İBRAHİM PEKBAY


MÜŞAVERE, MÜZAKERE, MÜCADELE…

Moda olan kısaltma ile 3M ya da MMM olayı… Müşavere,Müzakere ve üçüncü “M” ise mücadeledir.


Moda olan kısaltma ile 3M ya da MMM olayı…

Müşavere, bir kurumun içinde, ortaya konulan her hangi bir konuda, kısıtlı sayıda kişiler arasında fikir alışverişi yoluyla ortak bir karara varılması ya da sonuç alınması yöntemidir.

Bir başka deyişle beyin fırtınası da denebilir.

Müzakere ise, buna benzemez.

İki ayrı tarafın bir masa etrafında toplanarak konu veya konuları tartışıp sonuca varılmasını, ortak akıl yolu ile konuya çözüm bulunması yöntemidir.

Üçüncü “M” ise mücadeledir.

Bizim konu edeceğimiz mücadele, şiddet içeren mücadele şekli değildir. 

Oturulmuş, müşavere edilmiş, bir sonuç alınmış, o sonuç ile müzakere masasına oturulmuştur.

Ne var ki müzakere masasında ortak bir noktaya varılamamış, anlaşmaya varılamamıştır.

İşte bu noktada taraflar, kendileri isterse, görüşlerini anlatmak üzere, her hangi bir demokratik biçimde halkın önüne çıkması, doğru bildiğini sandığı düşüncelerini anlatmasıdır.

Her üç durumun bir ülkede işletilmesine de biz, “DEMOKRASİ” diyoruz.

Ve elbette “DEMOKRASİ”, ancak “HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ve İŞLETİLMESİ” ile mümkündür.

Daha da önemlisi, müşavere, müzakere ve mücadelenin, hukukun üstünlüğü ve ahlaki değerler içinde nasıl yapılacağıdır.

XXX

Âl-i İmrân Suresi, 159. ayet: “Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.  

Neml Suresi,  32. Ayet: “Dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana bu işimde düşüncenizi söyleyin. Sizin katılımınız olmadan kesin bir karar verecek değilim.”

Görülüyor ki Yüce Allah, her iki ayette de müşavere, danışma, akıl alma konusuna ne kadar önem veriyor.

Ayrıca müşavere yapmak, iş ortamında “Aidiyet” duygusunu da pekiştiren olgulardan biridir.

Bu noktada bir olayı anlatmak isterim…

Uçak firmasında imalat yapılırken, bir türlü uçağın kanatları tutturulamaz. Takılır, düşer hep. Bunun üzerine fabrikanın ilan tahtasına olayı anlatan bir yazı yazılır ve görevinin ne olduğuna bakılmaksızın herkesin görüşlerini bildirmesi istenir.

Verilen süre içinde isteyen herkes düşüncelerini kâğıda yazar ve kutuya atar. Sonra heyet, bütün görüşleri incelemeye başlar ve bir görüş çok ilgilerini çeker. Şöyle yazıyordur kâğıtta; “Kanat birlemiş yerlerine delik açın.” Bu düşünceyi yazanı arar bulurlar, kişi fabrikada tuvalet temizleyicisidir. Sorarlar; “Gerekçeniz nedir” diye. Adam cevap verir; “Benim aklım ermez bu işlere, ama tuvalet kâğıtlarının delikli bölümünden koptuğunu hiç görmedim” der…

İncelendiğinde görülür ki, kafes sistemi ile yapılan üretimler daha sağlam olmaktadır.

XXX

Gelelim müzakere bölümüne…

Önce akıl süzgecinden (Müşavereden) geçirilmiş görüşlerin, iki taraf arasında karşılıklı görüşülmesi de müşaverenin daha geniş kapsamlı ve toplum yararına yapılması gereken görüşmedir.

Doğru ve samimi yapıldığı takdirde, mutlaka ortak akıl ile ortak yürünecek yolda buluşmak demektir ki, toplum öncelikle yöneticiden bunu beklemektedir.

XXX

Mücadele kısmına gelince…

En son istenecek şeydir ama…

Sözünü ettiğimiz “Mücadele” ise, tarafların hukuk zemininde kalmak kaydı ile konu hakkındaki düşüncelerini geniş toplum kesimine çeşitli yollarla aktarmak ve bu şekilde de inandıkları konularda toplumu aydınlatmak olmalıdır.

Elbette bunun yine demokratik yapı içinde bir karşılığı olacaktır.

O da şudur…

Millet, bir başka ifade ile Hâkimiyetin, yani egemenliğin kayıtsız ve şartsız sahibi milletin önüne sandık geldiğinde, kendisini kimin yönetmesini istediğine karar verecektir.

Bir farkla…

Ra’d Suresi, 19. Ayet: “Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a'ma) gibi midir? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler.” 

Yani, aklını kullananlar içindir…