Arapça bir deyim: "Kellim kellim lâ yenfâ". Genelde siyasiler için kullanılır. Özelde söz dinlemeyen, kendilerini dev aynasında gören bürokratlar için…Anlamı şu; "konuş konuş faydası yok, boşuna" anlamındadır. Yani muhatap olunan kişinin söyleneni anlamayacağını bile bile konuşmak demektir.
***
Divan şairi Fuzuli’nin dediği; "Söylesem tesiri yok, Sussam gönül razı değil", bercestesi de bu cümleden. Ama biz, üç maymunları oynayanlara; “Ettekrârü ahsen velevkâne yüz seksen” kavli gereği, “yüz seksen kez” de olsa, “kabak tadı” da verse, kafalarına çivi çakar gibi, anlatmaya devam edeceğiz.
***
Şu yaşa geldim, bu kadar duyarsız siyaset erbabı, bu kadar duyarsız bürokratik kadro görmedim… Kimimi kastediyorum, başta Büyükşehirve cümle Kayseri milletvekilleri… Bürokrasiye gelince, DSİ 12. Bölge Müdürlüğü…
***
Muhteremler, Tekir Havzası pınarlarını, tesislere su temini bağlamında yok ettiniz. Bari, Öküz Çukuru Göleti’nin sızdırmazlığını giderin… Giderin de havza biraz nefes alsın. Muhalifler bunu biliyor mu? Asla.
***
DSİ 12. Bölge, bitirdiği günden beri bir türlü su tutturamadığı Göleti, müzeye çevirsin ve şu levhayı koysun; “Burayı yaptık ama bir türlü su tutturamadık. Ne yapalım, beceremedik?”
***
Olur olmaz her yere para bulan Büyükşehir de, kendilerini doğrudan ilgilendiren, hayati bir su yapısı için şu levhayı assın: “Her yere para bulduk ama buraya bulamadık, bürokrasiye de söz geçiremedik!”
***
Milletvekilleri de; “Başımıza iş açma. Bu da nereden çıktı, böyle bir şeyden haberimiz yok!”, desin.
***
Nihayet Hisarcık ve Kıranardı’nın muhterem ahalisi ve bağcılar da, kendileri için hayati önem arz eden bu durum için; “Derin derin düşünmeye gerek yok. Büyülerimiz bizi bizden daha iyi düşünür!” demeye devam etsinler.
***
Bugün gün dönümü, bağ-bahçe sulamasının yoğun bir biçimde sulanmaya başladığı tarihin başlangıcı…Yazın da… Şimdiye kadar yağışlarla idare ettik. İki gün önce, bizim bahçeye su “aldık”. İnanın, bugünlerde dört ya da beş saatte suladığımız bahçemizi tam yedi saatte sulayabildik… Su azaldı da ondan.
***
Pınarlar yok edildi, gelen su da, Gölette, kaçandan kalan az bir sudan… Sanırım, on gün sonra, bir bardak su kalmaz… Havza da, “Kerbela’ya” döner… Geline sonu yıllardır uyardım ama ne DSİ 12. Bölge ve ne de Büyükşehir Belediyesi dinledi… Yörenin muhterem sakinlerinin de kılı kıpırdamadı…“Öldürmeyin dediler, öldükten sonra!”
***
Tekir Göleti’ne umut bağlayanlara anımsatayım. Güvendikleri Tekir Göleti de ekonomik ömrünü doldurdu dolduracak… Nerdeyse yarım asır geçti hizmete alınalı… Haliyle teressubat doldu… Yüzde kırka yakın da Tesislerin sulama suyu ihtiyacı için el konuldu… Geriye kalan bir avuç su ile de bağ-bahçe sulaması yapılacak…
***
Bu keyfiyeti, Büyükşehir biliyor mu? Sanmıyorum. Şayet bilse, bunun işlevini önemli bir biçimde üstlenecek Öküz Çukuru Göleti (Kıranardı) sızdırmazlığı için maddi ve manevi destek verir; DSİ’yi sıkıştırır.
***
DSİ 12. Bölge Müdürü ve Memduh Başkana soruyorum; Göletin sızdırmazlığı giderilmeyecekse, açıkça söyleyin. Söyleyin de bizlerde ağaç dikmeye, yaşlı ağaçları, kuruyanları yenilemeye devam etmeyelim. Etmeyelim ve güzelce parselasyon yaptıralım, iç içe girmiş villalar, evler dikelim.
***
Evet. Bekliyoruz, kesin ve son kararınız. Bizleri boş yere oyalamayınız. Yoksa, yazmaya devam; DSİ Bölge Müdürü’ne, öncekilere dediğimiz gibi; “Biz hancı, siz yolcu!” deriz. Unutmasınlar, bürokratlardan korkan, söz geçiremeyen siyasilerin görevini biz üstleniriz…
***
Tabii, ben bunları yazarken, bu havzayı adım adım bilen birisi olarak yazıyorum ve derdim benim bahçem değil… Derdim, havza ve habitatı… Havzada su kalmayınca, Türkmenler yaylaya çıkamaz oldu, yaban hayvanları köye kadar inmeye başladı.
***
Sorun nerede biliyor musunuz; Yaşadığı coğrafyayı bilmeyen kişilerin bu kenti yönetmesi… Yönetenler coğrafyayı bilmeyince, habitatın, elleri ile ölümü de kaçınılmaz. Ama farkına vardıklarında, “Vakit çok geç!” olacak.
***
Kıranardlılar, Hisarcıklılar, yöre bağcıları da uyandıklarında iş işten çoktan geçmiş olacak. Tekrar ediyorum, derdim, bizim için hiçbir ticari geliri olmayan, üstelik yılda, söylemesi ayıp, otuz kırk bin liraya kadar külfeti olan bahçemizi beş saatte ve yılda üç kez sulamak değil. Bunu söylemekten edep ederim.
***
Derdim, doğal doku, habitat yok oluyor… Dediğim gibi parsel yaptırtırım, şu kadar milyon gelir elde ederim. Her yıl da otuz, kırk binlira harcamaktan kurtulurum… Çoluk çocukla da güzel tatil yaparım.
***
Evet. Öküz Çukuru Göleti’nin akıbeti ne olacak? Memduh Başkan’dan, Kayseri Milletvekilleri’nden ve DSİ 12. Bölge Müdürü’nde yanıt bekliyoruz. Yanıt versinler ki, bizler de ona göre davranalım.