MUSTAFA CENGİZ


NELER DÖNDÜĞÜNÜN FARKINDA MISINIZ?

Türkiye son dönemde faiz-rant-enflasyon gibi dinamikler nedeni ile ciddi manada erozyona uğradı. Aslında bunlar bir sacayağı. Sıcak paranın oluk oluk aktığı bir dönemi Türkiye ne yazı ki popülist politikalar nedeni ile gereksiz harcamalarla çöpe attı. Tehlike geliyorum, derken kimse görmedi. Kim ne diyor? Kim neyi niye diyor? Arkasında, önünde, sağında, solunda ne var? Ya da bunun arkası önü nedir, ne getirir, ne götürür? Kimsenin bu konulara dair gerçekten çoğunun fikri yok. Ama yorumlarına bakarsanız koca koca laflar ediyorlar. Finalde altında kalıyorlar ama olsun onlar söylemeye devam ediyorlar. Uzatmaya gerek yok. Türkiye de mi yaşıyorsunuz? Türkiye gerçeklerine dair durumunuz ne? Gerçekten bu ülkede neler oluyor? Bu ülke nereye sürükleniyor? Kim ne yapmak istiyor? Farkında mısınız?


Bazen olaylara bakar ama göremeyiz.

Ya da görmek istemeyiz.

Veya bize gösterileni kolayca kanıksar arkasını bile araştırmayız.

Kolaycılık aslında bu.

Kendimize karşı.

Topluma karşı.

Aile bireylerimize karşı.

Ya da temsil ettiğimiz makama karşı bir nevi saygısızlık ya da pas geçme.

Sunulanı algılama.

İşimize geleni kabul etme.

Hadi bu bireysel bağlamda iş görürde, ya temsil makamında iseniz ve yanlışları da başkalarına da empoze etmeye, kitleleri de buna ikna etmeye, bunu oya, ranta tahvil ediyorsanız işte orası tehlike.

UYANMA ZAMANI…

Zaman zaman yazıyoruz.

Söylüyoruz.

Dilimizin döndüğünce anlatmaya çabalıyoruz.

Türkiye’de okuma oranı epey düşük.

Şimdilerde tv ve internet ile bu olay iyiden iyiye rafa kalktı.

Birilerinin verdiği ile yetinmek gibi bir toplumsal yanılgı söz konusu.

Kim ne diyor?

Kim neyi niye diyor?

Arkasında, önünde, sağında, solunda ne var?

Ya da bunun arkası önü nedir, ne getirir, ne götürür?

Kimsenin bu konulara dair gerçekten çoğunun fikri yok.

Ama yorumlarına bakarsanız koca koca laflar ediyorlar.

Finalde altında kalıyorlar ama olsun onlar söylemeye devam ediyorlar.

Bugün yine konulara farklı bakan, toplumu bilgilendirmek için elinden geleni yapan bir ismi ağırlıyoruz.

Zaman zaman bu köşede paylaşıyorum.

Sanırım hatırlıyorsunuzdur.

BİRÇOK KİŞİNİN GÖRMEDİKLERİ

Ramazan Kurtoğlu @KurtogluRmzn

Birçok kişinin görmediklerini anlatmaya büyük çaba sarf ediyor.

Kapıdaki tehlikeden dem vuruyor.

Özenle ve itina ile uyarıyor.

Kitaplar yazıyor.

Tv’lere çıkıyor.

Sosyal medyayı en etkin şekilde kullanıyor.

Buyurun başlıyoruz.

GÖRÜNMEYEN TEHLİKE…

Türkiye son dönemde Faiz-rant-enflasyon gibi dinamikler nedeni ile ciddi manada erozyona uğradı.

Aslında bunlar bir sacayağı.

Sıcak paranın oluk oluk aktığı bir dönemi Türkiye ne yazı ki popülist politikalar nedeni ile gereksiz harcamalarla çöpe attı. 

Tehlike geliyorum, derken kimse görmedi. 

Bakın bu konuya dair tespiti ne Kurtoğlu’nun?

“Enflasyon” sadece ekonomik bir hadise değildir.

Her mal ve hizmetin fiyatını artırır ancak ”insanı ucuzlatır” adalet ve eğitim başta AHLAK'ı yıkar.

Türkiye’mizde yaşanan sermaye ve reel tabanlı krizler-enflasyon genelde bir yılda kontrol altına alınırken bu kez 7 yıldır buraya geldi.

İçinde bulunduğumuz çağ maddi mülksüzleştirilmeden çok önce zihni fay hatlarının kırılarak “ötekileştirilmiş” kitlelerin salaklaştırıldığı ve öfke çukuruna itildiği bir dönemdir.

Bölünmüş post modern, paramparça bir dünya da tek çare adil ve vicdan sahibi olabilmektir.

 

 

TÜRKİYELİ MESELESİ…

Evet, son dönemde bir Türkiyeli modasıdır gidiyor.

Türk’ün bam teline basmakta ve bazı şeyleri bilerek ve isteyerek kaşımakta kararlılar.

Bakalım bu işin sonu nereye varacak?

Buyurun bir başka ironi daha.

"Adam binlerce yıllık Türk Yoğurdunu ve dahası bütün dillerde Türkçe karşılığı yoğurt olan Türk buluşunu "Yunan Yoğurdu" diye satıyor 

paraları cebe indiriyor ki gözümüz yok ama buraya gelince "Türkiyeli" mavrası sıkıyor.

İşte burası boyundan büyük laf etmektir.

Herkes haddini bilecek!

EY TÜRK... TİTRE VE KENDİNE GEL!

Dem destekli iktidar,

Atatürkçüleri ve ulusalcıları ”şutingen” yapmış chp, Rothshildlerin The Economistine Silivriden mektup döşeyen İmamoğlu,

Anayasanın ilk üç maddesi değişmeli söylemi… 

Apo komisyonu gizliliği…

Hepsi aynı yöne koşuyorsa bir şeyler yanlış gidiyor demektir!

Vah benim güzel ülkem!

Neresinden tutsak elimizde kalıyor.

Bunun adı topyekün çürüme ve çöküştür.

Öte yandan dışarıda "Türkiye’nin bölüneceği" ne dair makaleler döktürülüyor!

"Ey Türk titre ve kendine dön!"

Kanla sulanmış toprağa VATAN denir.

Bu vatan asırlardan beri Türk ün kanıyla sulanarak vatan oldu. 

Onun için bu topraklar Türksüz, Türk onsuz olamaz.

Vatan için her bedeli öder bin mislini de ödetiriz.

Biz bir kez daha hatırlatalım!...”

TARİHTEN DERS ALMAK...

En önemli sorunlardan irisi de içerdeki tehlike.

Bunu kimse kolay kolay göremez.

Görse de itiraf edemez.

Bakın Kurtoğlu tarihten örneklerle bu konuya nasıl dikkat çekiyor?

“Büyük Selçuklu-Türkiye Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu aynı sebeplerle; Gulam/köle/Devşirme, rahmetli Atilla İlhan’ın ifadesiyle ”İçerdeki %10 hain kontenjanı” ihanetiyle yıkılmıştır.

Yani esas tehdit dış güçler değil içerideki işbirlikçiler.

Şuursuzlar için tarih tekerrür eder!

Selçuklu Türklerinden Osmanlı ve Cumhuriyet Türklerine değin Türkiye’de sekülerizm ile 

“Beyaz Türkler” mübarek dinimiz İslam üzerinden ”Beyaz Müslümanlar” dayanışması ile devşirme saltanatı oluşturularak kurucu unsur Müslüman Türkler devletin merkezi yönetiminden tasfiye edilmiştir.

Bir ülkede ekonomik gücü kontrol eden antropolojik toplum yapısı siyaseti kontrol eder.

İkisini kontrol edenler Dini-Sosyal/Toplumsal yapının bütün dokusunu ve bilimi kontrol altında tutar.

Mesela Ermeni kilisesi ve siyaseti 1500 yıldır Pakraduni Ermeni elitlerin kontrolündedir.”

BAŞIMIZA GELENLER...

Bir de Kitap öneriyor aydınlanmamız için Kurtoğlu.

Bir imparatorluğun dramatik kaybı ve 93 Harbi'nde Doğu Anadolu cephesi alt başlıkları ile Mehmet Arif'in unutulmaz eseri Başımıza Gelenler isimli kitap için diyor ki Kurtoğlu, "Bu kitabın sansürlenmemiş eski baskılarını bulup okuyunuz ve “Şeyh Sait”in atalarının ve türevlerinin Osmanlı Türk Ordusunu nasıl arkadan vurduğunu Ruslarla  nasıl iş birliği yaptıklarını görün ve ders alın. Aksi…!?

Devamında şu eserlere de dikkat çekiyor Kuroğlu ve ekliyor.

Siyasal Antropoloji, Devşirme'den Beyaz Türk'e, Osmanlı Uleması, Kürtleşen Ermeniler, Osmanlı devletinin Felaketinin nedenleri ve Romenler…

Dedesinin kim ve nereden geldiğine takmadan bu vatan benim, ben Türk Milleti denen koca çınarın bir dalıyım diyen solcu-sağcı-mini etekli-başörtülü, namaz kılan-kılmayan her vatan sever bu kitapları okuyun… Vakti geçmiş ahın kimseye faydası yoktur…!

Tarih ve bilim burada!”

YETERSİZ BAKİYE…

Yeni Dünya sisteminin aparatları;

Kontrollü salgınlar,

Kontrollü fakirleşme ve mülkiyetsizleştirme,

Kontrollü açlık,

Milli /ulus devletleri kontrollü bir biçimde ”Atina modeli”/Şehir devletçiklerine dönüştürerek ”kimliksiz” bölgesel/mahalli  jandarma gücüne” çevirme…!

Çok sevdiğim bir bilge kişi içinde bulunduğumuz dünya umurunu şöyle değerlendiriyor:

"Artık insanlık ve dünyanın durumu yetersiz bakiye gibi…"

BİR BAŞKA UYARI...

Bitiriyoruz.

Ramazan Kurtoğlu’nun Dünya’ya dair önemli bir öngörüsü ile                   “Trump ve Putin’in Alaska buluşması görünürde Ukrayna Savaşı ile alakalı görünse de esasen Çin ve Avrupa’yı ”terbiye” etme, Zengezur koridoru ile doğrudan ilgili olup Londra -Pekin’in “yol-kuşak” projesi ile yeni para sistemini tasfiye  operasyonunun bir parçasıdır.”

DİRİLİŞ!

Önemli bir ayrıntı.

Bakın ne diyor bu konuda Kurtoğlu: 

“En azından son altı ayda gittiğim muhtelif şehirlerdeki konferanslar  vesilesi ile gördüğüm şu;

Partiler üstü, bir Kuvayı Milliye temelli Türk Milliyetçiliği hızla yükseliyor.

İnsanlar parti mülahazalarını bir kenara atmışlar.

"Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" diyorlar.”

FİNAL SÖZÜMÜZ…

Uzatmaya gerek yok.

Türkiye de mi yaşıyorsunuz?

Türkiye gerçeklerine dair durumunuz ne?

Gerçekten bu ülkede neler oluyor?

Bu ülke nereye sürükleniyor?

Kim ne yapmak istiyor?

Farkında mısınız?