KADİR DAYIOĞLU


NEREDEN GELDİK BURAYA?

Sonuçta; tulumbada su bitti. Ekonomi böyle de, diğer konular nasıl? Hukuk ise, “sizlere ömür!”. Hukukun Üstünlüğü sıralamasında Türkiye 173 ülke arasında 148 sırada.Basın Özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında ise 158 sırada.


Hikaye; “İtibardan tasarruf olmazla başladı!”. Bu sinyali alanlar, makam arabalarını değiştirdi, bazıları araç üstüne araç aldı. Saraylar, konaklar derken lüks ve şatafat aldı başını gitti, “sonradan görmenin bir oğlu olmuş!” gibi…

***

Laf dinlemeyen Bakan ve  Merkez Bankası Başkanlarının kellesi alındı. Onlar faizleri habire artırıyorlardı. Oysa ortada “nas” vardı, “şeri şerife” aykırıydı, uymak gerekirdi. Hem bunlara ne oluyordu; başlarında profesörlük derecesinde ekonomiyi bilen, adeta ekonominin kitabını yazan bir lider vardı. Hem, “ülü’l-emre itaat etmek” gerekirdi. 

***

Ekonomi bilimi “out” oldu, naslar“in”Nobel ödüllük; “faiz neden enflasyon sonuç!” teorisi devreye girdi. Aksine, faizler düştükçe enflasyon ve döviz fiyatları fırlamaya başladı. Yoksulluk, yoksunluk, pahalılık bir türlü azalmıyor, aksine giderek artıyordu. 

***

Baktılar olmadı, bu sefer Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş başta olmak üzere imamlar devreye girdi. Muhterem ahaliye; “sabır, şükür, kanaat” telkin etmeye başladılar. Bunlar da “naslarda” yerini gösteriyordu. 

***

"Fakirler, cennete zenginlerden önce girecekler, çünkü onların hesap verecekleri malları, servetleri yoktur. Zenginler ise mallarının ve servetlerinin hesabını verecekler, nereden kazanıp nerede harcadıkları sorulacağından dolayı gecikirler.”

***

Buraya kadar anladık ama İbni Teymiye’den vs. alınan bu rivayetin devamını söylemediler: “Ancak cennete girdikten sonra haseneleri daha fazla ise fakirlerden dereceleri daha üstün olur. Nitekim zengin nebîler, sıddîklar ve diğerleri haseneleri fazla olduğu için fakirleri geçeceklerdir."

***

O nedenle, fakirler sevinmesin. Hayr ve hasenatları fazla olanlar, onları yine geçecek cennette. 

***

Neyse dersimiz teoloji değil. Gelelim, buraya nasıl geldiğimize…

***

Aynı dönemde Merkez Bankası’nın, “faizleri ve kurları” düşük tutmak için,“128 milyar dolar” da ağır ağır buharlaşmaya başladı. Bu esnada da damat Berat Albayrak Maliye ve Hazine Bakanıydı. O da; yüksek ekonomi bilgisi ile ve alaycı bir biçimde; “Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, 6-7 liradan toplayalım dolarları, 10-15'ten satarız. Çok beklersiniz, hele de seçimden sonra daha çok beklersiniz", sözü ile ünlenmişti.

***

Baktı olmuyor, bir gece yarısı; “At izi it izine karıştı. Allah sonumuzu hayretsin” deyip kayıplara karışalı yıllar oldu. O günden beri, gören var mı?

***

Şimdi Mehmet Altan’a kulak verelim (artı gerçek, 06 Mayıs 2024):“Kasım 2020'de ABD'li yatırım bankası Goldman Sachs'ın tahminlerine göre merkez bankası Türkiye'de faizlerin düşük tutulması için 100 milyar dolardan fazla rezerv harcadı.Kerim Rota'nın tahminlerine göre 128 milyar dolarlık TCMB döviz rezerv satışına Mart 2019'da yerel seçimler öncesi başlandı.”

***

Aradan onca yıl geçti ama hala “TCMB hangi kuruma hangi tarihte, ne miktarda ve fiyattan döviz satışı yaptı?” bilemiyoruz.Ancak bilinen şu ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük sermaye transferlerinden biri gerçekleşti.Merkez Bankası ortadan kalktı, ekonomi felç edildi ve bir zümre siyaset eliyle düzenlenen olağanüstü …. inanılmaz bir servete erişti.

***

Şimdi anladık mı; yirmi küsur yılda toplanan 3,5 trilyona yakın kamu gelirinin nerelere gittiğini. Bu, AK Parti öncesi, “bir şey yok, ne yapıldı” denilen seksen yılda toplanan kamu kaynağının nerelere gittiğinin hikayesi, faiz, cari açık, lüks,şatafat, gerek genelin ve gerekse yerelin gereksiz, fizibil (yapılabilir) olmayan harcamaları/yatırımları.

***

Kabaca 500 milyar doların üzerinde faiz, bir o kadar cari açık ve yine bir o kadar dış ticaret açığı. Ve 2023 hedeflerinin hiç birisi tutmadı hatta öngörülerin çok gerisinde kaldı. “Bizden önce, bir şey yoktu!” dedikleri dönemden kalanı satarak/kiralayarak 70 milyar dolara yakın gelir elde ettiler.

***

Anayasa da yok sayılarak laik bir devlette “nas” devreye sokuldu ve enflasyon yükselirken bütün literatüre “kafa atılarak” faiz indirimine gidildi.

***

Tabii, bunlar yetmedi. “2021 yılı Aralık ayında TCMB tarafından doların yükselişinin kontrol altına alınması için alınan tedbirler yeterli gelmediği için Hazine tarafından ödemesi yapılan Kur Korumalı Mevduat (KKM)isimli sistem getirildi.”

***

Aslında; “yapmayın, etmeyin, bu bizi felakete götürür!” denmesine, yakın geçmişten örnek verilmesine rağmen KKM devreye girdi. Yolcu taşınmayan havayolları, araç geçmeyen otoyolları için verilen dövizli garantileri de buna ilave edin. Vahametin boyutunu anlayın.

***

Peki, kur korumalı mevduat neydi?Basitçe; “Parası olanlar, parası olmayanların vergilerinden büyük bir servet transferi daha yaptı demek.”

***

“Bu vahşi sermaye transferinin bugünkü maliyeti ne?2023’te Merkez Bankasınca KKM’ye yapılan net ödemenin belli olmasıyla bu tutar daha kesin şekilde hesaplanabilecek ancak görünen, 2022 ve 2023’te Hazine ve Merkez Bankası’nın toplamda 47,8 milyar dolar dolayında bir ödeme yaptığı ortaya çıkıyor.”

***

Hesap daha da netleşince bedel artacak.Bunların sonucu bugün Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 1’i servetin yüzde 40’ına sahip.

***

Sonuçta; tulumbada su bitti.  Ekonomi böyle de, diğer konular nasıl? Hukuk ise, “sizlere ömür!”. Hukukun Üstünlüğü sıralamasında Türkiye 173 ülke arasında 148 sırada.Basın Özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında ise 158 sırada.