NEBAHAT ERDOĞAN


NE YAMAN ÇELİŞKİ…

Nasıl garip bir ülke haline geldiğimizi hemen hemen herkes söylüyor. Toplumun bir çok kısmı geçmiş zamanların özlemi içinde serzenişlerde bulunuyor. Neden mi?


Nasıl garip bir ülke haline geldiğimizi hemen hemen herkes söylüyor. 

Toplumun bir çok kısmı geçmiş zamanların özlemi içinde serzenişlerde bulunuyor.

Neden mi?

Geçmiş zamanlarda asker olsun, polis olsun vatandaşların onlardan çekinmeleri vardı. 

Asker, polis görüldüğü yerde özellikle çocukları korku sarardı.

Onlar ülkemizin en kıymetli, koruma kalkanı haline gelmiş evlatları(ydı)dır.

Bir şehit geldiğinde ülke aya kalkar, “Türk burada, biz buradayız” der gibi gövde gösterisi yapılır düşmana korku salınırdı.

Bu İzmir Menemen’de şehit edilen Kubilay Teğmen’in şehit haberini alan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Yakın O Menemeni” sözüne eş değerdi.

Zaman ilerledikçe, kurallar değiştikçe, ne zamanki ülke yönetimi tek adam rejimine girdi, dediğim dedik, çaldığım düdük hesabı güdülmeye başlandı.

Günümüz koşullarında;

Adaletin kişiye göre işlediğini,

Hukukun insanına göre üstünlüğünü,

Torpilin makama göre düzenlendiğini,

Eğitimin vatandaşa göre sınıflandırıldığını,

 Vatandaşlar arasında ayrım yapıldığı bir zaman içerisindeyiz.

Geçtiğimiz gün İstanbul Ümraniye’de henüz 1 yıllık polis memuru 27 yaşındaki Şeyma Yılmaz şehit edildi. 

26 Suç kaydı olan bir çete üyesi, belli ki iki gün yatar çıkarım düşüncesini yer etmiş kendince olsa gerek, göz altında tutulduğu sırada nasıl oluyorsa kaçmaya çalışıyor, nasıl olduysa bir hamlede polisin silahını alarak (cesarete bak) ateş ederek Şeyma Yılmaz’ı şehit ediyor. Gencecik evladımız, çiçeği burnunda polis kızımız hayalleriyle birlikte toprağa verildi.

Üstelik bu şahsın evinde uzun namlulu silahlar bulunuyor ve sosyal medyada da silahlarla boy boy resimleri dolaşıyor. 

Ayrıca annesi defalarca şikayette bulunmuş emniyet güçlerine.

Akıllarda ki soru?

Annesinin defalarca şikayet etmesine rağmen,  bu suç makinesi neden dışarıdaydı.?

Tamam  şahsın suçları belli, ama illa ki cinayet işleyene kadar beklemek mi lazımdı?

Suç oranının daha küçük yaşlara düşmesi, toplumsal olarak endişe verici boyuta gelmesi de, ayrı bir sorun haline geldi.

Eğitimin zafiyeti, liyakatsizliğin hüküm sürdüğü sürece çocuklarımızın geleceğini endişeli bekleyiş devam edecek gibi.

Polis katilinin emniyete siyah poşet giydirilerek ve hayvan toplama aracına bindirilerek emniyete götürülüş ayrı bir manidardı bence.

BU DA BİR BAŞKA ÜZÜCÜ TABLO…

Ve 20 Ağustos 2024 günü Diyarbakır Tavşantepe mevkiinde kaybolan 8 yaşındaki Narin cinayeti 35 gün olmuş hala katilinin kim olduğunu bulamadılar.

Peki katilin bulunamaması ne kadar inandırıcı geldi sizce?

Şimdi bunlar dışarıda gezdiren adalete ne denir? 

Kişiye göre işlenen adalet…

Ama bir eleştiri yaptığınız zaman aylarca tutuklanıp hapse gidebiliyorsunuz.

Peki her konuşmada demokratik bir ülke olduğumuzu tekrar edenler, 26 suç kaydı olan çete üyesinin serbestçe dolaşmasına izin verip, bir eleştiri yüzünden hapse atılan vatandaş için hangi demokrasi ve adaletin işlediğini açıklayabilir sizce…

Hal böyle olunca suçlular sokaklarda cirit atmaya devam edecektir. 

Ve hiç tereddütsüz polis, asker, masum vatandaş demeden onlara rahatlıkla silah doğrultacaklardır.

Onlara verilen bu cesaret adaletin, hukukun ve torpilin kişiye göre işlendiğini belgesidir.

BİLİNEN GERÇEKLER…

Birkaç örnekle belirtecek olursak, ülkemizdeki adalet sistemine olan güvenin, nasıl eridiğini görürüz.

Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin’in öldürülmesinden sonra yaşananlar ‘suçlular bulunacak ve cezalandırılacak mı’ endişesi bir ayı geçkin sürece devam ediyor. Narin cinayeti araştırmaları devam ederken;

Geçtiğimiz haftalarda, milyonlarca lira kaçırdıkları ve kara para akladıkları gerekçesiyle yargılanan sosyal medya fenomenleri serbest bırakılıyor.

Türkiye’de cirit atan mafyalar İstanbul’da sokak ortasında hesaplaşıyorlar…

Diğer taraftan suçsuz insanların (milletvekili, askerler, subaylar v.s.) yıllarca hapiste olduğu, haklarındaki hukuki süreçlerin uzadıkça uzadığı bilinen bir gerçek. 

Yani yolsuzluk, kara para aklama, cinayet gibi ağır cezada yargılananların ve hüküm giyen kişilerin birkaç yılda çıkması tartışılan konular arasında sıkça rastlıyoruz. 

İşte bu yaman çelişki durumu adalet sisteminde kanunlarının  sağlıklı işlemediği gözler önüne sergiliyor maalesef.

Toplumun adalet sisteminin işleyişi hakkındaki düşünceleri de anketlerde ve yüzde oranlarına bakacak olursak yapılan açıklamalar hiçte iç açıcı değil. 

Buna göre;

Asal Araştırma 26 ilde 10-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete 18 yaş üzeri toplam 2 bin kişi katıldı. Katılımcılara “Türkiye’deki adalet sistemine güveniyor musunuz?” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yüzde 19,2’si ‘Evet güveniyorum’ dedi. Katılımcıların yüzde 70,5’i kapsayan büyük bir çoğunluk ise ‘Hayır güvenmiyorum’ yanıtını verdi. Katılımcıların yüzde 10,3’ü ise ‘Fikrim yok/cevap yok’ yanıtını verdi.”

Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜR ileriyi gören üstün yeteneğiyle, zekasıyla her konuda söylediği sözleri, konuşmaları vurgulayıcı, anlamlı ve hakikatleri belirten ifadeleriyle hiç yanılmadığını gördük ve görüyoruz. Adalet konusunda da söylediği tüm sözler ayrı bir anlam ifade ediyor. 

Ama bir ülke için en anlamlı ve adaletten dem vurulmaması gereken sözü sanırım bu olsa gerek.

Bir memlekette adalet mevcut olmazsa, o memlekette anarşiden başka bir şey yoktur. Orada hükümet yoktur, orada hiçbir şey yoktur. M.Kemal ATATÜRK