Hep şikayet ederiz.
Hep söyler dururuz.
Ama gerçekten de o noktaya geldik maalesef.
Elbirliği ile aile müessesini yerle bir ettik.
Dini inançlar, örf, adet ve ananeler de hak getire.
Her şeyin maddiyata endekslendiği bir ortamda “Paran kadar konuş!”a uzanan uçurumun ucundayız.
Ve… Ne kadar acıdır ki bu felaketin hangi noktasındayız belli bile değil…
İKİ ÖNEMLİ TESPİT BİRDEN…
Bakın bu konuya dair iki önemli tespit birden veriyorum.
Psikiyatrist, Psikoterapist, Profesör Doktor, Tıp İnsanı Arif Verimli @arifverimli yaptığı paylaşımda diyor ki; "Muayenehanemde meslek hayatımda hiç görmediğim kadar çok kumar, bahis, sanal oyun/sanal bahis oynama davranış bozukluğu ve bağımlısı görüyorum..
Bu bağımlılık genellikle alkol, madde( özellikle esrar, kokain ile) komorbid gidiyor..
Çok büyük bir sosyal patlama olacak bu alanda.."
KBB Uzmanı, Doçent Doktor, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB AD Başkanı, Kayseri Tabip Odası Başkanı https://instagram.com/drilhansahin/ Mehmet İlhan Şahin @drilhansahin bu paylaşım ile ilgili olarak yaptığı yorumda şu önemli noktalara da dikkat çekiyor;
“Kumarın toplumda yayılması göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir halk sağlığı sorunudur! Kumar bağımlılığı, sadece bağımlı bireyleri etkileyen bir sorun olarak görülemez.
Yasal olan bahis siteleri dahil olmak üzere her türlü kumar, toplumu nefessiz bırakan bulaşıcı bir hastalık muamelesi görmelidir ve bu hastalığı yayan her kaynak hukuki yollarla kurutulmalıdır!”
PARAYA TAPANLAR...
Gerçekten yollarını kaybetmişler...
Mehmet İlhan Şahin ile devam ediyoruz...
Diyor ki Şahin;
Taptıkları para uğruna bebekleri kurban eden canilerin, taptıkları şeytana genç kızları kurban eden satanistlerden ne farkı var?!
Kurbanlar ortaya çıkmasaydı, başka türlü haksızlık ve soygunları yapanlar gibi bunlar da “uyanık” muamelesi görecekti.
Unutmayalım ki parayı putlaştırmış ve o uğurda ahlaki sınırları paramparça eden herkes, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, bu bebek katili paraperestlerle dindaştır, soydaştır.
Biz namuslu Türk hekimleri olarak aramızda bu soysuzları istemiyoruz. İnsan sağlığını alet ederek haksız para kazanan hastane patronu, doktor, sağlık çalışanı kim varsa malına, mülküne, ruhsatına, diplomasına el konulsun!
SOYGUNUN BİNBİR TÜRÜNÜ İCAT EDENLER...
Haklı isyanına devam ediyor bir Hekim olarak Şahin.
Ekliyor; Türk halkı olarak bugüne değin devleti soymanın binbir türlü yönetiminin icat edildiğine şahit olduk, ama yenidoğan bebeklerin hayatlarının dahi soygun aracı yapılabileceğini tahmin edemezdik.
Bu denli alçalma ve vahşileşme karşısında dehşet içindeyiz!
Devletimiz türlü yollarla kendini soyanlara ne ceza keser bilemeyiz, ama biz millet olarak masum bebeklerin canına kastederek para çalanların kursaklarından geçmiş tek bir lokmayı bile helal etmiyoruz.
Bu vahşi haramzadelerin aralarındaki hekimlerin fakültelerimizden almış oldukları diplomaları da helal etmiyoruz.
Bebeklerinin canlarına kast edilen ailelerin ve bunca ahlaksızlığı hazmedemeyen şerefli vatandaşlarımızın vicdanlarını rahatlatacak ağır cezalar verilmezse bu yargı düzenine güvenimiz ve saygımız kalmayacak!
HEKİM AÇIĞI MALUM…
Sağlık sektörünün sorunları saymakla bitecek gibi değil.
Hekim açığı malum.
"Giderlerse gitsinler!" resmi sonrasında tablo her gün yeni bir şekil alıyor.
Sektöre sokulan sığınmacılar bir başka alem.
Nedir, ne değildir?
Kimdir, ne yapar, kapasitesi nedir belli bile değil.
Kimisi doktor, kimisi hemşire, kimisi sağlık alanında hizmet veren diğer guruplara dahil.
Bakın adını yazmayan bir hekimin paylaşımı;
Hepimizin gittiği hastaneler, devletin sağlık kurumları, tekel bayi gibi nasıl bir ticarethane haline dönüşmüş, hep birlikte duyun...
SAĞLIK SEKTÖRÜ SIKINTILI…
Durum belli.
Başta Aile Hekimliği konusu olmak üzere Sağlık Sistemi sorunlu.
Her yeni uygulama bir başka sorunu da beraberinde getiriyor.
Sektör karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda.
Bu işin bir kaymağını yiyenler var.
Bir de bu işin sıkıntısına, duaya talip olanlar var.
Ya birinden ya da diğerinden olacaksınız.
Ortada kalma ihtimaliniz yok.
Öylesine kötü kurgulanmış bir senaryo ki.
“Bana değmeyen yılan bin yaşasın” deme şansınız yok.
Zira sustuğunuz, görmezden geldiğiniz anda yılanın ilk sokacağı kişi sizsiniz…
YENİ BİR SOYGUN SEKTÖRÜ…
Eskiden duyardık bazı promosyonlar, tatil işleri son dönemde teknolojik hediyeler, cep telefonlar, laptoplar falan.
İşin artık iyiden iyiye suyu çıkmış resmen.
Elbirliği ile soyuyorlar.
Çeteleşmişler.
Mafya olmuşlar.
Cana kıymaya başlamışlar.
Para hırsı ile can almaya, çocuklara kadar inen bir düzenek içinden insanlıktan bile çıkmışlar artık.
Yeni Doğan çetesi ile ilgili mahkeme bir aydır sürüyor.
İstanbul medyasında birkaç kanal hariç nerede ise TV’lerde tek satır yok.
Narin Cinayeti gibi nerede ise sümen altı edilecek.
TABLOYA BAKAR MISINIZ?
Geldiğimiz duruma bakar mısınız?
İnsanın meta’dan farkı yok.
Ha 50 Kilo patates çuvalı, ha bir insan hayatı.
Sadece değeri kime ne kadar kazandırdığı ile ilgili bir sorun.
Ve… Yazıklar olsun.
Bu sistemi bu hale getirenlere.
İnsanları canları ile malları ile, evlatları ile hayatları ile sınayanlara.
Ne zaman bitti bizim insanlığız?
Ne zaman unuttuk vicdanımızın sesini.
Ne kadar yazık değil mi?
İnsanların hayatları Vicdan ile cüzdan arasına sıkışmış…
Gözü dönmüş bir avuç insan hem ilaç sektörü ile hem de sağlık sistemi ile sömürdükçe sömürüyor.
Paraya, kana cana da doymuyorlar.
Herkesin gözünü bir avuç toprak doyuracak ama sanırım epey geç olacak.
Bu kadar hırs.
Bu kadar kötülük.
Bu kadar okumuşluğun cehaleti.
Bu kadar aymazlık, nereye kadar?
BİR DE YEMİN EDİYORLAR…
Bir de yemin ediyorlar değil mi?
Hipokrat yemini.
İnsan hayatını her şeyin üzerinde tutacağına dair.
Aslında ona mı ait belli değil.
İşin bir başka boyutu da bazı üniversitelerde son dönemde hem eklemeler, hem çıkartmaların yapıldığı da bir başka rivayet.
Mesela iddia şu:
Hipokrat Yemini'nde yer alan cinsiyet ve cinsiyet yönelim ifadesini "Toplum ve aile değerlerini korumak amacıyla" çıkaracaklarmış.
Ilımlı İslam olur da, Hipokrat yeminin de değişiklik olmaz mı?
Yani iş ta başından kokmaya başlamış.
Diyorlar ki;
Ha diyeceksiniz ki TBMM’de de vekil seçilenler yemin ediyorlar…
Peki onlar yeminlerine sadık kalıyorlar mı acaba?
Türkiye’de “Temiz Eller” operasyonu acilen şart.
Siyasetten, spora, İş Dünyası dahil tüm sektörlerini de içine alan çok geniş bir yelpaze ile hem de.
Son çeyrek yüzyıl tek tek irdelenmeli, incelenmeli, kim nereden bulmuş tek tek sorulmalı!...
Sektörün adı ne olursa olsun “Tuz Kokmuş” her yer lime lime dökülüyor…