tanımı ve üniter yapı mı, hedeflenmekte? Göreceğiz… Tabii, böyle bir teklif geldiğinde, MHP’nin tavrını da… Demiştim ya, işin başında çalınan “cennetin fethi marşının seçilme amacı neydi?” Bilinçli mi yoksa bilinçsiz bir tercih miydi?

***

Programda; “ … Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi belgelerinin de temel referans kabul edildiği” ifade edilerek, şunlar kaydedildi. Devamı pazartesi.